Evrensel için yeni bir dönem
Reklamları Kapat

İşine geliyorsa dilinin kemiği yok!

Başbakan Erdoğan’ın kamuoyundaki imajı, “Bildiğini doğruca söyleyen kişi” biçimindedir. Ama bu tamamen AKP propagandasının ve onun yedeğindeki basının gayretiyle oluşmuş, Başbakanın da “söylediklerine inanıyor” havası veren üslubuyla katkı yaptığı bir imajdır.
Gerçekte ise Başbakan Erdoğan yaratılan imajın tam tersine “doğru bildiği gibi” değil “işine geldiği gibi” konuşan bir zatı muhteremdir. Hatta biraz daha ileri gidip, Başbakanın bu işine gelmeyi “Dilinin kemiği yoktur”a, “Aynı anda onu da söyler bunu da” noktasına kadar bile götürebiliriz. Çünkü Başbakan işine geleni gerçekte öyle olmadığını bilse de “doğrusu oymuş” gibi söyleyen bir “yeteneğe” sahiptir!
Bu tutumunun son örneğini önceki gün bir kez daha verdi. Birleşmiş Milletler Ormancılık Forumu’nda konuşan Başbakan Erdoğan, çevrecilere adeta “duyarlılık dersi” verdi. “Evinizdeki mobilya yağmur ormanlarından yağmalandıysa, sırtınızdaki kürk, bir hayvan soyunu tüketiyorsa,… bütün ağaçlar kesildiğinde, bütün hayvanlar avlandığında bütün sular kirlendiğinde, hava solunamaz hale geldiğinde, işte o zaman paranın yenilebilir bir şey olmadığını anlayacaksınız” diye konuşan Başbakan çevrecileri herhalde iyice şaşırtmıştır.
Nasıl şaşırmasınlar ki, Kaz Dağları’ndan Uşak-Eşme’ye, Bergama’dan Kastamonu’nun Küre Dağları’na, Hasankeyf’ten Rize’nin İkizdereleri’ne, Artvin’den Munzur’a, İskenderun’a, Aliağa sahillerine çevreyi savunanlara jandarmayla, polisle müdahale eden, gazla, copla, mahkeme kararlarını bile umursamadan maden şirketlerinin yolunu açan o değilmiş gibi konuştu Başbakan.
Ve dahası Başbakan “Paranın yenilebilir bir şey olmadığını anlayacaksınız” diye çevrecilerle adeta alay etti!
Büyük Kızılderili Reisi Seattle’nin 1854’te “Washington’daki Büyük Reis”e, ABD Başkanına yazdığı mektuptan apartmalarla biçimlendirilen bu konuşma, elbette her tür içtenlikten yoksun, sadece dinleyenleri etkileme ve Hükümete yönelik muhtemel eleştirileri bloke etme amaçlıydı. Ama Hükümetin politikalarını bilmeyen birisi “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Çevrecinin daniskası” derdi. Ve herhalde bu konuşmayı tasarlayıp Başbakanın eline tutuşturanlar da bunu amaçlıyorlardı. Yoksa ne ormanlar, ne hayvanlar ne de doğanın bozulması umurlarındaydı!
Başbakan benzer tutumu sanat dünyasına karşı da sürdürüyor.
Bir yandan karşısında bir sinemacı, bir müzik insanı ya da bir yazar gördüğünde sanatın, edebiyatın toplumun ilerlemesinde ne büyük önem taşıdığını, bu alandaki insanların hassasiyetlerine çok önem verdiklerini abartılı bir biçimde ortaya koyuyor. Ama aynı Erdoğan heykelleri ucube ilan edip yıkmaktan, dizileri zararlı görüp sansürlemekten, tiyatroları, konser salonlarını, sinema salonlarını piyasanın dişleri arasına atmaktan geri durmuyor. Bunun en son örneğine de son birkaç gün içinde tanık olduk.
“Akil İnsanlar Toplantısı”nda Kadir İnanır’a Hülya Koçyiğit’e, Orhan Gencebay’a sinema, müzik sanatının öneminden bahseden, bu sanatçıların gayretlerinin toplumun eğitimindeki rolüne dikkat çeken Başbakan, Emek Sineması’nın yıkılmasına karşı protesto hakkını kullanan sanatçılara, aydınlara, sanatseverlere gazla, suyla, copla saldırmayı hiç de garipsemedi. Onun İçişleri Bakanı eski polislikten gelme İçişleri Bakanı Güler, Emek Sineması’nın yıkılmasına karşı çıkan sanatçılara ve halka karşı polis saldırısı için “İçlerinde terörist grupların adamları vardı. Onu fark edince sanatçılar da alanı terk etti” diyerek bu çığrından çıkmış ikiyüzlülüğe bir maske bulmaya çalıştı.
Evet Başbakan, Hükümet ve partisinin dilinin kemiği yok!
O yüzden her zaman tetikte olmak gerek; “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” diyen sözü de hiç unutmamalıyız!
Hele de Başbakan konuşuyorsa!  

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et