Emekçi hakları
Fotoğraf: Envato
Emekçiler ayakta, taşeronlaştırmaya karşı çıkıyorlar, her ay onlarca emekçi iş cinayetlerinde can veriyor, asgari ücret artık bir kişiyi bile doyurmaya yetmiyor, ama yine emekçiler, hem de hiç vazgeçmeden, “emekçi hakları” diye bağırıyor, meydanlarda sesini duyurmaya çalışıyor. Bir anayasa yapılmaya çalışılırken ne siyasiler emekçilere bir şey soruyor ne de emekçiler ne istediklerini kamuoyu ile paylaşarak ve seslerini yükselterek ilgililere iletiyor. Ama sadece “emekçi hakları” diye, sanki kendi içlerine doğru bağırıyor, haykırıyor. Geçen hafta sonunda yine bir emekçi hakları toplantısı yapıldı, aynı bağırtı ve şikayet orada da yükseldi.
Bu tür bağırışlardan bir sonuç alınamıyor. Bunun sebebi ise çok açık; emekçinin olduğu durumda karşıda sermayedar vardır. Karar sermayedardadır. Kapitalizmin bu aşamasında sermayedar emekçiye yüzünü dönmek durumunda değildir, olmaz da, çünkü hem sermayedar sıkışık, hem de emekçiler artık eski güçlerinde olmadığı gibi, yanlarında büyük destekçileri sosyalistler de yok artık.
O zaman ne yapmak gerekir. Birincisi emekçi emeğine saygı duyarak, üretimine sahip olmaya çalışmalıdır, artık meydanlarda bunu dile getirircesine bağırmak durumundadır. Emekçiler bu bilince ulaşmamak için dinciler ve faşist milliyetçiler tarafından baskı altında tutulmakta, emekçiler de, sosyalistleri başka mantıkla milliyetçileri ise başka mantıkla kendilerine uygun görerek baskılara tahammül etmekte, hatta kendilerini sömürmeye ya da sömürüye itmeye yeltenenlerle ittifak kurmaktadır.
Peki, emekçiler ne istemelidir? Bu sorunun yanıtı çok açıktır. Emekçiler insan olmak istemelidirler. Şimdi emekçi olanlar, artık insan olma konumunu talep etmelidir. Çünkü insan olmanın tarihsel bir kutsallığı vardır ve insan olma arzusu tarihsel konuma dönüş talebidir. Şöyle ki, emekçi tarihsel olarak insan idi, feodal ya da kölelik döneminde köle haline dönüştürüldü, kapitalizm ise insanı emekçi dokusuna dönüştürdü ve üretimine el koydu. İşte, tarihsel süreç budur. Şimdi emekçiler eğer sömürülmek istemiyorsa emekçi konumundan insan konumuna geçmeyi talep etmelidir. Bir insanın yaşamında da aynı süreç vardır. Emekçi, emekçi olarak doğmaz, insan olarak doğar, sonra emekçi olur.
Emekçilerin insan olma istek ve talepleri aslında sisteme yönelik bir saldırıdır. Zira, kapitalizmin emekçi yaptığı insanların insan olmaları kapitalizmin sosyalizme dönüşümü ile olanaklıdır. Ama mücadelenin ilk adımları hem masum hem de toplumsal tabuları yıkıcı olmalıdır. Böylece iki amaç güdülmüş olur. Birincisi, bu mücadele toplumsal sempati kazanılır ve çok ciddi tepki ile karşılaşmaz. İkincisi, bizzat emekçiler bu mücadelede yabancılaşma kavramı üzerinde yoğunlaşır ve bilinçleşirler. Yabancılaşma kavramı üzerinde yoğunlaşıp bilinçlenme mücadelede sömürülenlere güç katar.
Mücadele uzun erimli bir süreçtir. Tabiatıyla bir gecede olan bir süreç değildir. Bugünün emekçileri insan olmak istediklerini haykırdığında bu mesajı iş çevreleri ve siyasiler çok doğru ve o kadar da korku ile algılarlar. Bu algılama geçiş sürecinde bugünün emekçilerine emekçi olarak bazı haklar sağlayabilir. Böylece mücadelede çok önemli bir strateji geliştirilmiş olur.
- Emek zulmü meselesi irdelenmelidir 21 Aralık 2024 04:36
- Ortadoğu: Bataklığın kan gölüne dönüştürülmesi 14 Aralık 2024 04:31
- Asgari ücret konusu hafife alınmamalıdır! 07 Aralık 2024 04:50
- Çöküş ivmesi durabilir mi, durdurulabilir mi? 30 Kasım 2024 04:51
- Sistemin sis perdesi: Bütçe tartışmaları 23 Kasım 2024 05:00
- Akılcılığa yöneliş 16 Kasım 2024 04:51
- TÜYAP konuşmaları 09 Kasım 2024 04:25
- Cumhuriyet halk rejimidir, fakat… 02 Kasım 2024 05:08
- Kaos 26 Ekim 2024 03:57
- Kevork Ağabey, müjde, oğlun Nobel aldı! 19 Ekim 2024 04:46
- Siyasi yalan 12 Ekim 2024 05:00
- İktidarın anayasa histerisine şiddetle karşı çıkılmalıdır! 05 Ekim 2024 04:33