26 Mart 2013 09:47

Barış toto

Barış toto

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“Tarihin yanlış yazılması bir millet olmanın parçasıdır.”Ernest Renan

Dur! Vurmadan önce dinle…
Başlığa bakıp da süreci ti’ye aldığımı…
Toto moto diyerek, “barış’ı itibarsızlaştırmaya çalıştığımı düşünme.
Hâşâ…
Dahası, itibarlı ve haysiyetli barış her eve lazım…
Bekleme, davran… Seyretme, katıl, demek niyetiyle yazılamadayım.
‘Susterörü’ estirme… İndir parmağını da devam edeyim…  
Demem şu ki:
Evet, bu AKP’den cacık olmaz.
Lakin…
Barış gelecek mi-gelmeyecek mi, diye papatya falı bakmayacağımıza…
Medya takibi suretiyle barış toto oyamayacağımıza…
Göre…
Evrensel’in Pazartesi (25 Mart 2013) günkü manşetiyle söylersek:  
“Kalıcı barış için yol temizliği” yapacağız.
Zira “Yeni dönemi siyasi mücadele belirleyecek.” (Yücel Demirer, Evrensel, 25 Mart 2013)
Ee’si şu:
Tereddüt ve endişelerimizi yok saymadan….
Bu işin sonu nereye varacak sorusunu bir kenara bırakmadan…
Ama buna da takılmadan…
Anti emperyalist tutumuzda…
Gericiliğe karşı aydınlanmacı tavrımızda ısrar ede ede…
Sürecin aktif öznesi olacağız…
Madem “Kürt sorunu ile demokrasi sorunu etle tırnak gibi iç içedir. Kürt sorununun çözümü demek, Türkiye’nin demokratikleşmesi demektir.”(Murat Karayılan, Hasan Cemalmülakâtı, T24, 24 Mart 2013)
Öyleyse hamle yapacağız. Göreceğiz. Hep beraber.
Misal.
Kürt Hareketinin de siyasetin yol temizliği için öngördükleri:
Siyasi Partiler ve Seçim Yasalarının demokratikleştirilmesi, yüzde 10 barajının kaldırılması, TMY’nin lağvedilmesi… Filan.
Bunlar Kürt ve Türk(iye) devrimci demokratik güçlerinin ortak hareket zemini olamaz mı?
Niye?


KÜÇÜK BEYİMİZ… AL SANA, ÜSTÂD!

Akif Beki, geçenlerde İstanbul Barosu Başkanı’na hayıflanmış… Kendince.
Şöyle yazmış, Radikal’de (19 Mart 2013):  
“İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, Olağanüstü Genel Kurul’da… konuşmasını Nâzım Hikmet’in dizeleriyle hitama (sona- EA) erdiriyor. Necip Fazıl’dan da iki dize okusa… Fakat… buna tenezzül  etmediği için…”
Bozulmuş…
Başbakan’ın küçük beyi, üzülme… Al sana Necip Fazıl Kısakürek…
Şiirleri değil ama sözleri…
Bilirsin; fark etmez. Zira, Üstâd, sanatı ile siyasetinin ayrılmasına fena halde karşıydı.
Siz de bilvesile hatırlayın: RT Erdoğan’ın dan Köşk’ün A. Gül’üne… Yeni Türkiye iktidar sahiplerinin yere göğe sığdıramadığı Türk sağının kadim “mürşit”inin cibilliyetini…
Evet… Böyle buyurmuş ‘Başyüce’ Necip Fazıl Hazretleri*:
·    Komünizmaya zıt bir dünya görüşü kerhen de olsaAmerikan politikasını korumakla mükelleftir. (Büyük Doğu Dergisi, 17 Temmuz 1959)
·    Komünizm Yahudi tuzağı (Dünya Bir İnkılâp Bekliyor’dan)
·    (…) Memleketimizde sayısı, 50-60 bini geçmediği söylenen komünistler, bütün insan çeşitleri içinde bu dünyanın en sefil ve en ucuza kazanılmış örnekleridir…. Şahsiyetlerini teslim etmedeki ucuzluk… maddi menfaat de cabası… (Hitabelerden)
·    Adnan Menderes’e; …kapınızda… inletmeğe memur bir seranad hastası haline getirmiştiniz…. Aşkım ne olacak?... Firak-ı Adnan hastalığına müptelayım… Acaba Büyük Doğu’yu, din din cephesini tamamen gizleyerek, safpolitika polemik… mecmuası haline getirsem ve böylece kokularını giran bulduğunuz ne kadar, şahıs, gazete ve mecmua varsa, sırf kendi cephemden imha etsem ne buyurursunuz?  (A. Menderes’e yazdığı örtülü ödenek mektubundan, 22 Kasım 1954)
·    Komünist kokusu veren her ferdi yumurtasına kadar yakmalı!... kavunu dibinden koklarcasınakomünüist kokusu veren veya kokusunun kokusunu veren her ferdi hesaba çekmek… (Moskof’tan)
·    Eğer benim elimde olsa yeni bir mübadele siyasetinin taraftarlığını yapar… nankörlük edenleri memleketten çıkarırdım… ekalliyetlerin (azınlıkların) Türk milletinin başına ördüğü çorap artık canına tak etmiştir. (Büyük Doğu, 9 Mart 1951)
·    (A. Türkeş’e darbe teklifi) Sizin Silahlı Kuvvetler ve gençler arasındaki gücünüzle, benim Büyük Doğu Derneği’ndeki gücümüzü biraraya getirip memleket idaresini ele alalım… (A Türkeş’in anıları, Sabah, 25 Aralık 1995)
·    İçi alev alev Müslüman, dışı pırıl ırıl Türk ve içi dışına hâkim, dışı içine köle, yeni Türk neslinin maya çanağı olmakehliyeti hangi topluluktaysa ben oradayım…(1977 Seçim Beyannamesi)
Netekim birkaç ay önca “Gençliğe Hitabesi”yle Başbakan’la idi…
Her Cumartesi de Büyük Doğu Dergisi’nin tıpkı basımıyla Star Gazetesi’nde…
Bir müptezellin zihin ve ruh haritasını izlemek isteyenlere…
*Alıntılar, Bilim ve Ütopya Dergisi, Mart 2013 sayısından…


SATIR ALTINDAN NOTLAR…

AMAN ‘ABİ’LER DİKKAT!

Başbakan’ın Hasan Cemal’i Milliyet’ten kovdurması şaşırttı. Haliyle… “Hasan Abi’sini bile attırıyorsa…” korkusu ortalığı sardı.
Misal. Cengiz Çandar, “Sıranın bana geldiği duygusunu veriyor” dedi. (Agos Radyo, 24 Mart 2013)
Geçmeden; elbette bu “duygu” ile alakası yoktur ama dikkatimi çekti. Çandar, Erdoğan’ı “Ortadoğu’nun De Gaulle”ü ilan etti. (Radikal, 25 Mart 2013)
Neyse… Şu “abi”lere dönelim.
Çabuk unutuyoruz. “Hasan Abi” Erdoğan’ın harcadığı ilk ‘abi’ değil. Daha önce de “Cüneyt (Ülsever) Abi”sini Hürriyet’ten götürmüştü.
Cüneyt Ülsever, Başbakan’la yakınlığını anlatmış. (Bağımsız, 9. sayı) 28 Şubat’ta,  başlamış abi-kardeş ilişkisi…
Hatta kendini yetiştirsin, diye kitap listesi vermiş Erdoğan’a; cezaevinde okusun da bellesin demiş… Ama anlattığına göre, “car car”dan kapağını bile açmamış… O kadar yakınlık bile kâr etmemiş, kapının önüne koydurmuş…
Hülasası: Bakmayın siz onun “abi”lemesine… Şekildeki gibi önce fırçalar, sonra çizer…  
Başbakan’ın ‘Abi’lerine hatırlatayım, dedim.
Misal. Erdoğan’a yanak okşama mesafesinde duran “Mehmet (Barlas) Abi”… Aman… Eline diline sahip ol. Kaptırma paçayı…
Bak, Nazlı Ablaya…Mesajı aldım, diyor:
“Ülkedeki iklim gazeteciyi susturuyor.”(Hürriyet Pazar, 24 Mart 2013)


TÜRKİYE SUUDİ PARASINI CEBELLEZİEDİYOR         

Suriye’de, Batı Kürdistan (Rojova) bölgesinde yönetimi alan PYD’denAlan Semo,Birgün’e konuşmuş. (25 Mart 2013)
“Suudi Arabistan Katar ve Türkiye’nin muhaliflere yaptığı silah ve para desteği kesilmeden sorun bitmez” diyor.
Türkiye’nin yaptıklarından bahsederken, dikkatimi çekti: “Türkiye bu krizden çok para kazandı… Suudilerden parayı alıpÖSO’ya ve diğer gruplara silah veriyorlar. Aradaki farkı ise cebe indiriyorlar.”
Yanlış anlamadınız: “Türkiye Suudilerden ve Katar’dan aldığı paranın bir kısmını cebine indiriyor.”
Böyle diyor, PYD Dış İlişkiler Temsilcisi…
Ben de soruyorum ki, bu üç kağıtçılıktan, pardon silah tedarikçiliğinden/kaçakçılığından Türkiye ne kadar kazandı acaba?
Bir de kafama takıldı: Para hangi kuruma, nasıl gelir olarak kaydediliyor?
Tabii Türkiye derken, başka birileri dolarları cebellezi etmiyorsa?
Misal. Bu sorular bir vekilimizin kafasına takılsa ve soru önergesi verse, Hükümet’in cevabı ne olur?

KANUNLARIN RUHU

Öcalan milyonlara seslendi. Türkiye,Diyarbakır’a kilitlendi. Herkes nefesini tuttu, onu dinledi. Dediğiyle demediğiyle herkes onu konuştu. Konuşuyor...
Dün… “Sayın”  diyen içeri tıkılıyordu…  
Bebek katili, terörist başı, denilecek genelgeleri yayımlanıyordu…
Şimdi… Gelinen noktayı kitabına nasıl uydururuz hesabı yapılıyor…
Tarihin cilvesini neye borçluyuz?
‘Güç’e… Meşruiyetini haklılığından alan ısrarlı mücadeleye…
Benim özetim bu…
Emekçiler… İşçi sınıfımız, cereyan eden hevallerin kıssasından nasıl bir hisse çıkaracak acaba?
Cevabı Kürtçe alırız belki de…

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa