12 Nisan 2013

Gençler neden geçmişi tekrar eder?

Devlet nasıl eğitim sistemini topluma güvensizlik üzerine bina ediyorsa, çoğu toplumsal muhalefet dinamiği de iç eğitim paradigmasını aynı güvensizliğin bir boyutu üzerine inşa ediyor.
Eski korkular ve  öğretilmiş düşmanlıklarla yüzleşen, hesaplaşan bir yaklaşım geliştirmek yerine ihtiyaç duydukça başvurmak üzere bu gerilim mantığını diri tutacak anlayışlar tercih ediliyor.
Toplumsal hareketlerin kurucu ya da öncü kadrolarının yaptıkları yanlışları tekrarlayan onları yeniden üreten bir gençliğin değil ülkenin kurtuluşuna hizmet etmesi gençliğin sağlıklı bir zihinsel gelişim sergilemesine bile katkıda bulunması düşünülemez.
Elbette geçmişin taktir edilmesi gereken alışkanlıklarını yaşatmanın yolları aranmalı ve bu erdemlerin yeni kuşaklarca sürdürülmesinin teşvik edilmesi gerekir. Ancak geçmişin hatalarından ders alınarak hiç olmazsa aynı hataların tekrar edilmemesine özen gösterilmesi de tüm toplumsal hareketler için önemli bir sınavdır.
Son haftalarda üniversitelerde yoğunlaşan kavgalar belki sistemden kaynaklanan hukuki ya da siyasi sorunlardan daha önemli ve üzerinde düşünülmeye değerdir.
Toplumsal çatışmaların tahrip gücü ile devlet-toplum çelişkisinden kaynaklı gerilimlerin tahrip gücü kıyaslandığında ben hep birincisinin daha tehlikeli olduğuna inanırım. Ortaya çıkaracağı derin travmalara rağmen ikinci alandaki çelişkiler bazen toplumsal bilinçlenme açısından öğretici bile olur.
Daha feci olansa toplumsal gerilimleri sistematik olarak besleyen uygulamaların bizzat kamu otoritesi eliyle yürütülmesidir. Meşhur “iti ite kırdırma” anlayışının, neredeyse toplumsal hareketleri kontrol altında tutmaya yönelik temel gençlik politikası haline geldiği bir ülkede gençlerin aynı çukura bir kez daha düşmesi endişe edilmeye değer bir durumdur.
Farklı inançların özgür, eşit, onurlu ve barış içinde yaşayabilmesine yönelik farklı ütopyalar taşıdığımız iddiası içindeysek bu amacımızı test etmenin en pratik yolu hedefe giden yolda sergilediğimiz tutumdur.
Ötekine karşı son derece tahammülsüz, anlayışsız yaklaşımların yol boyunca ortaya çıkaracağı güvensizliğin, en kutsal ideolojilerin, dünya görüşlerinin, inançların bile güven bunalımına maruz kalmasını sağlamaya yeteceğini unutmamalıyız.
Nasıl bir ülke ya da nasıl bir dünya özlemi ile hareket ettiğimizi ortaya koyacak en somut gösterge, bu yolda sergilediğimiz davranışların bizim gibi düşünmeyen, bizimle aynı değerlere inanmayan insanların bize yönelik algılarıdır. Bu algıları zerre kadar önemsemeyen ve kendi burnunun doğrultusunda gidenlerin, ödedikleri bedel yanında hepimize ödettikleri fatura sadece ülkeyi yönetenlere kesilerek işin içinden çıkamayız.
Gençlerin neden bu kadar kolayca geçmişin hatalarını tekrar edebildikleri sorusunu cevaplarken cemaat içi eğitim anlayışımızdan, grup içi davranış ve alışkanlıklarımıza kadar her şeyi yeniden sorgulamalı, yeniden ele almalıyız.

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüzsüzlük seferberliği

Yüzsüzlük seferberliği

“Vergide adalet” sözünü ağzından düşürmeyen Maliye Bakanı Şimşek’in başlattığı seferberlikten yine sermayeye kıyak çıktı. Bütçede sermayeden alınacak 2.2 trilyon TL vergi gelirinden vazgeçen iktidar, trilyonlarca liralık gelir elde eden 100 şirketin, 62.5 milyar liralık vergisini erteledi. Yüksek enflasyon nedeniyle Türkiye’nin en zenginleri listesinde yer alan patronların ödeyeceği vergi kuşa dönecek.

Borsa İstanbul’da işlem gören ve 2024 yılında 3.6 trilyon TL gelir elde eden 100 büyük şirketten 62.5 milyar TL tutarında vergi tahsil edilmedi.

Türkiye’nin en zengin 10 ismine ait sadece 8 şirketin toplam 18 milyar TL’lik vergi borcu ertelendi.

Çevre Bakanı Kurum’un Emlak Konut Genel Müdürlüğü döneminde özelleştirilen Emlak Konut’tan tahsil edilmesi gereken 6.9 milyar TL tutarında vergi alacağı ertelendi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
MEB’in tarikatlardan sonra Ülkü Ocaklarıyla protokol imzalamasının ardından Ülkü Ocaklarının okullarda düzenlediği etkinliklerin propaganda ve eleman kazanmaya dönüştüğü iddiaları gündeme geldi

Evrensel'i Takip Et