Sanat, özgürlük ve özerklik
Fotoğraf: Envato
Sanat ve sanatçılar üzerinde baskı, yasak, sansür ya da yıkım haberinin gelmediği gün geçmiyor neredeyse... Son dönemde artmış olmasına karşın, bu yeni bir durum değil. Ülkemizin tarihi sanat ve sanatçı üzerindeki baskı, yasak ve sansürlerle dolu. Osmanlı dönemindeki görsel sanatlar üzerindeki din etkili yasaklar, şair yazarların yazdıkları hiciv, taşlama türü yapıtların yasaklanıp şairlerin, yazarların cezalandırılması bilinen olgular. Cumhuriyet’in ilk yıllarından başlayarak şair ve yazarların üzerindeki baskı ve öldürümler; egemenlerin amaçları doğrultusunda davranmayan sanatçıların baskı ve zulüm gördüğünü göstermektedir.
Sanat ve sanatçının üzerindeki bu baskıların en önemli nedenlerinden biri, egemenlerin, sanattan yararlanarak kitleleri yönlendirmek ve yönetmek isteğidir. Çünkü sanat yapıtlarının ve sanatçının kitlelerin üzerinde büyük bir etkisi vardır. Bu etki, yaratıcı ve özgün bir kişiliği olan sanatçıların kitleleleri etkilemesiyle sınırlı değildir. Asıl olan, sanatçıların ürettikleri yapıtlarıyla kitleleri yaygın, derinden ve sürekli biçimde etkilemesidir. Egemenlerin, sanatçının ve sanat yapıtlarının bu gücünü kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak isteği aslında muhalif bir karakteri olan sanat ve sanatçıyla aralarındaki çatışmayı doğurmaktadır. (Burada, hangi dönemde olursa olsun, otoriteye boyun eğen ya da yeteneklerini halkın yararına değil de kişisel çıkarları doğrultusunda egemenlerin hizmetine sunan “Kralın soytarısı, muktedirin sesi” olanlardan söz etmeye gerek duymuyorum.) Burada söz konusu edilenler, sistemden ve sistemin dayattığı yargılardan özgürleşmiş gerçek sanatçılardır. Bu sanatçıların özgür ve özgün yaratıları, egemenler açısından tehlike oluşturmaktadır. Çünkü özgür sanat otoriteye karşıdır. Bu karşıtlık; sanatçıya içinde yaşadığı sisteme, yönetime, dünyaya eleştirel gözle bakan, hayatın değişebilirliğini ortaya koyan yapıtlar üretme olanağı verir. Egemenler bu sanat yapıtlarıyla sanatçıların kitlelerle bağ kurmasını engellemek için çeşitli yollara başvururlar. Emperyalizmin kültürel kuşatması; toplumun her geçen gün daha da sığlaşan ve yozlaşan kitle kültürüne yönlendirilmesi; özgür yaratıyı ve onurlu bir yaşamı seçen sanatçıların yoksulluğa mahkum edilmesi bunlardan yalnızca birkaçı. Ün, para vb. yollarla satın alamadığı sanatçıları baskı, yasak ve sansürle susturma yöntemleriyse çok eskiden beri uygulanmaktadır.
Şimdi, bu durumda bizim durup düşünmemiz gerekiyor. Halkın bilincini dumura uğratan kitle kültürüne karşı, muhalif sanat ve sanatçıların yapıtlarının kitlelerle buluşmasının yollarını bulmalıyız. Bunlardan biri, sanatçının duygu ve düşüncesini özgürce ifade edebileceği ortamları çoğaltmak; var olan televizyon, gazete, dergi vb. kitle iletişim araçlarından yararlanmaktır. Ancak daha da önemlisi, sanatçıları emekçi kitlelerle, halkın ezilen kesimleriyle buluşturan etkinliklerdir. Sendika salonlarında, işyerlerinde vb. gerçekleştirilecek olan tiyatro-film gösterimi, sergi, şiir dinletisi, öykü okuma, konser vb. etkinliklerde halk kendisine ses olan sanatçıların yapıtlarıyla tanışma olanağı bulacaktır. Bu yapıtlar aracılığıyla, baskı ve sömürüye karşı eleştirel bakış edinebilecek ve içinde mücadele isteği uyanacaktır. Bizler yapıtlarımızı kitlelerle buluşturarak insanların değişip dönüşmesi konusunda etkili olmanın yanı sıra; halkın sorunlarını, duygu ve düşüncelerini yakından tanıma ve yapıtlarımıza yansıtma olanağı bulabiliriz. Tıkanan yolları açmak, sanatçılarla emekçi kitleler arasında köprü kurmak için sanatçıların yanı sıra sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin, sınıf partilerinin sorumlulukları vardır.
Ülkemizde son yıllarda tırmanan önyargıların kırılması, önyargılardan doğan şiddetin ortadan kalkması, savaşın sona ermesi ve geniş halk kesimlerinin sömürüye, yaşamın her alanında olduğu gibi sanat ve sanatçının üzerindeki baskı ve sansür uygulamalarına karşı da mücadeleye katılması için bu zorunludur.
- ‘Ülkesi ağıdistan’ 10 Aralık 2016 00:52
- Haklar ve görevler... 03 Aralık 2016 00:34
- İstanbul’da bir güz masalı: Uluslararası kitap ve sanat fuarı 19 Kasım 2016 00:11
- Hayatın umutlu sesi 05 Kasım 2016 00:27
- ‘Hişt hişt!’ 22 Ekim 2016 00:20
- 8 Mart yaklaşırken 05 Mart 2016 00:22
- Barış için adım atmak... 13 Şubat 2016 00:58
- Umudu diri tutanlar... 16 Ocak 2016 00:51
- Tek dileğim barış! 02 Ocak 2016 00:52
- 'Hani biz kardeştik?' 19 Aralık 2015 01:00
- Tek renk ya da ‘gökkuşağının tüm renkleri’ 05 Aralık 2015 00:51
- Canlı bomba olmaya övgü: Aleko adlı bir çocuk 21 Kasım 2015 00:51