Bahar ve barış
Fotoğraf: Envato
Bahar olanca çekiciliği ve canlılarda yarattığı güçlü enerjisiyle hayatımıza girdi. Artık çıplak tepelerin yerini her renkten çiçeklerin ve bu çiçeklerden yükselen enfes kokuların olduğu görüntülere aşina olmaya başladık. Elbette şehirlerde de bulvarlara ekilen çiçekler ve kaldırımlardaki ağaçlarda da aynı tazelik ve güzelliğe tanıklık ediyoruz.
Toplum olarak da bu bahar yeniden ve daha bir umutla hayatın damarlarına nüfuz etmeye çalışyoruz.
Geçen hafta sonu Diyarbakır’da iki etkinliğe katıldım. İlki “bir dava, bir dönem ve bir kahraman” diye 1992 yılında “failimeçhul” bir cinayete kurban giden Vedat Aydın’ı anma toplantısıydı. Bilindiği gibi Vedat Aydın o dönem Diyarbakır İnsan Hakları Derneğinin en aktif yöneticlerinden biriydi. Bu özgürlük ve eşitlik sevdalısı adam işte bu direngen ve mücadele azminden ötürü karanlık güçlerce infaz edildi. Sevgili Yazar Şefik Pêşeng, Vedat Aydın’ın yaşamı üzerine çok detaylı olarak yazdığı iki kitabını tanıtacak, imzalayacak ve Vedat’ın fotoğraflarından oluşan sergi Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonunda gezilecekti. Ben ilk kez bölgede bu kalabalıkta bir etkinliğe şahit oldum. Ayrıca etkinliğe her kesim ve her düşünceden insanın katılması demokratik zemindeki mücadeleye dair olan umudumu da artırmıştı. Daha doğrusu orada olanların çoğu aynı düşüncedeydi. Keza bu toplantı vesilesiyle bir araya gelenlerin arasında azımsanmayacak kadar yazar, sanatçı, gazeteci ve entelektüel kişilerin olması da Diyarbakır’ın hızla bir kültürel merkez haline geldiğinin de işaretiydi. O nedenle eminim ki Vedat Aydın mezarında o gün rahattı, çünkü onu katledenlerin insanların arasına çıkma cesaretleri yoktu. Ama onu seven yüzlerce insan onu ve savunduğu demokrasiyi sahipleniyordu.
Newroz’dan bu yana bu coğrafyanın en önemli sorunu olan Kürt sorununun demokratik yollarla çözümü konusunda belki de en somut adım “akil adamlar”ın listesinin açıklanıp, Sayın Başbakanın kendileriyle yaptığı toplantı olmuştur. Bu listenin oluşmasında gözetilen kriterlerin muğlaklığı beraberinde bazı eleştirileri de getirdi. Bölgeye ve insanına vakıf ve hissiyatlarına duyarlı bazı köşe yazarların olmaması elbette bir eksikliktir. Bu heyetin çalışma yol ve yöntemlerinin nasıl olacağı, düzenlenecek söyleşi, panel ve konferansların dışında halkla direkt temasları sonunda rapor hazırlayarak çözüme öneri sunup sunamayacakları, varsa sunulacak önerilerin kayda değer görülüp görülmeyecekleri konusunda net bir görüş yok. Keza sınır dışına çekilmeler de bu heyetlerin bir katkılarının olup olmayacağı konusunda da.
Bu gün heyetle yapılan görüşme de Sayın Başbakanın “Şimdi helalleşme, kucaklaşma, birleşme, bütünleşme zamanıdır”, “Kardeşlik hukukunu yerine getirme zamanıdır” demesini önemsemek gerekiyor. Elbette barışın ve barış ortamının oluşturulması öyle hemen oluşturulabilecek bir şey değildir. Eğer kardeşlik hukukunun gerekleri önemsenecek ve bunların yerine getirilmesine çalışılacaksa süreç bence olağan akışı içinde geçecektir. Ben Sayın Başbakanın konuşmasının satır aralarından cumhuriyet tarihi boyunca Kürtlere reva görülen haksız ve gayriinsani uygulamalar konusunda özür olmazsa da onu çağrıştıran bir samimiyet hissettim. Ak Parti’nin mecliste çözüm komisyonu kurulması teklifi ve BDP’nin de buna destek olacağı açıklamaları, bu yazıyı yazarken Kılıçdaroğlu’nun da destek veririz açıklamaları “Kardeşlik hukukunun gerekleri” konusunda bazı adımların atılabileceği umudunu uyandırıyor.
Dilerim her şey mecrasında gelişir ve gerçek bir barış bu coğrafya da kök salar.
Bu her iki ulusun da hayrına olur.
- Bir kuşağın katilleri 21 Haziran 2014 00:29
- Kapanmasın kirpiklerin 14 Haziran 2014 00:09
- Şiire saygıyla 07 Haziran 2014 00:27
- Zinciriye şairleri 31 Mayıs 2014 00:05
- TÜYAP Diyarbakır 24 Mayıs 2014 00:12
- Vicdan göçüğü 17 Mayıs 2014 00:26
- Sanat bir yürüyüştür 10 Mayıs 2014 00:14
- Dünyanın gülü Mayıs 03 Mayıs 2014 00:07
- Ortak vicdan 26 Nisan 2014 00:04
- O gün 19 Nisan 2014 00:09
- Enfal 12 Nisan 2014 07:24
- Seçimden sağaltılanlar 05 Nisan 2014 00:01