27 Mart 2013 09:27

Milli Takım: Hayaller ve gerçekler

Milli Takım: Hayaller ve gerçekler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Milli Takım 2014 Dünya Kupası elemeleri grubunda, çok da kötü oynamadığı bir maç sonrasında, Macaristan ile 1-1 kalıp, Brezilya’ya gitme şansını mucizelere bıraktı. Abdullah Avcı’nın teknik direktörlüğe gelmesi ve sonrasında alınan kötü sonuçlar ile başlayan tartışma da bu sonuç ile iyice alevlendi. Türkiye’de, yabancı oyuncu sayısının fazla olmasının, milli takımı oluşturacak yerli oyuncuların yetişmesine engel olduğunu düşünenlerin sayısının hiç de az olmadığı bu tartışmalarda ortaya çıktı. Maçtan sonra, Hakan Şükür yeni yerli oyuncu yetişmediği için milli takımın istenilen seviyede olmadığını söyleyerek, Ahmet Çakar’ın ardından bu kervana katıldı. İçinde  “milliyetçilik” tınıları barındıran bu iddiayı değerlendirmek gerekiyor.  Türkiye’de bu sezon 6+2 yabancı oyuncuya izin veriliyor ve bu sayının iki sene içerisinde 5 yabancıya düşürülmesi öngörülüyor.
Basit bir karşılaştırma yapalım. Bu sene UEFA’da ilk sekize adını yazdıran Fenerbahçe kadrosunun sadece %31’i yabancı; şampiyonlar liginde ve UEFA’da çeyrek finale kalan 16 takım arasındaki en düşük oran bu. Fenerbahçe’nin çeyrek finaldeki rakibi Lazio’nun kadrosunun %70’i yabancı. Diğer takımların hepsini sıralamaya gerek yok ama Malaga kadrosunun %71’i, Chelsea’nin %75’i, Rubin Kazan’ın %68’i, PSG’nin %54’ü, Real Madrid’in %55’i, Bayern Münih’in %46’sı yabancı oyunculardan oluşuyor.  Sıralamayı uzatmak mümkün ama ilk elden şunu söyleyebiliriz bu tabloya göre yabancı sayısının fazlalığı ile milli takım başarısı arasında söylendiği gibi bir ilişki görülmüyor. Savunulanın aksine yabancı sınırlaması olmayan ülkelerin milli takımları en azından FİFA dünya sıralamasında Türkiye’nin daha üstünde gözüktüğü gibi, kulüpler düzeyinde de her sene önemli başarılara imza atıyorlar.
Başka bir soruyla devam edelim Andora ve Macaristan maçlarına çıkan milli takım futbolcu düzeyinde yetersiz miydi? Son maçta sahada oynayan futbolculara baktığımız zaman zaten 8 futbolcu Avrupa’da çeyrek finale kalan takımlarda sürekli forma giyiyordu. İkisi de çok başarılı olan, Onur ve Alper dışında, geri kalanlar ise Avrupa’nın önemli takımlarında sürekli forma giyen oyuncular, yani futbolcuların kalitesinin sorgulanması da anlamsız, her biri başarılarıyla kendini kanıtlamış oyuncular. Demek ki an itibariyle, milli takımda oyuncu düzeyinde bir kalite sorunu yaşandığını söylemek de mümkün değil.
Son bir soru soralım, o zaman nasıl oluyor da Mart ayı FİFA dünya sıralamasında 157 milyon euro değerindeki Türkiye milli takımı 45. sıradayken,  64 milyon euro değerindeki Romanya 31., sadece 39 milyon euro değerindeki Macaristan 32. sırada yer alıyor? Bu sorunun yanıtını basitçe yabancı sayısı fazla ondan diye geçiştirmek, “milliyetçiliği” pohpohlar ama gerçeklerin yanından bile geçemez. Tersinden soralım, Türkiye’de yabancı sınırlaması olmasaydı, Transfermarkt değerlendirmesine göre 157.600.000 euro değerinde olan milli takım oyuncularının değeri ne kadar düşerdi?
Türkiye’de alt yapıya ilişkin sorunlar yok mu? Var. Hem de çok fazla, her şeyden önce belediyelerin asli görevleri olan alt yapıya yatırım yapmak yerine, milyonlarca lira verip, takım kurup, liglerde yarıştırdığı bir ülkede yaşıyoruz. Dilimizden gençler düşmezken, sonuca endeksli bakışımız nedeniyle, yetişirken hata yapması normal olan gençlere tahammül edemiyoruz. Sonra tek sorun yabancı sayısıymış gibi tartışılıyor. Ultras kültüründen gelen çok sevdiğim bir tribün emekçisi,  geçenlerde kendine has diliyle, futbolun idari ve teknik yöneticilerini kast ederek “yahu endüstriyel futbola karşıyız da bunlar endüstriyel futbolu bile beceremiyorlar” diyordu. Haklı. Milli takım teknik direktörlüğünün hedef, sistem ve futbol felsefesi üzerinden değil de siyasal ilişkilere göre belirlendiği bir yerde, önce tartışmaya buradan başlamak gerekiyor mu?Sahi, siz Abdullah Avcı’dan sonra kimin geleceğini hala duymadınız mı?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa