Esad sonrasında kanlı hesaplaşma planları
Fotoğraf: Envato
Suriye’deki çeteler ittifakı hesabına yayın yapan İnternet sitelerinde, son günlerde İran aleyhine propagandanın önemli bir ağırlık kazanmaya başladığı görülüyor. Vahhabi yanlılarının yanı sıra, özellikle El Kaide’ye yakınlığı bilinen odaklarda, “Yahudi-Hıristiyan-Mecusi ittifakı” başlıca hedef olarak gösteriliyor.
Bölgedeki İsrail-Amerikan stratejisinin yakın hedefinin İran olduğundan kuşku duyulmasını gerektirecek hiçbir belirti bulunmamasına karşın bu “İslami” çevrelerin böyle hayali bir ittifak üçgeni kurmalarının nedeni nedir? Kendi ifadelerine dayanarak meseleyi anlamaya çalışalım.
El Kaide forumu “Şumuh’ul İslam” üyelerinin “Suriye cihadı” için başlattıkları “kapsamlı strateji” çalışmasında şu sonuçlara ulaşmış:
“- Birincisi, Suriye mücadelesinin uzun süreceği beklenmektedir.
- İkincisi, halihazırda Haçlılar, İsrail ve İran arasında kimyasal silah depolarını ele geçirmek veya kimyasal silahları, bu suç ittifakının kendilerine tehdit gördükleri kişilerin eline geçmeden önce imha etmek için bir yarış vardır.
- Üçüncüsü, eninde sonunda ‘barışı muhafaza etmek’, ‘Yahudileri korumak’, ya da ‘zavallı masum Alevileri korumak’ kisvesi altında Suriye’ye bir Haçlı gücü gelecektir.
- Dördüncüsü, Alevi mezhebini korumak için Suriye toprağını parçalama teşebbüsleri olacaktır. Böylelikle Suriye’nin diğer bölgelerindeki Sünnilerin gırtlağında sürekli bir Haçlı-Yahudi-Mecusi eli olacaktır. Bu durum komplonun farkında olup da ona hizmet eden, veyahut komplodan habersiz olup da aptalca tuzağa düşen cahil ne kadar İslamcı olursa olsun korunulması gereken bir sonuçtur.”
Bu hakikaten “olağanüstü stratejik analizin” ortaya çıkardığı sonuçlar da analizin kendisi kadar muazzam! Bunları söylemek için “alimler, düşünürler, tecrübeli savaşçılar” kafa kafaya vermiş ve bir “mühendislik çalışması” yapmışlar. International Press Medya adlı haber sitesinin bildirdiğine göre, Cihadcılar, mücahitlerin başarısını engellemek için bir Batı müdahalesinin olmasını kesin görüyorlar; “Batı, İsrail ve İranlı müttefikleri ile birlikte Suriye’nin sınırlarını kapatacak ve cihad tehdidini ortadan kaldırmaya girişecektir. Suriye’yi bölecek ve İslamcıları (Müslüman Kardeşler kastediliyor- Çeviren) iktidara getirecektir!”
“Böylelikle Haçlı-Yahudi-Mecusi ittifakının istekleri doğrultusunda haritayı yeniden çizmek için doğrudan veya dolaylı askeri müdahalenin önü açılacaktır.”
Bunun ardından olacaklar hakkında ise şunlar öngörülüyor: “Suriye’de savaşan muhalif güçler arasında, ve muhaliflerle birlikte savaşan bağımsız dış kökenli savaşçı birimler arasında çelişkili fikirler doğacak, bunlar büyük anlaşmazlıklara yol açacaktır... Başka bir deyişle kafirler kendileri savaşmamak için Müslüman’ı Müslüman’a saldırtacaklar. Elbette bu gruba (seküler İslamcılara) Alevilere karşı değil de İslam şeriatını isteyen, kendilerinin esas düşmanlarına (İslami cihadcılara) karşı savaşmaları için silah desteği verilecektir. ... Cihadcıları kuşatmadaki ortak menfaatler Türkiye’deki Kardeşler hükümetini (AKP hükümeti kastediliyor), Ürdün’deki haçlıların hizmetkarını ve Müslüman Kardeşler’deki müttefiklerini, Lübnan Hizbullahı’nı, Irak’taki Safevi hükümetini, Hicaz’daki münafık yönetimi, Mısır’daki Müslüman Kardeşleri, ve onlarla açıkça birlikte olan diğerlerini kapsayacak şekilde genişleyecektir.” Sonra bu olası gelişmelere karşı “tavsiyeler” sıralanıyor.
“İslami camiayı Suriye’deki mücadelenin hakikatinin Suriye ile sınırlı olmayan küresel tabiatı, sadece baskıcı rejimlere karşı değil cani Alevilere de karşı, emperyalist Pers hayalleri kuranların arka bahçesinde duran Mecusilere karşı ve İslam’ı tahrip etmek isteyen herkese sınırsız destek sunan Haçlı-Yahudi ittifakına karşı olduğu izah edilmelidir.”
“Nusra Cephesi’nin askeri birimleri - Allah onları muzaffer kılsın - ve müttefikleri ateşlerinin yönünü büyük bir şiddetle Alevi şehirlerine çevirmelidir... Şu anda İsrail tabir edilen oluşuma saldırılmasını tavsiye etmiyoruz. Böyle bir saldırı kardeşlerimizin esnek olmadıkları ve tam hakimiyet sağlamadıkları bir zamanda etrafımızdaki düşman çemberini ve savaş cephelerini genişletecektir. Bunu yalnızca İsrail, Mücahitlere karşı Alevilerin yanında savaşa katıldığı takdirde, yahut İsrail’in kararlılığımızı test etmesine cevap veriyorsak yapabiliriz.”
Bütün bunları elinde silah bulunan manyak bir grubun hezeyanları diyerek bir kenara da atabiliriz; Suriye’de olup bitenlerin hangi olası gelişmelere gebe olduğunu haber veren bir cehennem bildirisi olarak da okuyabiliriz. Ama şu sonuç değişmiyor: Esad rejimi yıkılınca, Suriye’de şimdikinden daha korkunç, daha kanlı bir savaş başlayacaktır.
- Örtülü dünya savaşı çağı: Savaşın çapı göründüğünden daha büyük 06 Ekim 2024 04:52
- İngiltere’de sokaklar faşizme kapalı 11 Ağustos 2024 06:41
- İki ucu savaş değneği 24 Mayıs 2017 00:56
- Olsaydıyla bulsaydı... 17 Mayıs 2017 01:00
- İdam... 19 Nisan 2017 00:10
- Gariplerin ölümü 29 Mart 2017 00:38
- Devletin ve milletin çıkarı nerede? 15 Mart 2017 01:00
- Almanya'ya karşı birleşik milli cephe! 08 Mart 2017 00:10
- ‘Sözde bayrak’ 01 Mart 2017 01:09
- Provokasyon ihtiyacıyla yaşamak 21 Aralık 2016 01:00
- Amerika gitsin, Rusya mı gelsin? 10 Ağustos 2016 00:59
- Darbenin gizli kalan iki ayağı! 27 Temmuz 2016 00:43