31 Mart 2013 08:53

Bahane

Bahane

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Filistin’de esir düşen İsrailli pilota sorsanız, bu Araplar hep terörist. Arkadaşlarının katili hepsi. Zaten Filistin diye bir yer de yok. O yaşadığı yerden o kadarını görmüş, bir çocukla yol arkadaşlığı edene kadar hepsinden nefret ediyor. Çocuksa zaten ailesini kaybetmiş, elinde bir zeytin fidanı, toprağına gömmesi vasiyet edilmiş. Ona göre İsrailliler canavardan başka bir şey değil. Birlikte yola gitmek insanı tanımak için bire bir derler. O ikisi de öyle birbirlerinin en yakını oluyorlar. Zeytin, sınırdaki ağaçların mücadelesini veren Filistinli kadını anlatan Limon Ağacı’nın yönetmeni Eran Riklis’ten, yine toprağa ve kardeşliğe dair bir film. İstanbul Film Festivali’nde gösterilen, dünyanın farklı yerlerinden hayatı ve insanı konu eden yüzlerce filmin, barışa selam edenlerinden.
Çekilen “one minute”ler, edilen özürler, Filistinlilerle yılların kader birliğinden daha çok şey anlatıyor ya artık, manzara ortada. Türkiye’nin İsrail’le nasıl dost olabildiğin, Türkiye’nin halkının ne kadar İsrailliyle, ne kadar Filistinliyle özdeşleşebildiğinin uzun uzun tahlil edecek bir yanı yok.
Hafta sonunda vizyona giren filmlerden Selam, savaşların olmadığı, insanların kardeşçe yaşayabildiği bir dünya hayalini kurarken, çözüm olarak selam vermeyi öneriyor. Selamla başlayınca küslüklerin yaşanmayacağını ileri sürüyor. Filmde anlatılan, dünyanın dört bir yanındaki çocuklara Türkçe öğretip bunları İstanbul’da olimpiyatta yarıştıran öğretmenlerin hikayeleri. Mensubu oldukları hareketin yayılması ve emperyal heveslerine katkıda bulunmaları bir yana, filmde bile görünen, ancak Türkçe konuştuğu ölçüde bir araya gelebilen, “kardeş” olabilen, barışabilen insanlar. Farklılıkların birbirine saygı duymasının anlamını bilenler için, bunları ortadan kaldırmayı, tekleşmeyi, kendini inkar etmeyi önermekle gelecek barış ne kadar övülebilirse, o kadar övülerek. Barışmanın koşulu teklik olmaz, barışmamanın bahanesi de.
Her yanı saran barış rüzgarları, çekinceler, umutlar, korkular, vaatler, belirsizlikler, kararlılıklar demek olabilir. Hepsi karışık ama daha öncekine benzemeyen duygular içinde bırakırken herkesi, akıldan çıkarılmayacak bir ayrım, bu barış anlayışları arasındaki olmalı. Yaşadıkları nedeniyle birbirine yıllarca önyargıyla yaklaşmış halkların birlikte yola çıkması büyük nimet. Ancak senin dilini konuşanla dost olmak marifet değil.
***
Dünyanın en iyi dizileri arasında, izleyicilerin oylarıyla seçilen Leyla ile Mecnun’un, Erdal Bakkal’ının bir bahanesi var. Her sıkıştığında “Bana böyle bir şey söylenmedi Mecnun” diye yan çizmeye çalışıyor, başlarına gelen belaları başkaları öngörebilirmiş gibi.
Serdar Ortaç’ın şarkı yarışmasında, bir kez daha pişmanlığını dile getirerek Ahmet Kaya’yı anarken söylediği gibi; “Bize yıllarca başka türlü anlatıldı” demiş ya. Bahane midir, değil. Üstelik, Ahmet Kaya cinayetinin başladığı o geceden dolayı sadece Serdar Ortaç’ın savunmaya geçmesi de adil değil. Söyledikleriyle affı hak eder mi, ona halk karar verir ama o çatal bıçak çetesinin diğer üyelerinin, şakşakçıların, yalan haberlerle ağzından küfürler saçanların, bütün ırkçıların vereceği daha çok hesap var.
Onlarca savaş yalanı, saklanan, inkar edilen, çarpıtılan gerçek, şimdi daha çok açığa çıkmaya başladı. Katili “O bebeği biz öldürdük” bile dedi, yılların en büyük bahanelerinden biri için. Yani haklıdır, kendisine gerçeğin böyle anlatılmadığını söyleyenler de. Ama gerçek orada duruyordu, bu o zaman bahane olsa bile, artık değil.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa