27 Mart 2013 11:14

CHP topu taca atmaya devam ediyor

CHP topu taca atmaya devam ediyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“CHP neden susuyor?”, “Böyle bir barış sürecinde CHP neden rol üslenmiyor?”, “CHP bu süreci nasıl değerlendiriyor?” gibi sorularla CHP’yi siyaset alanında görmek isteyenlere CHP’den nihayet “Önce hükümet çözümünü söylesin!” dışında bir ”yanıt” geldi. Ama verilen yanıt bugüne dair değil, biraz “geçmiş” biraz da “geleceğe” dair.
Bu yüzden de Kılıçdaroğlu’nun salı günü yaptığı uzun açıklamalara AKP’ye yönelik haklılığı tartışılmaz eleştirilere karşın CHP’ye, “CHP bu barış ve çözüm süreci için ne diyor, kendi rolünü nasıl görüyor” soruları sorulmaya devam edecek.  
Evet, Kılıçdaroğlu’nun grup konuşmasında “16 madde”de topladığı Özel Yetkili Mahkemeler’den Roboski katliamı soruşturmasına ilişkin taleplere Türkiye’nin gerçekten demokratikleşmesinden yana olan herkes imza atar. Hatta belki CHP’nin de hayır demeyeceği, demokratikleşmeyi besleyecek bir 16 madde daha sıralanabilir.
Ancak bunlar, İmralı görüşmeleri başlamadan da alt alta yazılabilecek ve kimsenin de neden bunları böyle yazıyorsun diye sormayacağı, yol temizliği talepleridir.
Oysa bugün tartışılan ve CHP’den yanıtı istenen soru şudur: ”Bugün 30 yıldır süren savaşa son vermek ve iki halkın kardeşçe yaşayacağı koşulları konuşmak için bir imkan ortaya çıkmıştır; bu imkanın gerçekleşmesi için CHP nasıl bir rol üstlenmektedir, üstlenecektir?”
Yani CHP, çatışmaların durdurulması, PKK’nin silahlı güçlerinin dışarıya çıkması, Kürt siyasi güçlerinin legal olarak siyaset alanına girip sorunu Kürtlerin ve Türklerin temsilcileri arasında konuşulup tartışılarak çözülmesi görüşmeler yapılmasına neden karşı çıkılmaktadır?
Ve bugün sermaye partileri alanında; AKP Kürt sorununu çözmek, silahları susturup, iki halkın barış içinde yaşaması için çabalayan bir parti olarak ortada boy gösterirken CHP “yasa”, “hukuk”, “Meclis-yetki-yetkisizlik”,…  gibi gerekçeler arkasında çözümsüzlüğü savunan ırkçılarla, ulusalcı odaklarla yan yana düşmektedir!
“Hayır biz çözümden yanayız. 89’da Kürt raporu çıkarmış partiyiz. Bugün de o raporun arkasındayız” demek, rapor ne kadar sorunu ileriden almış olursa olsun, bugünkü tartışmanın yanıtı değildir. Ve CHP’nin bu süreçte rol almaktan kaçmasına bir gerekçe olamaz. Tersine bugün bulunduğu yer ve ’89 raporu dikkate alındığında; CHP’nin 1989’dan bile geriye düştüğünü, hatta sıcak politikanın dışına düştüğünü söylemek gerçeği söylemek olur.  
CHP bugün; “Biz sürece, barış olmasına karşı değiliz. Ama bunu Mecliste konuşmalıyız. Devlet, hükümet teröristle konuşmaz. Biz olsak Öcalan’la görüşmeyiz” çizgisindedir.
Sorunun Mecliste konuşulmasına elbette karşı çıkılamaz. BDP de demokrasi isteyen, özgürlük isteyen, barış isteyen herkes de meclisin burada kendi üstüne düşeni yapmasını, sürecin yasal ve anayasal dayanaklarının oluşturulmasını istiyor. Ama kendisini herhangi bir yasayla bağlamak istemeyen AKP buna yanaşmıyor. Dolayısıyla burada CHP ve BDP, AKP karşısında ortak bir tutum alarak konuyu Meclis’e getirmek için girişimler yapabilecekken tam tersine CHP, MHP’nin yakınında durarak, bir ayağı MHP cephesinde görüşmelerin kendisine karşı çıkıyor.
CHP’nin dayanağı ise; “Devlet, hükümet terör örgütüyle görüşmez”miş!
Kim diyor görüşmez diye! Demokrasinin Kabesi, iman ettiğin devlet, yasa kuramının mucidi İngiltere de ABD de görüşüyor terörist dediklerinizle. Dahası resmi görüş böyle olduğu halde “PKK terörist örgüt”, “Öcalan terörist başı” propagandasının da artık sonuna gelinmedi mi? CHP bir itiraz yapacaksa buradan yapıp süreci “normalleştirmek”, barış girişimine buradan bir “meşruiyet” ve “yasallık” kazandırmak için harekete geçmek yerine görüşmelerin kendisine karşı çıkıp ırkçı, milliyetçi kesimlerle aynı argümanlarla konuşup vatandaşı yanıltmayı sürdürerek nasıl bir demokratikleşmeyi savunduğunu da tartışılır hale getiriyor.
Topu taca atarak da oyun kazanılmaz!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa