DTK ve en alttakilerin haykırışı

Onları traktör kasalarında çalışacakları tarlalara götürülürken kurban gittikleri iş cinayetlerinden biliyorsunuz. Ya da çalışmaya gittikleri yerlerde vali kararnameleri ile dışlanıp uğradıkları ırkçı saldırılardan…
Onlar mevsimlik tarım işçileri.
Hikayeleri 1980 darbesinden sonra tarımda uygulanan yıkım politikaları ile başlamış; 90’lı yıllardaki çatışmalı süreç ve zorunlu göç politikasıyla sayıları da, sorunları da kat be kat artmıştı. 90’lardaki zorunlu göç politikası nedeniyle köyleri yakılıp yıkılan, mülksüzleştirilen yaklaşık 3 milyon Kürt, önce Bölge’nin ve ülkenin metropollerinin kenar mahallelerindeki gecekondulara doluştular. Sonra ömür boyu sürgünlük başladı. Ülkenin 48 farklı kentine mevsimlik tarım işçisi olarak çalışmak üzere 7’den 70’e yeniden yollara koyuldular. Ve gittikleri yerlere Kürt sorununu en çıplak haliyle götürdüler. Sadece sömürünün katmerlisini değil, ulusal baskının her türlüsünü yaşadılar. Kimi zaman vali kararnameleri ile kentlere-köylere girişleri yasaklandı, kimi zaman da “terörist” olarak damgalanarak ırkçı saldırılara maruz kaldılar. Traktör-kamyon kasalarında insanlık dışı koşullarda yapılan ulaşımdan içme suyu bulamamalarına, derme çatma barakalarda yaşamaya mahkum edilmelerinden en ağır şartlarda gün doğumundan gün batımına çalıştırılmalarına, çok düşük ücretlerde çalıştırılmalarından hiçbir sosyal güvencelerinin olmamasına kadar sorunları say say bitmezdi.
Onlar devletin iş kanunlarında kapsam dışı bırakılıp yok sayılanlardı. Hükümet genelgelerinde ise, tehdit unsuru oluşturup denetim altında tutulması gereken bir topluluk...
Hikayeleri yıllardır bir kısırdöngü içinde tekrarlanıp duruyordu.
Ve artık bir şeylerin değişme zamanı gelmişti.
İşte bu değişimin ilk adımını Demokratik Toplum Kongresi (DTK), 6-7 Nisan’da Urfa-Viranşehir’de yaptığı ‘Mezopotamya Mevsimlik Tarım İşçileri Kurultayı’ ile attı. Kurultaya katılan mevsimlik tarım işçileri, özellikle kadın işçiler lafı hiç dolandırmadan  anlattılar yaşadıklarını.
“Köyümüz yakıldıktan sonra hiç kimseye muhtaç olmamak için köle gibi çalıştık ama Kürdüz diye hakkımızı vermiyorlardı.”
“7 çocuğumun 5’i çadırlarda doğdu.”
“Türkçe bilmiyoruz diye bizi insan olarak görmüyorlardı.”
“Ölen bebeğimizi kendi mezarlıklarına gömmemize izin vermedikleri için ormana gömdük.”
“Çadırlarda hastalanan çocuklarımızı doktora götüremiyoruz.”
“Günde 18 saat çalışıyorduk ama gene aç kalıyorduk.”
“Çalışmaya gittiğimiz yerde akşam bizi silah sesleriyle karşıladılar. Sonra köyün erkekleri gelip köye girişimize izin olmadığını söylediler.”
***
DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, kurultayda yaptığı konuşmada ulusal baskıya karşı oldukları gibi sınıfsal sömürüye de karşı olduklarını söyledi ve Kürdistan’ın ucuz emek gücü deposu olarak görülmesini kabul etmeyeceklerini ekledi. Ve yeni mücadele döneminde emek örgütlerinin hayati bir önemi olduğuna dikkat çekti. Sonra emeğin ve kardeşliğin Türkiyesini kurmak için, Türkiye işçi sınıfına mevsimlik tarım işçilerinin örgütlenmesi ve Kürt sorununun çözümünde rol üstlenmesi çağrısını yaptı.
AKP Hükümeti, Öcalan ile görüşme süreci başladığından beri silahların devre dışı bırakılmasını Kürt sorununun çözümüymüş gibi göstermeye çalışıyor.
Oysa DTK’nın yaptığı Mevsimlik Tarım İşçileri Kurultayı, Kürt coğrafyasında düne kadar silahların gölgesinde bırakılan yeni bir mücadele alanının/sürecinin başladığını haber veriyor. Kurultayda konuşan bütün işçiler, “Artık yeter! Bu ulusal ve sınıfsal sömürüye, aşağılanmaya son vermek için örgütlenmek istiyoruz” diye haykırdılar. Ve geldikleri illerde 1 Mayıs alanlarında talepleri ve pankartlarıyla yer alma kararını aldılar.
Onlar yıllardır toplumun en alttakileri olarak görülen mevsimlik tarım işçileri… Diyarbakır’dan, Kızıltepe’den, Siverek’ten, Adıyaman’dan, Derik’ten, Kurtalan’dan, Şırnak’tan, Nusaybin’den, Suruç’tan gelip Viranşehir’de seslerini birleştirdiler.
Peki ya siz; onların derinlerden gelen çığlığını duyuyor musunuz?

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et