23 Nisan 2013 04:58

Gericilik nerede?

Gericilik nerede?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye’nin en önemli gündemi Kürt barışı olarak görünüyor. Bu, Kürt inkarcılığı yapanlar dahil, herkes açısından böyle.

Başka önemli sorunumuz olmamasından değil kuşkusuz. Ancak bugünkü baskınlığıyla Kürt sorunu ve “çözüm” ya da “barış” süreci tümünü kuşatmış durumda. Aslında son 30 yıldır böyle ve tam da bu nedenle, yarım bir çözüm olacak olsa bile, bir an önce çözümlenmesi toplumu rahatlatacak. En başta sınıf mücadelesinin önü açılacak, Türk müsün-Kürt müsün sorusu her sorunun önüne dikilmeyecek.

Ama hilkat garibesi olan şu ki; çözümden yana görünenler, AKP ve onun aldığı inisiyatifi alkışladığını söyleyen Amerikalılar.. Bir de Kürtler ve sosyalistler. Gerçek sosyalistler tabii. Yoksa “ben sosyalistim” diyenlerin önemli bir kısmı da bin dereden su getirerek sürece karşılar. MHP’nin tutumu da şaşırtıcı değil. CHP, en azından Kılıçdaroğlu, lafa bakılırsa, barışa karşı olmadığını söylüyor. Ama aynası işi kişinin. Kime sorarsanız sorun; “CHP bu sürece karşı” diyecektir.

Her şeyden önce nasıl bir “çözüm”le karşı karşıyayız? Silah bırakılacak olmasına sol radikalizm karşı. “Silahlı mücadele temeldir” anlayışıyla olmalı, silah bırakmayı ihanet sayıyor. Sol reformistler, iki gerici arasında görüşmeler yürütüldüğü iddiasındalar. Tezin asıl sahibi olan Veli Küçükçü “solcular”, yani solculukla uzaktan bile ilgileri kalmamış Aydınlıkçılar, “AKP-PKK ittifakı” ve “Amerikan işbirlikçiliği”nden söz açıyor, “İslam bayrağı altında” “Büyük Türkiye”nin amaçlandığını anlatıyorlar! Sanki kendileri bilumum general eskisiyle birlikte “Büyük Türkiye” peşinde en koyusundan gericilik ve Amerikancılık mevziini tutmamışlar gibi!.. Sanki üzerinde titredikleri NATO generalleri değilmiş gibi. Ve sanki binlerce faili meçhulle katliamların sorumlusu başkalarıymış gibi.

Tabii ki sürece niteliğini veren uzlaşmayla çözüm. Kürt’te “sosyalizmle çözülür” görüşüyle bekleyecek takat kalmadığı ortada. On binlercesi ölmüş Kürde yeni ölümler için “bekle” demenin hiçbir mantığı yok. Sosyalistler bugün pratik bir alternatif oluşturmuyorlar. İki taraftan birinin diğerini yenememiş olduğu koşullarda uzlaşarak çözümden başkası olanaklı değil. Bu da, pazarlık ve taviz alış verişi demek. Görülmeli ki, sosyalizmle kalıcı çözüme kadar, bu bir geçici ve yarım çözüm olacak; ama bu nedenle karşı çıkmak kişiyi sosyalist değil gerici yapar! Ezilen bir ulus kaderini istediği gibi belirleme hakkına sahiptir, buna saygısızlığa sosyalistlik adı takılamaz.

Kim kimle uzlaşıyor, uzlaşacak? Açık ki bir yanda, arkasında Amerikalı efendiyle AKP’nin sözcülüğünü üstlendiği egemen Türk büyük burjuvazisi. Bir yanda da, PKK’nin sözcülüğünde Kürt halkı. “Yapma, etme” demeyi bir yana bırakıp, başka “çözüm” önerisi olanların söylemeleri beklenir. Var mıdır bugün pratik olarak geçerli başka çözüm olanağı? Yoktur!

Peki bu nedenle “işbirlikçilik”, “gericilik”, “ihanet” suçlamalarına ne demeli? Bir kısım Amerikancı gericiden gelen bu suçlamalar, bu kategoriden olmayanların ancak çocukluğunu gösterir. Kesindir, Amerikan emperyalizmi ve tekelci Türkiye gericiliğinin bir hesabı ve “oyun planı” vardır ve bunun başlıca nedeni 30 yıldır Kürtleri yenememiş olmalarıdır. Ancak yarın bir gün bu oyunun tutma ihtimali olsa bile, bugün AKP-PKK ittifakı ve Amerika’yla işbirliğinin olmuş bitmiş bir gerçek olduğunu ancak Amerikancı gericiler ileri sürebilirler! Demokrasi mücadelesini yükseltmeye katılmak yerine, kaderini tayin hakkına saygısız bu Kürt karşıtı “ittifak” suçlamacılığı, ancak Kürtleri Amerika’yla AKP ve Türk burjuvazisine doğru itmeye yarar.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa