Baykalcı operasyonun dayanağı Silivri!
Fotoğraf: Envato
Mecliste çözüm sürecini değerlendirmek üzere teklif edilen araştırma komisyonu kurulması önerisinin görüşmeleri sırasında açıkça görüldü ki, CHP her adımda çözüm sürecinin biraz daha “karşısında” bir çizgiye çekiliyor.
Haftalardır, “Meclis sürecin dışında tutuluyor” diyerek MHP çizgisinden konuşan, kendisini de “Sürecin dışında tutan” CHP, AKP’nin de Mecliste bir komisyon kurularak Meclisi sürece dahil etmek anlamına gelecek bir adım atması karşısında bu sefer de “AKP’nin önerisiyle bizimki tamamen farklı” diyerek MHP ile aynı çizgide kalmada ısrar etti.
Ve şimdi CHP’nin “yenilikçi lideri” Kılıçdaroğlu da, “terör örgütüyle devlet görüşmez” çizgisine gelmiş bulunuyor. Oysa daha Öcalan’la görüşmelerin kamuoyuna duyurulduğu günlerde, “Hükümete kredi açtık. Sorun çözülecekse herkesle görüşülebilir” diyen Kılıçdaroğlu şimdi bu çizgiden çok uzakta.
Dahası CHP içinde giderek birbiriyle ayrışan iki çizgi de ortaya çıkmış bulunuyor. ”Ulusalcı” çizgiyi savunan vekiller ikide bir Silivri yollarına düşüp, aşırı milliyetçi odakların önüne barikat olarak politika gündemine aşırı ulusalcı söylemlerle çıkarken CHP’nin “yenilikçi kanadının vekilleri” ise Urfa’ya giderek çözüm sürecine destek verdiklerini gösteren sembolik çıkışlar yapmak zorunda kalıyor. Yine CHP’nin Anayasa Uzlaşma Komisyonundaki bir üyesi olan Atilla Kart “Anayasanın ilk dört maddesinin yeniden yazılabileceğini” söylerken diğer üyesi Süheyl Batum, “İlk dört maddenin virgülüne bile dokundurtmayız” diye kürsüyü yumruklamaktadır.
Kılıçdaroğlu ise bu iki grupla da “fikir birliği içinde” olduğunu göstermek için her anlama gelecek konuşmalar yaparak, bugüne gelmesinde tek sermayesi olan “inanılırlığını” hızla yitiriyor.
Son Silivri çıkışıyla şu açıkça görülmüştür ki, “CHP’nin iki vekilinin Silivri’de tutuklu olması” bahanesine sığınarak ikide bir Silivri yollarına düşen CHP’nin ulusalcı kanadının vekilleri gerçekte Silivri’de ne olduğunu da çok umursamıyorlar. Onlar “Silivri mahkemelerini” asıl olarak, CHP içinde Kılıçdaroğlu ve ekibini tasfiye etmek ve CHP’yi yeniden ele geçirmek üzere Baykalcı bir operasyonun dayanağı olarak kullanmak istiyorlar. Bunda da Kılıçdaroğlu’nun zaaflarını iyi değerlendirdikleri ve amaçlarına hızla yaklaştıklarını kabul etmek gerekir.
Gelişmeleri az çok izleyenlerin açıkça gördüğü gibi Baykalcı kanat Silivri’yi, CHP’yi ulusalcı bir çizgiye çekmek, özellikle de Kürt sorununun barışçı çözüm girişimleri karşısında sağ ve sol milliyetçi kesimlerle dayanışarak CHP’yi ulusalcılığın radikal bir dayanağına dönüştürmek için kullanıyor. “Adil yargı” talep ediyor görünen ve “AKP karşıtlığı”nı aşmayan bu tutum Meclis kürsüsünde Kürt sorununun çözümü için adım atılmasını “Terörle uzlaşma”, “Bölücülüğe çanak tutma”, “Cumhuriyete ihanet” gibi göstererek, CHP içindeki “barış” ve “çözüm yanlısı” vekilleri sindirmeyi amaçlıyorlar.
Doğrusu AKP ve Başbakan Erdoğan da ulusalcı CHP’li vekilleri öne çıkarıp, onların “Dokunulmazlıklarının kaldırılacağını” söyleyerek, bu doğrultuda “Savcıları göreve çağırarak” tam da onların istediği gibi CHP’nin sürecin dışına itilmesini ve dahası CHP’nin bu ulusalcı vekillerin gayretiyle “çözülmesini” teşvik ediyor.
Kuşkusuz AKP böylece CHP’nin MHP’lileşmesi ve marjinalleşmesini kendi siyasi çıkarları açısından desteklemektedir.
CHP’nin çözüm sürecinde yer alması AKP’nin Kürt siyasi güçlerini yalnızlaştırma ve köşeye sıkıştırmasına karşı, yeni seçeneklerin ortaya çıkması için de önemli olduğu gibi elbette genel olarak Türkiye’nin demokratikleşmesi bakımından da önemlidir. Bu, hem CHP’nin “dokusu” hem de “cumhuriyetin kurucu partisi” olması nedeniyle böyledir.
Bu, CHP için de “yeni bir parti olması”nın son dayanağıdır. Çünkü aksi halde CHP geleneksel Baykalcı çizgiye çekilerek hiçbir etkinliği kalmamış sadece tuzu kuru ulusalcı orta sınıfların nostaljisini tatmin eden bir kulübe dönüşecektir.
Bizden söylemesi! Daha fazlasını, CHP’nin demokrasi mücadelesinde etkin bir aktör olmasını isteyen CHP’lilerin gayreti belirleyecektir.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00