Yağma sofrası

Yok yok, yazımın başlığına bakıp, Hacı Mehmet Gani’den sözedeceğimi sanmayın. Kim mi bu Hacı? Kendileri AKP’nin has yandaşı olurlar. Dil-mil bilmeden, Fransızca, İtalyanca ve Almanca konuşulan İsviçre’nin Bern kentindeki Türk Büyükelçiliği’ne 12 bin dolar maaşla Basın Müşaviri olarak atanır. Yetmez, yanına 4 bin dolara İngilizce bilen bir yardımcı eklenir. Kesmez, Hacı’nın refikası da aynı elçiliğe din görevlisi olarak atanır…
Yok yok, Halim Gündoğdu’dan da sözetmeyeceğim. Kim mi bu Halim Bey? Uzun yıllar boyunca şekercide çalışan H. Gündoğdu, AKP döneminde hızla yükselip, Savunma Bakanı danışmanı olur…
Bunlar gibi yüzlerce, binlerce örnek var. Onları yazmaya kalksam orta boy bir Larousse, bir Britannica çıkar ortaya…
Ben, yıllarca önce yitirdiğimiz değerli büyüğüm A. Kadir’i bir kez daha anmak için, günümüz Türkçesine kazandırdığı Tevfik Fikret’in “Yağma Sofrası” şiirini yazacağım. Tevfik Fikret, 101 yıl önce, 1912’de, yani Osmanlı’nın son yıllarında yazmış. Şöyle şiir:

“Bu sofracık, efendiler, halkımızın varı yoğu, hayatı,
kan ağlayan, can çekişen halkımızın,
bekler sizi, efendiler, önünüzde titrer durur,
ama sakın çekinmeyin, yiyin yutun, şapur şupur,
yiyin, efendiler, yiyin, bu iştah veren sofra sizin,
doyuncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yiyin!
Çok açsınız, efendiler, suratınızdan bellidir,
yiyin hadi, yemezseniz, yarın kalır mı, kimbilir,
sizi çağıranlar bu sofraya, bakın nasıl böbürlenir,
hakkınız bu, savaştınız, tamam, bu hak eldebir.
Yiyin, efendiler, yiyin, bu eğlenceli sofra sizin,
doyuncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yiyin!

Hepsi bu nazlı beylerindir, ne varsa ortalıkta:
Soy, sop, onur, düğün, konak, saray, caka,
hepsi sizin, efendiler, konak da, saray da, gelin de, alay da,
hepsi sizin, hepsi sizin, hem hazırlop, kolayca,
yiyin, efendiler, yiyin, bu iştah veren sofra sizin,
doyuncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yiyin!

Büyüklüğün hazmı azcık zor da olsa, ne çıkar,
gösterişin gururu var, öç almanın sevinci var.
Güler yüzünüzden, efendiler, bu sofra keyfe gelir, parıldar,
sizin şu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar.
Yiyin, efendiler, yiyin, bu cana can katan sofra sizin,
doyuncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yiyin!
Verir bu fukara memleket, nesi var nesi yok, hepsini,
verir malını, canını, umudunu, düşünü,
rahatını, sağlığını, içinin bütün ateşini,
haydi yuvarlayın, düşünmeyin, haram mıdır, helâl mi.
Yiyin, efendiler, yiyin, bu iştah veren sofra sizin,
doyuncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yiyin!

Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak,
yarın sönmüş bakarsınız, bugün çatırdayan ocak,
hazır mideler sağlam, hazır mideler sıcak,
atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak,
yiyin, efendiler, yiyin, bu haykıran sofra sizin,
doyuncaya, kusuncaya, patlayıncaya kadar yiyin!”

Gerçekten çok büyük bir şairmiş Tevfik Fikret. Hem gününü anlatmış, hem de ilerisini görmüş… O’nu ve A. Kadir’i saygıyla anıyorum…

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et