24 Mart 2013 13:10

'Bayanlar önden' nezaketine cevap

'Bayanlar önden' nezaketine cevap

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Pimi çekilmiş bomba düzeneğinde yaşamak denir aslında buna. Ama öyle demiyorlar, “taşeron” diyorlar, “esnekleşme” diyorlar. Kimi zaman bu düzeneğin etki gücü maden ocaklarında, tersanelerde, organize sanayi bölgelerinde ölümleri doğuruyor görüyoruz, ama bu etki gücünün parçalanmış bedenlerle ölçülemeyen kısmında “yavaş ölüm” var. “Görünmeyen ölüm” var.
Çalışma Bakanı, Bangladeş’ten daha iyi çalışma koşullarımızla övünürken, ulusal taşeronlaştırma teşvik yasasının yasal mevzuatını “taşeron işçiye müjde” diye tanıtırken fiiliyatta kaybedilen yaşama hakkını bir lütuf olarak sunuyor. İstiyor ki arkadaşının ölüsünü çıkaran, sendikalı oldu diye kapıda biriktirilen işçiler duyup “çok şükür” desin.
Başbakan Suriyeli kardeşlerinin insanlık dramını anlatıp dururken, Antep’te yarıya çekilmiş yevmiyelerle çalıştırılan kaçak Suriyeli işçiler, sermayenin organize aklının yarattığı çalışma koşullarında patlayan kazanlarda  “ölüm kardeşliği” yaşıyor.
Yine Çalışma Bakanı “800 lira çok para” derken, üç kuruş haftalık için preste ezilen çocuk bedenleri, ana babalarının kaderine yapışıp kalan yeni nesil kaderlerin alamet-i farikası oluveriyor.
Bu hafta sonu Lüleburgaz’da Sendikal Güç Birliği Platformu güvencesizliğe, kuralsızlığa ve taşerona karşı bölge mitingi düzenledi. Her kortejde hatırı sayılır sayıda kadın vardı. Alanda  Sendikal Güç Birliği Platformu Kadın Koordinasyonu’nun pankartı arkasında, seslerini duyurabilmek için kürsünün hemen yanında konumlanmıştı bir kısmı. Nesrin, 36 yaşında 2 çocuk annesi. Eşi, karayollarında taşeron işçi. “Yasaları ezberledik, karayollarında taşeronun aslında devletin işçisi olduğunu mahkemeler de söylüyor. Ama yasayı uygulayan yok. Çalışırken başına bir şey gelse kimse adına şehit demez, ben diyorum ki kocama ‘sen ekmeğinin şehidi olursun”.
Tüylerim ürperiyor, “Ölümü mü konuşuyorsunuz çalışmak deyince?​” diyorum, “Yaşamı konuşmak kolay mı sanıyorsun?​” diyor.
“Eskiden...” diye söze giriyor bir başka kadın, “...çalıştığında ailende, çevrende saygı duyulan biriydin, şimdi herkes ‘çalışıyorsun da ne oluyor, çocukların harap oluyor, evini otel gibi kullanıyorsun, bir güne bile gelemiyorsun, bu ne biçim hayat’ diyor. Bir kere çalışmaya başlayınca çalışmamanın ne demek olduğunu biliyorsun. Ama nasıl anlatacaksın bunu etrafındakilere. Ben buraya çalışmanın kıymetini anlatmak için geldim” diyor. “Çalışmanın kıymeti nedir?​” diye soruyorum. “Yok, bir kıymeti yok. Çalışmanın kıymeti olsun, geleceğimiz güvence altında olsun” diyor.
8 Mart’ta başbakan da ailenin bakanı Şahin de kadınlara müjde gibi sunmuştu esnek çalışmayı. Kadınların cevabı bu mitingden geldi. SGBP Kadın Koordinasyonu alanda binlerce işçiye kadınların bütün bu süreç içerisinde konulduğu müstesna yeri anlatırken ve taleplerini söylerken aslında bunun bütün işçi sınıfının sorunu olduğunu da ortaya koyuyordu. “Sermaye esnek çalışma modelleri ile emeğin maliyetini düşürürken işgücü piyasalarındaki cinsiyet temelli ayrımcılığı da yeniden üretiyor. Patronlar yarı zamanlı, eğreti işler ve esnek mesaili işler konusunda kadın işgücüne başvurarak üretimi esnekleştiriyor” dediler.
Tüm sınıfı etkileyen malum mevzular kadınlar üzerinden ilerlerken bunu görmemek, buna uygun pozisyon almamak, buna uygun kadın yapıları oluşturmamak herhalde körlük olur.
Bütün işçi sınıfının haklarını budamak için “bayanlar önden” diyenlere “bu sahte nezaketin ne anlama geldiğini biliyor ve asla kabul etmiyoruz” diyen kadınlar, bir de sendikalar içerisinde hak ettikleri gerçek yeri bulsalar…

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa