12 Nisan 2013 12:24

Yumuşak karın bir göstergedir

Yumuşak karın bir göstergedir

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Toplumsal sorunları çözmek amacı taşıyan basiretli bir siyasetçi toplumsal değişim, mesaj ya da tepkileri “toplumsal yumuşak karın” dokusunda izler ve politikalarını ona göre planlar. Kafasındaki projeyi topluma dayatmak amacı taşıyan baskıcı politikacı ise toplumsal kıpırdanmalardan anlamlı işaretler almak yerine, suçlayıcı ve susturucu politikalara yönelir. Bunun en tipik örneğini herhangi bir üniversiteye konuşmaya giden bir siyasetçinin protestocu gençleri yaka-paça dışarı atan güvenlikçileri (!) engelleyerek, protestocu genci dinlemeye ve gücü yetmediğinden, topluluk içinde fikrini savunmaya cesaret edememesi oluşturur. Demokrasinin bir vasıta olduğuna inanan politikacı başka türlü davranmaz.
Üniversitelerimizde gençler ayakta. Tabii, siyasi iradenin kimliğini sergilercesine güvenlik güçleri de ayakta. Siyasiler de, hangi akla hizmetse, klasik slogana yönelerek, ülkenin ileri ufuklara yol aldığı her dönemde birilerinin kaşıdığı gibi akla mantığa sığmayan “düğmeye basma” saçmalığına sarılır. Oysa, politikacı biraz basiretli olsa, üniversitelerin niçin ayakta olduğunu, niçin Diyarbakır’ın kaynadığını ve olayların niçin hemen tüm diğer üniversitelere sıçradığını “akıl insan” topluluğu ile tartışır ve olaya çare bulmaya yönelir.
Niçin üniversiteler kaynıyor? Bunun bir genel, bir de özel nedeni vardır. YÖK ihaneti ile başlatılmış olan yönetici atama sistemi, AKP iktidarı ile de formel ve yer altı siyasetinin zaman içinde üniversiteye hakim olmasını sağlanmıştır. Öyle ki, üniversitelerde “seçim tuluatı” oynandıktan sonra, siyasetçi tepeden üniversiteye hakim olmakta, seçilmiş yandaş da, misyonunu aşağıya doğru üniversiteyi şekillendirme şeklinde büyük bir sadakatle yerine getirmektedir. Bu sistem tüm atama ve yükseltmelerde fevkalade etkili olarak, üniversite dokusunun baştan aşağı değiştirilmesine hizmet etti. Gençlerin haklı olarak isyan ettiği bu sisteme basireti bağlanmış siyasetçi öylesine sarıldı ki, uzun vadede tarikatlar tarafından nasıl teslim alınmış olacağını aklına bile getiremedi.
Üniversite yöneticileri öğretim elemanları ve yardımcıları üzerinde inanılmaz baskı ve şiddet uygulayabilmekte, atanmış bir yönetici, akademisyenlerle meslektaş ilişkisi kurma yerine, baskıcı emredici komutan ilişkisine girmeyi yeğlemektedir. Üniversite neden bir “yumuşak karın”dır. Çünkü, üniversite toplumsal oluşum ve politikaları algılar, yorumlar ve bir şekilde kamuoyu ile paylaşır. Üniversitelerin cemaatleş(tiril)mesi bu hassas dokunun denetim altına alınabilmesi için oluşturulan gizli faşizan dokudur. Bu doku, küçük ve denetlenebilir aşamada siyasetçinin de işine gelir, böylece siyasetçi de ateşi maşa ile tutmuş olur. Ancak, Dicle Üniversitesi olaylarında “birini diğerine kırdırma” politikası ters tepebilir ve siyasetçi ne yapacağını şaşırarak, birilerinin düğmeye bastığı gibi zırvalara sarılır. Oysa, işin bir yanında siyasetin çözdüğünü zannettiği bir meseleye bir kısım gençlerin karşı çıkışı, diğer yanda ise şimdilik siyasetçinin görüşünü kerhen destekleyen aşırı sağcı uçların baskılaması yer almaktadır. Siyasetin işi zor; bugün bir aşırı ucu koruma durumunda olan siyasetçi, bilmiyor ki, baş etmesi güç olacak bu kesim yarın da siyasetçinin karşısına çıkacaktır. “Akil adamlar” eğer akıllı insanlarsa, yanlış yorumlanıp zamanla bayatlamış düşüncelerin kör takipçisi rolünde olarak hangi siyasi eğilimin sağcı hangisinin emperyalistlerin emrinde halkının satıcısı olduğu şeklindeki parlak analizlerini kendilerine saklasınlar da, güçleri ve akılları yetiyorsa, içinde bulunduğumuz durumun bir tahlilini yapıp, hem halkımıza hem de siyasilere bir nebze de olsa yardımda bulunsunlar!

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa