Kömür karası milliyetçilik...
Gerze ve Akkuyu’da yapılması düşünülen ülkenin koşullarına ve doğasına bütünüyle aykırı; insan sağlığına da olağanüstü olumsuz etkileri olacağı dünyadaki örnekleriyle kanıtlanmış olan enerji santrallarına Yaykıl halkının tepkisini duyururken “çocuklar ölmesin” demiştim o çok bilinen dizelerden alıntılayarak. “Şeker de yiyebilsinler” den esinlenerek de “mısır da yiyebilsinler” demiştim bir de, mısır yiyen çocukların görüntüsü eşliğinde.
Gerze’ de durum askıya alındı gibi görünüyor. Akkuyu’ da ise yapım çalışmalarının başlamasının iki yıl ötelendiği duyuruldu. Şimdilik işler yolunda gibi, eğer bütün bunlar bir uyutma, oylama gereği değilse. Ne ki siyasal erk dur durak bilmiyor. Bu kez de o mısır yiyen çocukların beldesine dikmiş, yeşil yeşil banknotlar bürümüş gözünü. Hani “ oralar olmazsa, burası” ya da “ya oralar, ya burası “ der gibi. Belki de “ hem oralar, hem buralar” düşüncesi egemen eylemin özüne. Yani, öyle ya da böyle ülkenin toprakları yabancı ortaklı yerlilerce paylaşılacak bir güzel. Bundan kaçış yok.
Özünde çocuklar, genelinde insanlar mısır yiyemesinler; daha doğrusu yaşamasınlar düşüncesi koşutunda törpüleniyor ömür. “Allah’ ın verdiği canı, ancak Allah alır” diyen ileri demokrasi savunucusu çok gelişmiş müslümanların ümmetçiliklerinde denize girilmesinin önlenmesi gibi bir anlayış (!) olduğu da çok belirgin. Ümmetçilik uğruna aldılar ya her tür milliyetçiliği ayaklarının altına, milliyetçilik öyle olmaz böyle olur diyerek ve de ülke topraklarını 2B, kentsel dönüşüm masallarıyla yandaşlarına dağıtarak bilindiği, duyulduğu ve de görüldüğü gibi.
Söylenenler doğruysa yakın geçmişte koltuk değişimine uğrayan adamın ödülünde mısır yiyen çocukların beldesi Yeşilovacık’ a kömürle çalışacak bir santral yapmak varmış. Oysa herkes bilir ki Akdeniz bölgesine kurulacak küçük çapta bir rüzgar gülü bile on evin elektrik gereksinimi karşılar; üstelik de yörenin ormanına, denizine, sebzesine, meyvesine, hayvanına ve insanına bir dokuncası olmaz. Ama ayaklar altına aldıkları milliyetçiliği vatana, millete zarar vermemek diye tanımlayanların gereksinimini karşılamaz o güller. Yandaşların ekmeğini kendileri verirken, üç çocuk istenilen insanlara sıra geldi mi “Allah verir” diyerek geçiştirirler.
Milliyetçiliğin ayaklar altına alındığı ülkede bunlar olurken kimileri ya da birileri milliyetçiliği bayrakla sınırlandırıp bayrak milliyetçiliğinin ötesine geçemiyor ne yazık ki. Ülke sınırlkarı içinde 30 yıldır; bu hükümet döneminde de 10 yıldır süren savaşın, nedense (!) birdenbire bitecek olmasından çok, Diyarbakır’ da yapılan açık alan toplantısında ülke bayrağının açılmaması dokundu milliyetçilere; bir de soldan dönme ulusalcılara. Niyeyse!?..
Oysa, düşman belledikleri insanların ülke bayrağını açmamalarından gocunma yerine sevinmek gerekirdi. Ve olur olmaz her yerde bayrak açılmamasına değil, açılmasına karşı çıkmaları. Milliyetçilik böyle bir şey değil miydi ama?! Bayrak dediğinin özel ve güzel bir anlamı, bir kutsallığı olmalıydı. Devletin ve ulusun bütünü simgelemesi gerekirdi. Kulüp ya da dernek bayrağı değildi ki isteyen istediği zaman çeksin gönderine. Ya da her yürüyüşte sağdan sola, soldan sağa sallanarak milliyetçiliğin ölçüsünü gösterecek bir bez parçası olarak kullanılsın. Eğer böyle idi ise milliyetçilerin ve onların kankası durumundaki ulusalcıların bayrağın açılmamasına değil, her yerde açılmasına karşı çıkmaları gerekmez mi? Bayrağın varlığına ve benliğine uygun olan davranış bu değil midir? Milliyetçilik, ulusalcılık, vatanseverlik bunu gerektirmez mi?
Yani, kaçarken vurulan asker kaçağının tabututnun örtüsü müdür bayrak?
Yani, akcamda saçma sapan bir izlenceden ünlü (!) esrardan ölmüş adamın kefeni midir bayrak?
Yani parti genel merkezi de olsa bir yapının deliğini deşiğini örtmek için kullanılacak çadır bezi midir bayrak?
Yani, Hrant Dink’ i öldüren adamla fotoğraf çektiren askerlerin fon perdesi midir bayrak?
Yani Mavi Marmara gemisinin yelken bezi midir bayrak?
Ülkenin her yanı kömür karasına bulanıyor, oraya da bir bayrak diktik mi “ Ölen ölür kalan sağlar bizimdir” der geçer gideriz. “Vatan sağ olsun yeter ki!”
Evrensel'i Takip Et