Çamur banyosu
Fotoğraf: Envato
Hava kurşun gibi ağır... Gökyüzü kararmış, ince ince düşen yağmur taneleri berraklığı ve saflığı değil, havadaki tozu ve kiri yeryüzüne akıtarak çamura dönüştürüyor.
Çamurun içinde debelenmekte olan üstün insanların, üstlerindeki çamuru etrafa sıçratarak temizlenmeye çalıştıkları açıkça görülebiliyor. Bunu hiç gizlemeden ve ısrarla yapıyorlar.
“Barış” adına çamur atmak onlar için suç sayılmıyor. O nedenle “bu suçsa, bu suçu işliyorum” demekten de çekinmiyorlar.
Tertemiz fikirleri ve bembeyaz kalemleri dolayısıyla hapiste olan gazetecilere, aydınlara, yazarlara, sendikacılara, avukatlara, siyasetçilere, öğrencilere “terörist” diyerek çamur atanlar da onlar. Bunu da “ülke barışı” adına yapıyorlar.
“Ülke barışı” adına yaptıkları başka işler de var. Uludere’de (Roboski) bombalayıp katlettikleri 34 köylünün üzerine “terörist” çamuru atarak kendi çamurlarından arınacaklarını zannedenler de onlar. Halkın iradesini ve muhalefetin itirazlarını hiçe sayarak, bu katliamın “kasten yapıldığına dair herhangi bir delil elde edilemediğini” oylayıp (çamurlayıp), kendilerini tarih önünde “aklayacaklarını” umanlar da onlar.
Çamurun içinde üstünlük kuranlar, kuralsızlığın esas alındığı yeni hukuk devleti anlayışında sağa sola çamurlu fermanlar yağdırarak idarecilik taslayanlar, dünyanın en çok gazeteci hapseden ülkesi olmaktan hiç utanmayanlar yine onlar.
“Barış” sözcüğünü dillerinden düşürmeyip komşu ülkelere yönelik “savaş” çığırtkanlığı yapanlar, kindar eğitimleri sayesinde üzerlerine yapışmış “nefret” diliyle toplumun tüm kesimlerini “çamur kavgasına” ortak etmek isteyenler de onlar.
Basın özgürlüğü sıralamasında 6 basamak daha gerileyip, dünyanın en sorunlu 154’üncü ülkesi haline gelmekten hiç utanmayanlara, “Ülkenin itibarını niye çamura buladınız?” diye soramayan savcılar, Adaletin Bakanının talimatına aykırı hareket edip, “Siz niye Türkiye’ye barışı getirmeye çalışıyorsunuz?” diye hesap mı soracak?
Tek Adamın “başkanlık” hesapları bile barışın adını kirletemiyor. Fakat bu hesabın kesileceği adres şimdiden belli: Barış sürecinin yasal değişikliklerle desteklenmesi, her kesimi kapsaması ve halkın temsilcilerinin bulunduğu parlamentonun gündemine getirilmesi gerektiğini savunan “bölücü, yıkıcı, ayrılıkçı” kesimler.
“Kısmi barış olmaz, kısmi demokrasi olmaz, Terörle Mücadele Kanunu tümden kaldırılmalı, hapisteki tüm fikir suçluları özgürlüğüne kavuşturulmalı, bunun için yasal düzenlemeler yapılmalı” sesleri, çamur banyosunda kendinden geçip “çocuklar gibi şen olanların” şamatasında duyulmuyor bile. Çünkü gözleri ve kulakları çamurla dolmuş, kalpleri ve vicdanları çamura bulanmış.
Uluslararası basın ve insan hakları örgütlerinin arka arkaya yayımladıkları dezenfekte raporları, kirli medyanın dezenformasyonuyla çöpe atılırken, kredi derecelendirme kuruluşlarının ülkenin kredi notunu yükseltmesi çamur diyarından yayılan uğultuyu daha da artırıyor. Sevinçlerine doyulmuyor doğrusu. Tam da silahlı bir örgütün, ateşkes ve silahlı güçlerini ülke sınırları dışına çıkarma kararı verdiğini açıkladığı günlerde; çamur atma üstadı üstün insanlar, zafer sarhoşluğu edasıyla kendilerinden geçmiş vaziyetteler.
Böyle bir ortamda, devletin, silahsız insanları hapiste tutma kararlılığı ise “ülke barışı” adına yürütülen “terörle mücadelenin” önemli bir parçası olarak devam ediyor. Çünkü hapistekilerin fikirleri ve kalemleri, “çamur atma özgürlüğü” için hâlâ büyük bir tehdit. Hatta fikir insanlarının daha da uzun süre hapiste tutulmalarını sağlayabilmek için, özgürlükleri kısıtlayan yasaların uygulanmasına gerekçe oluşturacak yeni tehdit unsurlarının yaratılmasına bile ihtiyaç var. Savunma hakkının temsilcisi avukatlar ile işçi haklarının temsilcisi sendikacılar, bu çamur atma savaşının yeni kitlesel hedefi olmaktan o nedenle kurtulamıyorlar.
Bu, kimine göre kasvetli kimine göre neşeli havada belki de duyulan tek kaygı, ülkenin dünya futbol sıralamasında bir basamak daha geri gitmesinin yaratacağı uluslararası itibar kaybı.
Peki, ama bu ülkenin başka kaygıları olduğunu da düşünenler için -iktidarın çamur banyosuna girmeden ve kimsenin kimseyi “satacağı” kuşkusunu da hissetmeden- herkes için barış ve özgürlük koalisyonunu tesis etmek çok mu zor?
- Silah bırakılır, kalem asla 16 Mayıs 2013 09:21
- Anayasa askıya alındı, Recepyasa yürürlükte 09 Mayıs 2013 09:35
- Toplumun evrensel değerleri 18 Nisan 2013 10:13
- Akil insan dedem 04 Nisan 2013 09:49
- Sanık ayağa kalk 14 Mart 2013 10:55
- Kim batsın, kim kalsın? 07 Mart 2013 10:04
- Yarasa mı? Terörist mi? 28 Şubat 2013 09:12
- Devleti yıpratan hükümet 22 Şubat 2013 04:00
- Hükümeti yıpratan yargı 14 Şubat 2013 09:53
- İfadelerin sefaleti 07 Şubat 2013 09:52
- Palavra ya da palaver 31 Ocak 2013 10:15
- Şeytan kim? 24 Ocak 2013 11:32