Karıştırmaca 5: Üni/formadan dini örtüye özgürlükle esareti karıştırma
Fotoğraf: Envato
Din ve AKP özgür bıraksa, sorun önemli oranda aşılacak da ne din ne de diyanet özgür bırakmıyor. Artık her yerde dini kisveleri içinde Diyanet İşleri Başkanını görüyoruz. Çanakkale’de, Diyarbakır’da, Ankara’da. Bazen kalpak, bazen poşuya sıkışmış bir hava yaşanıyor da dini kisve ve örtünmeler şapka ve poşuya karşı bir adım öne çıkmış gözüküyor. İnsanlar ve toplum; bir yandan formadan, kravattan kaçarken ondan çok daha katı bir emri içeren türbana, pardösüye, daha doğrusu tesettüre yakalanıyor. “Yağmurdan çakarken doluya yakalanmak” buna mı denir, en azından bir örneğini oluşturuyor. Ne yazık ki üni/forma, örtü ve kılık kıyafet özgürlüğü tümden birbirine karıştırılmış bulunuyor.
Dini örtü (başörtüsü veya türban) veya nasıl giyineceği 1)çocuklar için başka, 2)telkinle zorla başka, 3)okulda başka, 4)üniversitede başka, 5)yetişkinler için başka, 6)hizmet alanlar için başka, 7)hizmet verenler için başka başka anlamlar içeriyor ancak dine göre hepsi birdir: Yüz ve el hariç örtüneceksin.
İşin okulla ilgili, öğrenci ve öğretmenlerle ilgili kısmına geçersek giyim kuşam veya kılık kıyafet konusunda altı ana tutumdan/düzenlemeden söz edilebilir:
1)Resmi laik üni/forma (tek bir form veya okul tiplerine göre),
2)Dini örtü (tek bir hakim/yaygın dinin, belirli din ve mezheplerin veya tüm din ve mezheplerin),
3)Örfi (geleneksel) kıyafet (tek bir hakim geleneğin, belirli örflerin veya tüm örflerin),
4)İşlik/ iş önlüğü,
5)Sınırlı koşullu kılık kıyafet,
6)Kılık kıyafet serbestliği.
Şimdiye kadar askeri okullar, polis okullarında üniforma; sağlık meslek liselerinde işlik/iş önlüğü; diğer okullarda da sınırlı/tanımlı kılık kıyafetler giyilebiliyordu. Kılık kıyafet serbestliği ise neredeyse hiç olmadı. İşlik/iş önlüğü ise fonksiyonel bir ihtiyaç olup biraz farklı ele alınabilir. Geriye kalan 5 alternatifin hangisin daha çok serbestlik veya özgürlük olduğunun, hangisi veya hangilerinin daha çok baskı ve esaret olduğunun tartışılması gerekiyor.
Kılık kıyafet konusunda her sendika farklı bir tutumda bulunuyor. Bu modellerin anlamlarını ve sendikaların farklı tutumlarını biraz daha açmak gerekiyor.
Örneğin AKP ve Memur-Sen’in önce öğrenciler için, şimdi de öğretmenler için çağrıları bunlardan hangisine denk düşüyor diye sorulursa, ne yazık ki, “İsteyen istediği gibi giyinebilir” demiyorlar; aksine örtülecek yerler ile örtünün şeffaf veya vücut hatlarını belirtecek kadar dar olmaması gibi dini hükümleri dikkate alıyorlar.
Açıklama ve düzenlemeleri dikkatli okuyunca kılık kıyafet serbestini bir miktar savunan sadece KESK Eğitim Sen bulunuyor. Diğerleri forma veya örtüyü savunuyorlar. Özetle
· · Hükümet ve Memur-Sen’in talebi dini örtü (diğer yandan kılık kıyafet serbestliğine karşı),
· · Kamu-Sen’in dini ve örfi örtü (diğer yandan kılık kıyafet serbestliğine karşı),
· · Eğitim-İş’in üni/forma (belli tip giyinmeler),
· · Eğitim Sen’in ilk reaksiyonu kılık kıyafet serbestliği (ancak giyim kuşam ve örtü baskısına karşı)
şeklinde öne çıkıyor.
Hatta KESK Eğitim Sen’de de kafalar oldukça karışık bulunuyor; dini örtü, hele de öğretmenlerin dini örtü giymesi özgürlük mü değil mi(?) sorusu tartışılıyor.
“Monist dini örtü” ile “kılık kıyafet serbestliğinin” birbirine karıştırılmaması gerekir. Ne AKP ve Memur-Sen, ne de MHP ve Kamu-Sen monist baskıcı kıyafete karşı. Aksine poşuya veya askılıya razı gözükmediklerini, hatta makyaja razı görünmediklerini, çıkardıkları yönetmeliği İslam geleneğine uygun tanımlayarak giyim kuşam konusunda Türk-İslam sentezinde anlaştıklarını, açıkça ifade etmiş oluyorlar.
Dini örtü teokratik, totaliter bir anlayışa dayandığından üni/formadan da daha ağır bir baskılama ve ayrımcılıktır. Üni/formayı eleştirirken şimdi daha baskıcı olanla, doğrudan kafayı zorlayanla, emir olanla, “dini örtü” ile karşı karşıya kalınmıştır.
Buradaki karışıklık sadece örtünme ile kıyık kıyafet arasında değildir. Daha zorlu olanı en temel ayrımlardan biri olan demokrasi ile teokrasi karıştırmasıdır. Özgürlük ile baskı ve esaret karıştırılmaktadır.
Sorunun en büyük kaynağı ise din ve AKP’nin insanları özgür bırakmamasıdır.
- Okul yok, yemek yok, elektrik yok, internet yok ama "uzaktan, "kesintisiz" eğitim şahane 17 Ocak 2025 04:02
- MEB’in başarısı muhteşem tıklanma rekoru: İnsanın iyi ki pandemi ve deprem olmuş diyesi geliyor 10 Ocak 2025 04:58
- 22 yıllık, 72 yıllık gerileme: MEB’in, AKP’nin, milli görüşün ‘Milli Maarif’ ve ‘MESEM’ başarısı 03 Ocak 2025 04:26
- Türkiye ve Suriye yüzyılı mütaşerik maarif ve rejim modeli 27 Aralık 2024 04:43
- İsrail ve Suriye örneğinde bilimin ve bilimsel eğitimin anlamı ve önemi üzerine 13 Aralık 2024 04:40
- MEB açık öğretim okulları istatistiklerinde bir gariplik mi var? 29 Kasım 2024 04:15
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42