12 Nisan 2013 11:59

Almanya'nın ırkçılıkla sınavı

Almanya'nın ırkçılıkla sınavı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

2000-2007 yılları arasında 8’i Türkiye kökenli, biri Yunanistanlı olmak üzere 9 göçmen esnafı ve bir Alman polisi seri cinayetler halinde katleden ırkçı terör örgütü NSU davası nihayet Çarşamba günü Münih’te başlıyor.
Bu nedenle, ülke gündeminin en önemli konusunu bu dava oluşturuyor.
Davaya yabancı basının, özellikle kurbanların geldiği ülke olan Türkiye’den hiç bir gazetecinin alınmaması, daha başlamadan davayı tartışmalı hale getirmiş bulunuyor.
Federal Almanya tarihindeki en önemli siyasi davalardan biri olma özelliği taşıyan NSU davasının, 270 kişilik bir salona sıkıştırılması, izleyiciler ve basına çok az yer ayrılması nedeniyle süren tartışmalar da, Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’ni davanın başka bir salonda yapılmasına ikna edemedi.
Mahkemenin bu katı tutumuna geniş kesimlerden tepkiler gelmeye devam ediyor. En son, değişik partilerden 55 milletvekili mahkemeye çağrıda bulunarak yeniden bir durum değerlendirmesi yapmasını istedi.
Frankfurter Allgemeine gazetesine açıklamada bulunan Dışişleri Bakanı Westerwelle de, “Tartışmalar Almanya’nın Avrupa ve dünyadaki imajına zarar veriyor” diyerek, buna son verilmesini istedi.
Almanya’da sermaye örgütleri ve temsilcileri, her ırkçı saldırı olduğunda hemen “ülkenin dışarıdaki imajını” gündeme getiriyorlar ve buna dikkat edilmesini istiyorlar.
Ama, imajın bozulmasına neden olan olayların arkasındaki gerçekleri bir türlü cesaretle gündeme getirip, yüzleşmeye ve hesaplaşmaya yanaşmıyorlar.
Böyle yapıldıkça, Almanya’nın “ırkçılıkla sınavı”nda başarılı olması, üzerine yapışan tarihi “kara lekeden” kurtulması mümkün olmayacak.
Çünkü ırkçı cinayetler ve örgütlenmenin kökenine inip kurutma yerine yüzeysel yaklaşımlar hakim.
Ne yazık ki, “tarihi dava” öncesinde de kamuoyu, basın ve mahkemenin kendisi, üç kişiden ibaret olduğu ileri sürülen ırkçı terör örgütünün kimlerden yardım aldığı, seri cinayetlerin asıl tetik çektiricilerinin kimler olduğuyla pek ilgilenmedi. Varsa yoksa Türk basını salona girecek mi girmeyecek mi...
Halbuki bugün asıl tartışılması gereken, 488 sayfalık iddianamenin kendisi olmalıydı.
Zira, 4 Kasım 2011’den bu yana ortaya çıkan belge ve bilgiler; devletin güvenlik birimleriyle ırkçı katillerin içli dışlı olduğunu yeterince ortaya koyuyor. Ancak, Federal Savcılık tarafından hazırlanan iddianamede, daha çok kendi başına hareket eden bir kaç kafadar Neonazi’nin göçmen esnafları öldürdüğü ve yapılan hatalar nedeniyle 10 yıl boyunca arandıkları halde elini kolunu sallayarak dolaşmaya başladığı ileri sürülüyor.
Tarihi önemdeki davada katiller ve onların işbirlikçilerinin sayısı 5 kişiyle sınırlandığı için, katillere asıl tetiği çektirenlerin kimler olduğu muhtemelen hiç bir zaman ortaya çıkmayacak.
Halbuki; Almanya’nın ciddi olarak Neonazilerle istihbarat örgütleri arasındaki ilişkiyi sorgulayıp, bu konuda yıllarca izlenen politikalarla yüzleşmesi gerekiyor.
Bu yapılmadığı taktirde, Neonazilerin göçmenler başta olmak üzere, kendilerinden farklı düşünen kesimleri katletmek için fırsat kollayacağı açıktır.
Bu nedenle, Çarşamba günü başlayacak, önümüzdeki yılın başında bitmesi planlanan davadan, mahkeme karşısında çıkarılacak beş ırkçının ne kadar ceza alacağı pek fazla önem taşımıyor. Kurbanların yakınları da aynı yönde açıklamalarda bulunuyor.
Önemli olan, ırkçı teröristlerin kimlerin desteğiyle ve ne için göçmen esnafları katlettiğinin açığa çıkmasıdır. Bu soruya inandırıcı yanıt verilmediği taktirde, yargılama sonucunda cezalar ne olursa olsun geniş kesimlerin vicdanını rahatlatmayacaktır.
Almanya’nın imajı asıl olarak o zaman bir kez daha derin bir şekilde zedelenecektir. Eğer devleti yönetenler ırkçılıkla mücadelede samimiyseler, NSU davasını istihbarat örgütlerinin Neonazilere verdiği destekle yüzleşmek için fırsat haline getirip, bütün ırkçı örgütleri yasaklamak için harekete geçmeliler. Bu yapılmadığı taktirde NSU’nun elini kolunu sallayarak 10 kişiyi katletmesinden gerekli ders çıkarılmamış demektir.
Bunun için antifaşist güçlerin, demokratların, ilericilerin daha başından itibaren gerçeklerin açığa çıkması, katillerden ve onların arkasındaki güçlerden hesap sorulması için davanın takipçisi olması gerekiyor.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa