Anayasayı Akil İnsanlar yazsa
Önce soruyu tersinden soralım. Akil insanlar yeni bir anayasa yazsa, acaba nasıl bir metin çıkarırlar ? “Özgürlükçü, eşitlikçi, çoğulcu bir metinde uzlaşabilirler mi ?” ya da “Üyelerinin tamamını hükümetin belirlediği bir heyetin bu işi yapması kabul görür mü ?” gibi soruları şimdilik bir kenara bırakalım.
Toplumun bir barış ve çözüm sürecine ikna edilmesi ise asıl mesele, “Nasıl bir barış?” ve bunu hukuki güvenceye alacak “Nasıl bir anayasa?” sorularının cevabını bilmek toplumun hakkı olsa gerek.
Yeniden başa dönelim. Akil insanlar halka sunmak üzere üzerinde uzlaştıkları bir anayasa hazırlasalar bu anayasa nasıl bir çerçeveye otururdu ? Bu onların işi değil deyip baştan reddetmeyin. Anayasa hazırlama yetkisi siyasetçiler tarafından kullanıldıktan sonra, sadece vatandaş sıfatıyla bir araya gelmiş altmış üç kişi tarafından da pekala kullanılabilir. Akil insan olmasalar bile bu ülkede yaşayan farklı inanç, kültür ve siyasal aidiyet taşıyan altmış üç kişinin haklar ve yönetim modelinde uzlaşması son derece önemlidir.
Bence cevaplanması gereken asıl soru Başbakanın toplumu dinleme ve mümkünse ikna etme görevi verdiği bir heyete “anayasa hazırlama” yetkisi verip vermeyeceğidir. Akıllarına ve tabi vicdanlarına, irfanlarına, insaflarına güvendiğiniz bir topluluğun bu işi yapma konusunda milletvekillerinden oluşan bir heyetten daha kötü bir iş kotaracağını iddia etmek haksızlık olur.
En azından bugün parlamentoda kurulan komisyonun fiilen tıkandığı ve uzlaşma ihtimalinin imkansızlaştığı bir ortamdan daha ileri bir noktaya işi götüreceklerini söyleyebiliriz.
Bu yazıyı ironi olsun diye değil aksine “Neden olmasın” duyguları içinde kaleme alıyorum. Madem halkı barışa ikna görevini bu heyete devredebilen bir siyaset tablosu ile karşı karşıyayız, onların anayasa konusundaki akıllarına niye güvenmeyelim. Oluşum biçimi ve bazı isimlere yönelik itirazımı bir kenara bırakıp bu mütevazı köşeden Başbakana bir çağrı yapıyorum. Akıllarına güvenip barışa ikna için bize gönderdiğiniz bu heyetin biz daha fazlasını da yapabileceğine inanıyoruz. Dahası anayasa olmadan nasıl bir barışın olabileceğini kestiremediğimiz için bu heyetin anayasa hazırlama işini uzlaşma komisyonunun kaldığı yerden devralmasını istiyorum.
Siyasete göğsünü siper eden ve barışın siyasal hesaplar üstü anlamı olduğuna inanıp yollara düşen değerli heyet üyelerinin de bu görevi reddetmeyeceğine inanıyorum.
Türkiye’nin yeni anayasa hazırlama ihtiyacının tam da Kürt sorununun çözümü ve barış ihtiyacından bağımsız ele alınamayacağını bilen herkesin de bu sorumluluktan kaçmayacağını sanıyorum.
GÜNÜNYAZILARI







EVRENSEL'İNMANŞETİ

Ağır sömürünün ramazan sofrasına yansıması: İftarda da açlık!
İş cinayetlerinin ve kazalarının sıradanlaştığı, ucuz emeğe dayalı çalışma hayatının iftar sofralarına yansıması da ağır. Geçirilen ağır iş kazalarına aldırış edilmeden yapılan onca mesaiye rağmen, ‘bereket ayı’ denilen ramazanda iftar sofrasına bereket uğramıyor!
Evrensel'i Takip Et