'Akiller'de yeni perde
Fotoğraf: Envato
Aslında tartışmalara ara verilmesi beklenebilirdi. Bizim de bu konuya girmeye hiç niyetimiz yoktu. “Akil İnsanlar” konusundan söz ediyoruz. Ama gündemde gazetecilerin konumu ve durumu öne çıkınca, bu köşede de “medyatik medya” tarihine birkaç not düşmek istedik. Üstelik, pazartesi günü Hürriyet’in Okur Temsilcisi Faruk Bildirici’nin yazısını okuyunca gördük ki; gazetecilerin “Akil İnsanlar” komisyonuna girmesi konusu Sabah’ın Okur Temsilcisi Yavuz Baydar’ın girişimiyle Dünya Ombudsmanlar Örgütünün (ONO) mail grubunda tartışılmış. Bildirici’nin yazısından aktarıyoruz:
“Ombudsmanların büyük çoğunluğu, gazetecilerin böyle bir komisyonda yer almalarının yanlış olduğunu düşünüyordu. Bu görüşleri Guardian’dan Chris Elliot’ın gazetecilerin böyle bir komisyona katılmaları, mesleki rolleri ve bireysel özgürlüklerinden vazgeçmeleri demek olur” cümlesi iyi özetliyordu. İstisnalar olabileceğine inanan okur temsilcileri de vardı. Bu yaklaşımı açıkça dile getiren Meksika’dan Gerardo Albarran oldu.”
Bildirici de istisnai durumlar olabileceği görüşüne katıldığını, fakat oradaki gazetecilerin mesleki faaliyetlerinin zarar göreceği endişesini taşıdığını belirttikten sonra şöyle diyor:
“Çünkü bağımsızlık gerektiren mesleki rollerinin dışına çıkarak, toplumsal bir çatışmada bir tarafın aktörü haline geldiler. Uzlaşmanın dışında kalan kesimler, o gazetecilerin faaliyetlerini hep bu açıdan değerlendirecek.
Halbuki böylesine kritik bir süreçte ‘akil insanlar’ kadar, gazetecilerin ‘eleştirel aklı’na da ihtiyaç var. Biz gazeteciler, sürecin aktörü değil, izleyici rolümüzle daha çok katkıda bulunabiliriz.”
Bizim görüşümüzü sorarsanız; Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin (TGC) yayımladığı Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesinin “Özdeşleşme” başlıklı son maddesini söyleriz:
“Ğazeteci, uzmanlık alanı ne olursa olsun öncelikle gazetecidir. Polis muhabiri, polis veya sözcüsü; spor muhabiri, kulüp yöneticisi veya sözcüsü, herhangi bir partiden sorumlu muhabir, onun üyesi veya sözcüsü gibi davranmamalı ve bu yönde yayın yapmamalıdır.”
KOMİSYONUN HALİ
Komisyonun haine dair ilginç bir tespiti, halen KCK davasından yargılanmakta olan ve komisyona alınan KESK Genel Başkanı Lami Özgen yapıyor. Durumu “trajedi” olarak niteleyen Özgen şunları söylüyor:
“Yani bir yandan örgüt üyeliği ya da iddia makamı ve hükümetin deyimiyle bölücülükle suçlanıyorum. Bir yandan da bu başlayan diyalog sürecine paralel gelişen barış zemini geliştirmeye yönelik oluşturulan komisyonun içinde yer alıyorum. Bu trajedi sadece benim değil, Türkiye toplumunun trajedisidir.” (Evrensel, 8 Nisan 2013).
ULUDERE ULUDERE
Uludere / Roboskî’de savaş uçaklarıyla bombalanarak 34 sivilin öldürülmesinin üzerinden 470 gün geçti. Kimin bombalama kararını verdiği, kimin onayladığı hâlâ kesinlikle açıklan(a)madı. Alt komisyon üst komisyon oyalamasıyla sorunu unutturmak isteyenler muradına ermiş gibi görünüyor. Ama biz yine tekrarlayalım; tarih affetmez ve bir gün demokrasi ve bağımsız yargı işler hale geldiğinde hukuk ve adalet bunun hesabını sorar.
BASINDA TİRAJ VE OKUNMA TARTIŞMASI
Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı pazartesi günkü yorum sayfasında, medya araştırma şirketi TNS’nin 11. dönem Basın inceleme Araştırma Komitesi (BİAK) okur araştırmasını yazı konusu ediyor. Dumanlı, BİAK’ın verilerini “tuhaf” olarak niteliyor ve bunların gazetelerin okunurluk sayılarına uymadığını öne sürüyor. Verdiği örneklerden biri Cumhuriyet gazetesine ilişkin: “Mesela rapordaki tuhaf verilere göre her bir Cumhuriyet gazetesini en az sekiz kişi okuyormuş. Bravo(!) Aynı rapor Zaman için her bir gazeteyi en fazla iki kişinin okuduğunu iddia ediyor. Palavra bu!”
Biz ne BİAK’ın ne de başka bir gazetenin bu konuda savunmasını yapacak değiliz.
Biz, Anadolu’yu çok dolaştığımızı da belirterek, gazetelerin okuma sayısına ilişkin gözlemlerimize dayanan izlenimimizi aktarmak isteriz. Son iki aydır Posta gazetesindeki “Esnafın Hali” röportaj dizimiz nedeniyle İstanbul, İzmir, Ankara, Gaziantep, Adana, Balıkesir gibi büyük şehirlerin yanı sıra daha pek çok il ve ilçede, taksi yazıhanelerinde, berber, bakkal, nalbur, pastane gibi dükkan ve mağazalarda bir Posta’nın BİAK’ın verdiği 6 sayısından daha fazla kişi tarafından okunduğunu gözlemledik. Bunun içerik bakımından analizi ayrı bir konu. Bunu sadece muhafazakarlığa bağlamanın eksik bir tespit oluğunu söylemekle yetinelim, şimdilik. Ama şunu vurgulamak isteriz; zaman zaman gündeme gelen bu konunun üzerinde durulmasında yarar görürüz.
BİR ŞİİR
Bu hafta dizelerimiz Aleksandr Puşkin’in “Tutsak” şiirinden bir dörtlük:
“Bizler özgür kuşlarız, hadi davran! / O beyaz dağa doğru, daha öteye bulutlardan. / Denizin gökyüzüyle buluştuğu maviliklere, / sadece rüzgarın ve benim gidebildiğimiz o yerlere…”
- Çarşı çarşafa karşı 03 Ekim 2013 11:06
- Gazetecilik zor zanaat 25 Eylül 2013 17:00
- Sel gider kum kalır 18 Eylül 2013 17:03
- Sağ olasın olimpiyat 11 Eylül 2013 17:17
- Tatminsiz Başbakan Tayyip Erdoğan 04 Eylül 2013 22:20
- Olmayan adalete timsah gözyaşları 21 Ağustos 2013 17:59
- Anadolu basınında gezi direnişi 31 Temmuz 2013 18:14
- Gezi'nin öğrettikleri 24 Temmuz 2013 18:37
- Evcilik oynar gibi 17 Temmuz 2013 17:18
- Kendini yiyen karizma 10 Temmuz 2013 12:11
- Öfkeli Tayyip 03 Temmuz 2013 13:28
- Gezi Parkı'nda uygun adım çark 26 Haziran 2013 13:17