CHP hangi yöne gidecek?
Fotoğraf: Envato
Türkiye “barış süreci”ne kilitlenmiş durumda. Siyaset alanı lehte ya da aleyhte bu süreci tartışıyor.
Ve elbette bu süreç; mücadele, barış ve demokrasi isteyenlerle bu doğrultudaki girişimleri provokasyonlarla yolundan döndürmek ya da istismar ederek kendi açmazlarını gerçekleştirmek isteyenler arasında çok yönlü bir mücadele olarak ilerliyor.
Bu süreci açıkça “düşman”, “vatana ihanet” olarak gören ulusalcılar sorunun barışçıl çözümü için fikirlerini söylemek yerine “Akil İnsanlar grupları” etrafında yapılan toplantıları “İstiklal Marşı söylenmiyor”, “Türk Bayrağı sallanmıyor” gibi saçma sapan gerekçelerle karartmaya çalışırken, bir yandan da barışı, Türk-Kürt kardeşliğini savunanları, Kürt siyasi güçlerinin AKP ve ABD’nin politikalarına hizmet ettiği,… gibi paranoyaya varan çarpıtmalarla karalamaya çalışıyorlar. Çünkü bunlar kandan, şehit cenazelerinden, gözyaşından beslenen odaklardır. Ve bunlar, “Savaş devam etsin. Şehit cenazeleri daha çok gelsin” diyemedikleri için barış girişimlerini; “yok ABD planı”, “yok AKP’nin başkanlık manevrası” gibi gerekçelere sığınarak amaçlarına varmak istiyorlar.
Peki, “Cumhuriyetin kurucu partisi, günümüzün de ana muhalefet partisi olan CHP, bu Türkiye’nin en önemli sorununun çözümü sürecinde ne yapıyor?” dersek, ne görüyoruz?
Doğrusu CHP’nin ne yaptığını anlamak çok zor!
Kılıçdaroğlu’ya bakarsanız, “Devlet teröristle görüşmez. Onun için Öcalan’la yapılan görüşmeler(*) doğru değildir! CHP 16 maddelik bir demokratikleşme paketi sundu. Böylece CHP görevini yaptı. Bu demokratikleşme paketi üstünde anlaşır bunları düzenlersek böylece Kürt sorunu da çözülür” diye tipik bir “masa başı projeciliği” yaparken aslında kendisini Türkiye’nin bu en büyük sorununun çözüm sürecinin dışına atıyor. Sürecin biraz içine girip, “CHP tabanının yüzde 65’inin çözüm sürecini desteklediği”ni söyleyen (Kılıçdaroğlu, Gülseren Onanç’ın TV’ye çıkıp çözüm süreciyle ilgili fikirlerini söylemesinin de disiplin suçu olduğunu ekliyor) Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç’ı da Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcılığından istifaya zorladı.
Sanki CHP’nin sorunu konuşmakmış gibi. Oysa CHP’nin asıl sorunu çözüm sürecinin dışında kalmaktır. “Biz gelişmeler konusunda bir şey bilmiyoruz. Onun için de bir şey söylemiyoruz”, “Bu Akil İnsanlar kötü, biz Makul İnsanlar grubu kurduk” gibi Mısır’daki sağır sultanın bile her şeyi duyup bildiği bu önemli konuda “üç maymunu oynamak” Türkiye’nin de dünyanın gidişatına dair siyasetin dışına düşmektir! CHP şimdi bunu yapıyor.
Bu, gerçek bir siyasi parti için çıkar yol değildir. Hele de CHP gibi, içinde birbiriyle uzlaşması giderek daha da zorlaşan fraksiyonların olduğu bir kitle partisi için! “CHP’de hep böyledir; telaşa gerek yok” diyerek rehaveti teşvik edenler CHP’nin dostları değil, onun marjinal bir ulusalcı parti olmasını isteyenlerdir.
Öyle görünmektedir ki CHP içinde, partinin Baykalcılaştırılması süreci adım adım ilerletilmektedir. Ve şimdi bu Baykalcı hizip, Kılıçdaroğlu’yu da kuşatıp yönlendirerek ilerlemektedir. Ancak 4 Mayısta toplanacak CHP Parti Meclisi toplantısında bu gidişata ne denileceği önem kazanmış görünmektedir.
Çünkü CHP, Türkiye’nin bu kritik sürecinde 10 yıl, beş yıl, hatta bir yıl öncesinin CHP’si gibi, hem sürecin dışında kalıp hem de birlik-bütünlüğünü sürdüremez. Hele de önümüzdeki yılda üç seçimin yapılacağı bir Türkiye’de CHP ne “bilmedim, görmedim, duymadım” diyerek ne de ulusalcı hezeyanlar dalgasını yükselterek kendisini barış, özgürlük ve demokrasi düşmanlarının safına atarak düzlüğe çıkamaz!
(*) Bu arada belirtelim ki, Amerikan Time dergisinin geleneksel “Dünya’da 2013’ün en etkili 100 ismi” sıralamasında Öcalan’a “terörist başı” diyen Erdoğan, Kılıçdaroğlu, Bahçeli yok. Ama Kürt halk önderi Abdullah Öcalan dünyadaki 100 etkili liderden birisi olarak bu sıralamada yerini aldı. Böylece aynı zamanda Türkiye dünyadaki “100 en etkili lider”den birisini 14 yıldır cezaevinde tutan bir ülke olarak da başka bir sırlamada da en üstlerdeki yerini aldığını gösteriyor.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00