21 Mart 2013 10:37

NASA ve CERN Mars'a, AKP ve Memur Sen terse gidiyor

NASA ve CERN Mars'a, AKP ve Memur Sen terse gidiyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bu yazının konusu; AKP ve Memur Sen iş birliği ile önce a) mevcut müfredatın dinileştirilmesi, b) din derslerinin artırılması, c) kılık kıyafet yönetmeliği değişikliği ve şimdi de d) öğretmenlerin dini kisvelerle kamu hizmeti vermesine yönelik çağrı ve fiili durum yaratılmasının yanlış tarih ve eğitim anlayışlarına dayandığı; özgürlükçülük, demokrasi ve ilerleme değil, en hafif haliyle büyük bir kafa karışıklığı olduğu; tarihi, kültürü, dini, bilimi, felsefeyi, sanatı birbirine karıştırdığı; doğayı, aklı, gözlemi, vicdanı, imanı birbirine karıştırdığı; salt bunları karıştırmakla kalmayıp, bu bulanık sularda dini hepsinin ana referansı yapmaya çalıştığı, böylece öğrenciyi, öğretmeni, dahası tüm toplumu karıştırdığı; yarım yamalak cumhuriyet ve demokrasiyi de teokrasiyle değiştirmek istediği üzerinedir.
Maalesef tüm bu süreci, sınırlı düzeyde bile alsak dört bin yıllık Sami dinlerini, bunların etki ve dönüşümlerini dört bin vuruşluk bir köşe yazısında değerlendirmek pek mümkün gözükmüyor. Öncelikle tarih karışıklığından, çağ karışıklığından, büyük bir anakronizmden başlayarak, önümüzdeki haftalarda dilim döndüğünce din, bilim, felsefe, inanç, iman, eğitim, demokrasi, totalitarizm gibi diğer karışıklıklara dikkat çekmeye çalışacağım.
İşin tarihi yanından başlayalım.
1-Din tarihi, tarihi olduğu ölçüde de kültürel bir fenomendir. Bu tarihilik anlaşılmazsa anakronizme, tarihleri birbirine karıştırarak çok yanlış algı ve yorumlara düşülür. Kendi çağında farklı bir işlev ve yere sahip bir olgu, başka bir çağda da aynı şeymiş gibi görülür.
Nasıl edebiyat, sinema veya resimde, anlatılan tarihi döneme eş düşmeyen bir nesnenin yer alması anakronikse (Buna ünlü bir örnek Leonardo da Vinci’nin Son Akşam Yemeği adlı tabloda İsa ve havarilerini, masada portakal yerken resmetmesidir. Oysa portakal Avrupa’ya tabloda konu edilen yemekten 15 yüzyıl sonra Portekizli tacirler tarafından getirilmişti), bugün okulların dini müfredatla doldurulması ve insanların dini kisve giymeye çağrılmaları da anakroniktir. Resimde veya sinemadaki bu tür hatalar espri konusu yapılabilir de AKP ve Memur Sen’in yaptıkları, eğitim sisteminin ana dokusunu dini ögelerle doldurmaya çalışmaları, Leonardo da Vinci’nin resimleri veya Tarkan filmlerindeki anakronik ögelerle hiç bir şekilde kıyaslanmayacak ciddi politik referanslar ve sonuçlar taşımaktadır.
2-Tarih biliminin belki en önemli prensibi olayları yaşadığı koşullar içinde görmek ve yorumlamaktır. Bunlardan dersler çıkarılabilir ancak bir olay, ancak kendi koşulları içinde gerçekliktir. Yine K. Cangızbay’ın Gurwitch’ten hareketle belirttiği gibi sosyal hareketler de çıkış koşullarına indirgenemez, dinamiktir (Tarihi de dinleri de insan ve toplumlar yapar).
3-Çok çeşitli dinlerin olması ve farklı çağlarda farklı dinlerin gelmesi veya belli bir dinin farklı çağlarda farklı biçimler alması, dönüşmesi, yeniden tanımlanması, farklı mezhep ve tarikatlarının oluşması tam da bu değişen koşullar ve tarihi ihtiyaçlardan dolayıdır.
4-Tam da tarihi olduğu için belli dinler yok da olmaktadır.
5-Bunun bir diğer anlamı din de, dinin fonksiyonlarının da sürekli değiştiği, bulunduğu çağlara göre değişkenlik gösterdiği, bazı fonksiyonlarını kaybettiği, bazı yeni fonksiyonlar geliştirdiği veya tümden fonksiyonsuz kaldığı, dönüşüme uyarlanamayanların da çağ dışı kaldığı, gericileştiği, zamanla daralıp küçüldüğü, yok olduğudur.
Bu süreçte animizmden, manacılıktan, totemizmden tek tanrılı dinlere ve oradan da aydınlanma çağına doğru geçilmiştir. Köşemizin sınırları buraya kadar olup bu konulara haftaya devam edilecektir.
Ancak söylenmek istenen özetle şu ki din tarihi; Memur Sen’in çağrısı ise tarih dışı, çağ dışı, gerici bir çağrıdır, Türkiye’yi de Müslümanları da geleceğe taşımayan bir çağrıdır.
Dinin bilim ve felsefeyle çelişmediğini, hem dindar ve teokratik olunup hem de bilim ve felsefeye uyarlanılabileceğini iddia edebilirlerse de, bunun da hiç de öyle olmadığını, en azından mevcut din anlayışında ciddi bir kısıtlama ve dönüşüm sağlanmadan olanaksızlığını, ileriki yazılarımda dillendirmeye çalışacağım.
Haftaya devam.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa