Garson&futbolcu > Kötü spiker&gazeteci
Fotoğraf: Envato
Kanlı bir dönem hakkında üretilmiş “şaka”ları yeniden tedavüle sokma taraftarı değilim. Ancak kimileri Fransa’da işgalci Nazi kuvvetleri ve Vichy hükümetine karşı gerçekleştirilen La Résistance’tan (Direniş) sonra en işgal karşıtı hareket olarak Casablanca filminde La Marseillaise’nin söylendiği sahneyi gösterir.
Kuşkusuz işgale karşı yeterli direnişin gösterilmediğini öne süren bu kötü “şaka” Fransa’nın Kuzey Afrika’daki sömürgeleri için hiçbir şey ifade etmez. La Marseillaise, onlar için işgalcinin marşıdır. Bu açıdan bakıldığında Zinedine Zidane gibi Cezayir asıllı Karim Benzema’nın da bu marşı söylemek istememesi son derece anlaşılır.
Fransa’da ırkçı Ulusal Cephe’nin spor danışmanı Eric Domand’ın Benzema’nın bu çıkışına yönelik açıklamaları çokça tartışıldı. Hatırlatmak gerekirse Domand, Real Madrid’li golcünün saatine 1,484 avro ödenen paralı bir askerden fazlası olmadığını ve bu sözlerin Fransa milli takımına kara leke sürdüğünü dile getirmişti.
Bir ırkçı için son derece makul açıklamalar. Ancak siyasi yelpazenin en ucunda, en gerici gözükenlerin sistemin gerçek yüzünü en yalın şekilde özetleyebilme gibi bir meziyeti vardır.
“Bu sistemde sporcular uluslararası arenada ülkeleri için ulusal gurur üretmekle yükümlü birer askere indirgenmiştir. Bunu yapabildikleri ölçüde başarılı, vatanperver hatta kahraman, başaramadıkları ölçüde de başarısız, işe yaramaz hatta vatan hainidirler.”
Yukarıdaki alıntı 4 Ağustos 2012’de “Ulusal gurur üreteçleri” adıyla Evrensel’de yayımlanan yazımdan. Naçizane iddiama göre milli atletler, sistem için birer “ulusal gurur üreteci”dir. Ve bu anlayışa göre Domand’ın dediği gibi atletlerin, saatine ücret ödenen paralı bir askerden daha fazlası olmaması gerekir.
Elbette, ana akım söylem, bunu Domand gibi “uç” bir şekilde ifade etmez. Ancak hem genel yaklaşımlarında hem de kriz anlarında gerçek yüzü deşifre olur. “Kriz” derken gerçek bir altüst oluş anından bahsetmiyorum. Milli takımın basit bir yenilgisi bile olabilir. Böyle anlarda sermaye medyasında kaç kez sporcuları yeterince vatansever olmamakla suçlayan manşet, yazı, vs. gördünüz? Sayısız kez değil mi...
Medyayı da kapsayan bu “Sporcuyu ulusu adına gurur üretmekle sorumlu” olarak görme hali, gazetecinin sözde tarafsızlık ilkesini kesin olarak bir kenara atmasına sebebiyet verir ki, eğlencelidir. Çünkü aynı gazeteci asıl safını iki sınıf arasında belirlese de “tarafsız” sıfatıyla etrafta gezinebilir. Çünkü zenginden, ezenden yana olmak bu kadar meşru değildir.
Milli maç anlatımlarında tarafını açıktan belli etmek hatta maçı bir amigo gibi anlatmak ise bir zorunluluktur. Asıl bunu yapmazsanız hizaya çekilirsiniz.
Güntekin Onay’ın Andorra maçındaki hali tavrı da biraz bu atmosferin sonucuydu.
Türkiye’nin bir türlü sergileyemediği iyi futbola, 85 bin kişilik Andorra’nın yarı amatör futbolcularının mesleklerini hatırlatarak devamlı kızmak... Taraflı kaygıların asli görev olan spikerliğin önüne geçmesi... İzleyiciye bir futbol müsabakasından ziyade “Bakın ne kadar tahammülsüz bir Türkiye taraftarıyım”ı anlatmak... Tüm bunlar profesyonelliği, mesleki kaliteyi filan geçtim her şeyden önce sakil duruyor.
Ancak bu sakillik elbette Onay’ın maç anlatımıyla sınırlı değil. Takvim gazetesinin Andorralı bir futbolcunun garson olmasını dert edinen “Hey garson üstü kalsın” başlığı da yine burjuva spor medyasının, hakim sınıfın değerlerini yeniden üretirken nasıl da çirkinleşebileceğinin bir örneğiydi.
85 bin kişilik bir ülkenin futbolcularıyla dalga geçtiğini sanan kötü gazetecilerle dolu bir medya...
İnanın bana kişi başına gelirin 53 bin dolar olduğu bir ülkede garson-milli futbolcu olmak sınıfsal ve ulusal eşitsizliğin utanç verici seviyelerde olduğu bir ülkede kötü bir gazeteci olmaktan çok daha keyiflidir.
- 100 yıl arayla Paris’te iki olimpik dönüm noktası 26 Temmuz 2024 05:27
- Papara baskını ve marka değeri 19 Mart 2024 04:10
- Bozacılar ve şıracılar 12 Mart 2024 04:46
- Beşiktaş'a cüret gerek 05 Mart 2024 04:42
- "Dünümüzü getirin, yarınımızı verelim" 27 Şubat 2024 04:15
- Geriden oyun kurmayı, yarım alanlara sızmayı atla, göğe bakalım 20 Şubat 2024 04:50
- "En eski spor arkadaşları"nın 2024 model çekişmesi 13 Şubat 2024 04:21
- Gerçeğin yumruğu: İşte Türk futbolu bu! 13 Aralık 2023 04:56
- Çalınmış ülke, bölünmüş spor: Filistin 23 Ekim 2023 04:36
- City Football Group-Başakşehir flörtü 09 Ekim 2023 04:00
- Süper Lig, süper sömürü 02 Ekim 2023 04:30
- 'Voleybol Ülkesi' miyiz? 25 Eylül 2023 04:25