Uçan Salij büyük olur
İki gol gördüm geçmiş günlerin ikisinde, mutlandım. Ayaktopu uyuşturucusuna kapılmışsa insan, okul bahçesinde de gol görse mutlu olur. O nedenle iki değil, bir golün bile kendini kendinden taşırması doğal da bu öyle bir şey değildi. Bu iki gol, daha çocuk gözüyle bakılan genç bir adamın, topsuz alanda söz dolandıranların asist dedikleri pişiriciliğinden sonra, çok önemli iki karşılaşmada golcülüğe de başlaması bakımdan önemliydi.
Daha çok küçük olduğu söyleniyor Salih’ in. Genel görünüm olarak olamasa bile kimlik belgesine göre küçük olabilir onsekizin altındaki ya da hemen üstündeki herkes gibi. Kaldı ki herkes birilerine göre her zaman küçüktür. 60 yaşındaki adamın, annesinin babasının küçüğü olması gibi. Ne ki insanın küçüklüğü ya da büyüklüğü yaşadığı ortamdan aldıklarıyla orantılıdır. Öyle büyür insan olur ya da ot kalır. “ Sen Evde Yoksun” u 21 yaşında okurla buluşturan Özge Hatunoğlu’ nun o yaşta büyümüş olması gibi örneğin. Salih de sokaklarda değil de, Avrupalı yaşdaşları gibi çok küçük yaşlarda bilimsel ve eğitsel donanımla başlamışsa top tepiklemeye ve de ayaktopunu öğrenmeye yaşının küçük olmasına aldırmamak gerek. Dış kaynaklı söylemle aktif oyunculuk yaşamını sonlandıracağı yaş düşünüldüğünde de en dolgun, en verimli, yani orta yaşta olduğu bile söylenebilir belki de.
Salih’ in eski takımının karşılaşmaları açık yayınlandığı için zaman zaman izlerdim. Ayaktopu izleme gereksinimimi öyle giderirdim. Salih’ in takımının karşılaşmaları da denk düşerdi kimi zaman. Onu da izlemişliğim vardır. Hiçbir şey yapmadan dursa bile o kıvırcık ve bol saçı hemen ayrımsanmasını sağlıyordu. Sanıyorum yaşadığı yerde de böyle biliniyordu. Salih, çayır çimen üzerinde de pek bir şey yapmıyordu doğrusu. Küçük küçük koşuyor, ayağına gelen topu hemen en yakındaki yakınına veriyor, diğer takımın oyuncularıyla omuz omuza geldiğinde de o ünlü (!) Q7 gibi, çoğunlukla yerde kalıyor, düdüklü adamdan yardım bekliyordu elleri ve kollarıyla. Yörenin kızlarının kahramanı havası vardı daha çok. Ama topu kullanabildiğinde düzgün yapıyordu işini. Bu da topçu olmak için yetmezdi bana göre. Onun için Salih İstanbul’ a uçtuğunda yadırgamıştım.
Osmanlı’ nın ve Osmanlı yandaşlarının başkentine uçan Salih’ i çayır çimen üzerinde her gördüğümde hoş bir şaşkınlık yaşadığımı gocunmadan söylemeliyim. Yere sağlam basan, bastığı yerde dik duran, omuz omuza savaşımlarda genellikle ayakta kalan, oyunu dikine oynayan, boşlukları iyi gören besleyici, yaratıcı, destekleyici bir Salih vardı çünkü. Herkesi baştan çıkaran eski başkent, ona dokunamamıştı şimdilik. Sanki, heykeli dikildikten sonra sınır dışı edilen on numaranın saç ve boy açısından bir numara büyüğü vardı çayır çimende. Ve artık gol de atıyordu. Salih kısa sürede büyümüştü.
Ben mi yanılmıştım, o mu düzelmişti çok da umursamıyorum açıkcası. Yanılmış olmaktan da üzülmem doğrusu, çünkü bir dokuncası olmaz bana. Nasıl olsa kulüp başkanı, çalıştırıcı ve tek seçici değilim. Bunlardan biri olsaydım da yine bana bir şey olmazdı. Ya takıma olurdu olan ya oyuncuya. Ya da her ikisine de. Salih salt oynadığında değil de gol attıktan sonra ortaya dökülüp yanılgılarından, yanlışlarından bile kendilerine övgüler çıkarmaya çalışanlar oldu ya. “Biz alacaktık ama…”, “Ben olsaydım alırdık” diyen gülünesiceler. Güldürdüler ve sınırlı sorumlu alanımın dışına çıkartıp bunları yazmaya ittiler beni. Kaçan balığın büyük olması gibi uçan Salih de büyük olmuştu çünkü.
“Alacaktık ama…” Alaydın baba. Eğer adamı anladıysan. Ha bir de “ ben olsaydım..” diyenler var ki ay, ay ay baba yani. Salih’ in daha adı yokken ortalıkta, Muhammed diye olağanüstü bir yetenekten söz edilirdi kara kartalın dolaştığı her yerde. Barcelona mı alacaktı ne!… “ Ben olsaydım” diyen adam burada, Salih de karşıda, iyi de ol Muhammed nerede? Niye hala bir Salih olamadı, Messi olması beklenirken? Yok!…
Neyse ki, ulaşamadığı çiğere mundar diyen kedi gibi “tu kaka” yapmadılar da Salih’ i, büyümesinden otlanmaya kalktılar. Çünkü biz, bilirsiniz, aşağılık duygulamızla bile böbürlenen bir ırkın insanlarıyız. Biz Löw’ ü kovmuş, Hiddink’ i kapı dışarı etmiş, Del Bosque’ yu üstüne para vererek göndermiş bir düşüncenin insanlarıyız. Biz Pavorotti’ yi beğenmemişiz be!..
EVRENSEL'İNMANŞETİ
![Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284338.jpg)
Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal
![Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/254547.jpg)
İletişim Başkanlığı deprem raporu: Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı
![Çayırhan işçilerinin özelleştirmeye karşı yürüyüşü devam ediyor:](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284233.jpg)
Özelleştirme karşıtı yürüyüş sürüyor: Eylemler üretimi de etkilemeli
![Diyarbakırlı işçiler sürece ilişkin temkinli, iktidardan umutsuz](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/280807.jpg)
Evrensel'i Takip Et