14 Nisan 2013 11:42

Fakültem satılıyor, ekonomi köpürüyor

Fakültem satılıyor, ekonomi köpürüyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İktisat eğitimi aldığım fakültem satılıyormuş.
Haberin detaylarına bakınca insanın aklına, memleket ekonomisinin çarklarının dönüş biçimi geliyor.
‘Nasıl yani?​’ diye düşünebilirsiniz!
Durum şöyle:
Marmara Üniversitesi arazilerini satıyor.
Üniversite içinde benim de okuduğum Bahçelievler kampüsü olmak üzere 12 kampüsünü Maltepe’deki Kenan Evren Kışlası’na taşımaya hazırlanıyor.
İlahiyat ve Hukuk Fakültesi dışındaki bütün birimler kışlada toplanacak.
Ne güzel!
İstanbul’un en dağınık üniversitesi tek bir kampüs olarak toplanıyor.
Biraz daha eşeleyince bu olumluluğun ardından “yine rant yine TOKİ işte ekonomi” diyebileceğimiz bir tablo çıkıyor karşımıza.
Marmara Üniversitesi’nin satıştaki alanlarından biri de Nişantaşı kampusü. Nişantaşı ile Fulya arasında 24 dönümlük bir arsa.
İletişim ve Diş Hekimliği Fakültelerinin bulunduğu bu arsa konumu itibariyle İstanbul’un en cazip bölgesinde.
Göztepe ve Rumeli Hisarı’ndaki kampüsler de inanılmaz değerli araziler.
Kim satacak derseniz bu değerleri?
Tabii ki TOKİ!

BİR KORSAN KURUM!

TOKİ’nin kendini ‘sosyal konut üreticisi’ olarak tanımlamasının kocaman bir yalan olduğu gerçeği ile bir kez daha karşı karşıyayız.
TOKİ ağırlıklı olarak, yüksek gelir gruplarına konut ve AVM üreten firmalara İstanbul başta olmak üzere kent rantını paylaştıran bir kurum.
Ayrıca kendisi de bu ranttan besleniyor.
TOKİ’nin sermayesi hepimize ait kamu arsaları.
Rantı oldukça yüksek kamu arsalarına (okul, hastane, üniversite) hazine arsaları karşılığı el koyuyor. İnşaat yapıyor, yaptırıyor. Kentin göbeğindeki çok değerli Ali Sami Yen Stadı ve Likör fabrikası arsalarını, karşılığında  Seyrantepe’de Arena stadı inşa ederek kapması örneğindeki gibi…
Bir korsan kurum!
Doğrudan Başbakan’a bağlı… Bütçesi yok! Sermayesi, kamu arsaları…
Hangi projeden kâr, hangisinden zarar etti bilmiyoruz.
Bilemeyiz de! Çünkü TOKİ’yi Sayıştay bile denetleyemiyor.
Bir çarktır dönüyor!

EKONOMİ DE BÖYLE

Birileri TOKİ’den nasıl nemalanıyorsa ülke ekonomisi de inşaat sektöründen aynı oranda nemalanıyor.
Nemalanıyor nemalanmasına da işler ters gidiyor gibi.
İnşaat sektöründe biriken stoklar, AVM’lerin boş kaldığına ilişkin gözlemler…
Arka arkaya gelen iflas haberleri…
Beşiktaş stadına isim hakkını satın alan Fi Yapı…
Kurtlar Vadisi dizisinin sponsoru Ukra İnşaat…
Timsah Arena Stadyumu inşaatı yüklenici firma GİNTAŞ… Listeyi ‘iflas erteleme’ isteyen diğer firmaları ekleyerek, uzatmak mümkün!
2012 yılında ekonominin yüzde 2,2 gibi düşük büyümesinde inşaat sektöründeki düşüşün de etkisi var…
Zira inşaattaki büyüme oranı yüzde 11,5’den 2012 yılında yüzde 0.6’ya indi. Bu gerileme büyümede büyük ölçüde olumsuz etki yarattı.

YENİ ÇÖZÜMLER DEVREDE AMA…

Bu inişin imdadına kentsel dönüşüm, büyük havaalanı, kanal vb. projeler yetiştirilmeye çalışılıyor.
Geçen hafta ‘mütekabiliyet’ kapsamında Türkiye’den taşınmaz satın alan yabancıların oturma izni süresi uzatıldı. Şu anda mülk alan yabancılara 3 ay olarak uygulanan oturma izni, bundan sonra 1 yıl olacak. Bu yasayla yabancılara mülk satışının yıllık 10 milyar dolara çıkması bekleniyor.
Eyvallah! Ama dikkat!  
İnşaat bir rant alanı.
İnşaat harcamaları, toplam yatırımlardan giderek daha büyük pay alıyor. İmalat sanayine yönelik, üretime yönelik yatırım harcamaları azalıyor.
Sanayinin inşat karşısında ezilmesi hali!
Bir rant ekonomisi üretilen değerleri yutuyor.
Nereye kadar?


İKİ KAN EMİCİ Mİ?

Ekonomi büyüyor mu yoksa köpürüyor mu? Bu sorunun cevabına yönelik tartışmalar giderek yoğunlaşıyor.
Evet, ucuz emek üzerinden yükselen, 150 milyarlık ihracat yapan bir ekonomi var.  
Ama onu da aşan bir imajı var.
Devasa dış borçlarla yükselen görkemli inşaatlarla… Gökdelenlerle, alışveriş merkezleriyle, otoyollarla cilalan bir imaj.
Dünya markalarının gelişiyle de iyice parlayan bir imaj.
***
AKP’nin 10 yıllık iktidarı dönemindeki sermaye birikimi sürecine damgasını vuran sektörün inşaat olduğu malum.
2002 sonrasında iç tüketim kışkırtıldı. İç tüketimde de inşaat üstünden birikim devri açıldı.  Bankalar tüketimi pompalamak için tüketici kredisine yüklendikçe yüklendi. Konut kredisi için kampanyalar patladı.
“İnşaat ya Resulullah” diyenlerin duaları da TOKİ aracılığıyla kabul olunca… TOKİ modeli ile 10 yılda yüz binlerce konut inşa edildi.
Sermayenin yeşili, büyüğü, sanayicisi, finansçısı... Tümü nemalandı bu süreçten.
AKP ekonomisinin üç temel direği: Ucuz emek, dış kaynak ve inşaat sektörü!
Dış kaynağın hedefi faiz, inşaat sektöründeki iştahın sebebi ise rant!
Faiz ve rant!
Toplumda üretilen artık-değeri yutan iki kan emici!
Bu iki kan emicinin beslenebilmesi için emeğin iyice ucuzlaması, dış kaynağın sürekli akması gerekiyor.
Bunun için ödenen bedeli ve gidişatın yönünü tartışmayı başka bir yazıya bırakalım!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa