Demir Kubbenin Alem'i
İsrail’in “özür dileme açılımı” diyebileceğimiz hamlesinden sonra güzel ülkemizde büyük bir Zafer Bayramı havası esti, estirildi. Yandaş medya, özellikle gerçeğin üstünü örtmeye yönelik şiddetli bir gürültü kopardı. “Allah’a şükür, İsrail’e özür dilemeyi öğrettik”, diyen de oldu, “Filistinli kardeşlerimize hediye” diyenler de…
Haberlerden ziyade, internet üzerinden yorum yapanlara göz atmayı tercih ettim. Aklın bu kadar çarpılabileceğine inanmak istemiyor insan…
Bazı yorumlar var ki, birisi bu lafları, yanlış da olsa, düşünerek ve inanarak değil, ancak kafa karıştırmakla görevli olduğu için edebilir…
Diyor ki vatandaş; Suriyeli Müslüman muhalifler, Esad’ı devirdikten sonra Kudüs’e yürüyecektir; İsrail, İran ve ABD bundan korkuyor…
Türkiye nerede peki? Kudüs’ü kurtaracak İslam ordusunun arkasında! İran, İsrail ve ABD aynı “münafık” cephede, Türkiye ise İslam’ın kılıcı…
Bu çerçevede yorumlar tek tük olsa, yorum sahiplerini hastaneye sevk ederek kurtulmayı umabiliriz…
Ama öyle değil, yaygın bir biçimde İslamcı çevrelerde İran’a karşı şiddetli bir kampanya sürdürülüyor ve bu akıllar-fikirler bu propaganda saldırısının ürünü…
Geçen hafta, Vahhabi propaganda ve örgütlenme faaliyetinin arkasındaki Amerikan savaş şirketlerinin varlığına ilişkin bilgileri paylaşmıştık. İslamcı propagandaya açık kitleler içinde, İran’a saldırıyı meşrulaştıracak yaygın bir çalışma yapıldığını ve bunun ciddi biçimde etkili olduğunu görebiliyoruz. Netanyahu’nun özür dilemesinin temelinde İsrail-ABD ortak yapımı ABD senaryosunun bulunduğunu artık herkes biliyor. Kendileri de gizlemiyor bunu. Barack Obama, “özür açılımı”nın hemen öncesinde Kudüs’te İsrailli öğrenciler karşısında yaptığı konuşmada “Demir Kubbe” projesinden söz ediyor; “Kızlarımın yaşındaki çocukların güvenliğini düşünüyor anlıyorum. Korku ile uyumaya gittiklerinde, yatak odalarına neyin düşeceğini ve düşebilecek bir füzenin sadece ne oldukları için ve sadece orada yaşadıkları için düşebileceğini bilerek uykuya yatmanın ne olduğunu çok iyi anlıyorum.
İşte bu nedenledir ki “DEMİR KUBBE” projesine yatırım yaptık.”
Demir Kubbe dediği, bize Suriye’den atılacak kimyasal füzelere karşı bizi koruyacak diye yutturulan “Füze Kalkanı” projesidir. Türkiyeli savaş karşıtı barış ve demokrasi güçleri, bu füzeler İsrail’i korumak için kuruldu derken bunu yalanlamak için yeri göğü inletenler şimdi ne diyecekler acaba?
İsrail’le el ele Suriye’yi işgal ettikten sonra “İslam ordusu” adını verdikleri NATO güçlerinin İran’a yürüyeceğinden kimsenin kuşkusu yok. “Hani Kudüs’e gidecektik?” diyebilecek safları ikna etmek için, Kudüs yolunun Tahran’dan geçtiğini gösteren sahte haritalar şimdiden kafalara sokuluyor.
Galiba bu adi yalana ucundan inananlar arasında Hamas da bulunuyor… “Özür” üzerine alelacele Türkiye’yi tebrik edenlerin ön saflarında o da bulunuyor. Obama’nın İsrailli öğrencilerle konuşmasında bir kere daha “TERÖR ÖRGÜTÜ” ilan ettiği ve şu anda Filistin’i yöneten parti… Suriye’nin ve İran’ın yerle bir edilmesinden sonra Kudüs’ün İslam başkenti olacağına onlar da mı inanıyor?
Özür balonunun havalarda dans edişine bakarak önündeki uçurumu görmeyenler, hep aynı sihirli kelimenin uyuşturucu etkisinde konuşuyor: “Zafere koşan İslam ordusu!”
Bu büyük yalanın yutulabilir hale gelmesinde en büyük suç ortağı Türkiye’deki “Müslüman” hükümettir. Recep Tayyip Erdoğan hükümeti, Demir Kubbenin üzerine oturtulmuş bir Alem’dir. İsrail-Amerikan mimarisinin bu korkunç eserine, ucunda hilal bulunan bir süs kondurulmuştur ve kubbeye akıldan yoksun duygularla hayran hayran bakanlar yalnızca onun aldatıcı parıltısını görmektedir. Özür, demir kubbe üzerindeki hilali daha da parlatmaktan başka bir amaç gütmüyor.
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası
AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!
317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri
204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'
0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

Özel yetkilendirilmiş TBMM komisyonu gündemde

'Ömrümüzü verdik, emekli bile olamadık'

Ukraynalı Gazeteci Guz: Ukrayna, ABD desteğini korumak için çıtasını düşürecek

Evrensel'i Takip Et