10 Nisan 2013 03:04

Filistin düğümü

Filistin düğümü

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ortadoğu, karmakarışık ve pek çok ucu olan bir yün yumağına benziyor ve hangi ucu tutarsanız çözüleceği konusunda kimseye güven vermiyor. ABD açısından “çözülmüş Ortadoğu”, İran’sız, Filistin’siz, Suriye’siz bir Ortadoğu’dur. Ne var ki bu üç sorun, tamamen birbirine dolaşmış, birbirinden ayrılamaz iplikler halinde bir kördüğümler  yumağı oluşturmaktadır. Türkçedeki bir deyimle söyleyecek olursak, işler tam “arapsaçı” vaziyetindedir.

ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin son ziyareti, bu arapsaçı vaziyetinden kurtulmak için hangi ipin ucunu tutulacağı konusunda az çok bir sıralama yapıldığı izlenimini veriyor. Çözülmesi gereken düğüm noktalarından biri olan Filistin, şu anda öncelikli olarak ele alınmış gibi görünüyor. Çok kabaca söyleyecek olursak, önümüzdeki ateşli dönemde İsrail’in biraz daha rahat olabilmesi için, şu andaki gerilimin asgari düzeye çekilmesi gerekiyor. Bu yüzden Kerry, Filistin yönetiminin Hamas dışında kalan elemanlarıyla, Filistin Cumhurbaşkanı Mahmud Abbas ve Filistin Başbakanı Feylad Selam ile yeni bir “Arap Barış Planı” doğrultusunda görüşmeler yaptı. Filistin’in bu yöneticileri, 2002 Planı üzerinde ısrar ederek, İsrail’in elindeki 4 bin 500 mahpusu bırakmasını, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki yasa dışı yerleşimlerin durdurulmasını ve Netanyahu’nun masaya dönmeden önce Filistin devletinin sınırlarını gösteren harita sunmasını istediler.  1967’deki İsrail işgalinden önceki sınırlara dönülmesi Filistinlilerin talepleri arasında belirleyici bir yer tutuyor.

Kuşkusuz Filistin sorunu bu birkaç talebe sığdırılamayacak kadar derin köklere sahiptir; fakat gelinen aşamada “çatışmasız” bir döneme girilmesi için süzülmüş liste bunlarla sınırlanabiliyor.  Ancak yalnızca Abbas ve Feylad Selam ile bu maddeler üzerinden yapılacak bir anlaşmanın da beklenen ortamı sağlayamayacağı biliniyor. Amaca uygun bir sonucun elde edilebilmesi için Hamas’ın da bu plana ikna edilmesi gerekiyor. İş bu düğüme gelince, Türkiye’nin “Müslüman Hükümeti”ne önemli bir görev düşüyor: ABD’nin terörist ilan ettiği Hamas’ı yumuşatmak!

Bilindiği gibi bir süre önce Recep Tayyip Erdoğan, Gazze’ye bir ziyaret planlamış ancak yine çok karmaşık diplomatik hareketler sonucunda bundan şimdilik vazgeçmişti. Bugün anlaşılıyor ki, bu ziyaret ABD gezisinin sonrasına ertelenmiştir. Böylece manzara biraz daha netleşiyor:

Hamas Lideri Halid Meşal’in “ılımlı bir çizgiye çekilmesi” için yapılacak girişimlerde, Başbakanın gezi trafiğinde yapılan bu düzeltmenin özel bir anlamı ve önemi var. Hamas’ın şiddet eylemlerinden vazgeçmesi, İsrail’i meşru bir devlet olarak tanıması için ikna edilmesinin ilk adımı, Türkiye’nin bunları Hamas’tan talep edebilecek bir etki düzeyini yakalamasıdır.  Başbakanın Gazze seferi bu açıdan oldukça önemliydi. Ancak ABD, “İsrail’in de hassasiyetini gözeterek”, hem zaman kazanmak hem de ayrıntıları bir kez daha gözden geçirmek üzere Obama-Erdoğan görüşmesinin sonrasını takvime bağladı. Böylece Türkiye’nin “Ortadoğu Barış Süreci”ndeki görev tanımı da oldukça netleşmiş bulunuyor. Filistin halkının bütün Arap dünyasına ilham veren direnişini temel amaçlarına ulaşmadan söndürmek... Böylece uzun vadede İsrail’in Arap dünyasındaki gayrimeşru durumuna son vermek, yakın vadede ise bütün İslam dünyası için moral kaynağı olagelmiş bir simgeyi söndürmek!

Ancak Filistin, yalnızca bir direniş simgesi değil, aynı zamanda Suriye ve İran için kendilerine yönelik saldırının bir siperidir. Şimdi öne çıkan önemi de buradan kaynaklanıyor.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa