22 Nisan 2013

...Ve Noyan Özkan da gitti

20 yılı aştı, İzmir’e tam takım göç edeli. Alsancak’ta kiraladığımız eve yerleştikten sonra bir gün Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde dolaşırken bir derginin tabelasıyla karşılaştım. İşte Savaş Emek’le tanışmamız o gün oldu.
Birkaç ay sonra da, 1993 martının son günlerinde, Savaş Emek’in öncülüğünde İzmir’li bir grup insan, Akkuyu’da yapılmaya başlanan nükleer santrali protesto etmek için minibüsle yola çıktık, bir akşamüzeri, İzmir’den. Benimle birlikte Nesrin Habora, Yağmur Habora vardı, bir de dünyanın bence en gelişmiş yaratığı Gaston (Hamsder) vardı.
Sabahın ilk saatlerinde Silifke’ye vardık. Sonra Taşucu’ndan teknelerle yola çıkarak Akkuyu’ya, santralin yapılacağı yere gittik. Kimler yoktu ki, örneğin Prof. Dr. Leziz Onaran, Prof. Dr. Tolga Yarman, Ünal Erdoğan ve başkaları…
İşte o günden sonra birçok arkadaşım, dostum oldu çevrecilerden, yeşillerden, kısacası doğayı sevenlerden, onu savunanlardan. Metin Erten, Tuncay Karaçorlu, Ayşen Erdoğan, Erhan İçöz, Ayşe Tosuner, Senih Özay, Ertuğrul Barka ve Evrensel’in Özer Akdemir’i…
Tabii Noyan Özkan’ın yeri unutulmaz…
“Noyan Özkan vefat etti” başlıklı haberi (Evrensel, 7.4.2013) görünce birçok şey gözlerimin önünden hızla geçti. Şöyleydi haber: “İzmir Barosu Eski Başkanlarından Noyan Özkan geçirdiği kalp krizi sonucunda yaşamını yitirdi. Özkan’ın cenazesi pazartesi günü kaldırılacak. Avukatlık hayatı boyunca insan hakları ve demokrasi mücadelesinin önde gelen isimlerindendi. Bergama köylülerinin siyanürlü altın aramasına karşı verdikleri mücadelelere de bir avukat olarak katılan Özkan, Konak Meydanı’na Galleria yapılması, Kordon’un doldurulmasına, termik ve nükleer santrallere karşı mücadelenin içinde yer almıştı.”
“Halk savaşçısı kalbine yenildi”(Milliyet Ege, 7.4.2013), “Noyan Özkan yaşamını yitirdi” (Cumhuriyet, 7.4.2013), “Çevre Savaşçısı’nın İzmir’i sarsan ölümü” (Milliyet, 10.4.2013) başlıklarıyla çıktı gazeteler.
Arkadaşları, dostları yazılarıyla andılar onu: Erdal İzgi’nin “Yurttaş’ın ardından…” (Milliyet Ege, 12.4.2013), Hamdi Türkmen’in “O bir savaşçıydı” (M.Ege, 9.4.2013), Fevzi Hepşenkal’ın “Noyan Özkan’a veda” (M.Ege, 9.4.2013), Melih Aşık’ın “Noyan”(Milliyet, 9.4.2013), Ozan Yayman’ın “Uğraşmaktan hiç yılmadı” (Cumhuriyet, 10.4.2013)…
Metin Erten, “Noyan Özkan’ın ardından” başlıklı yazısında (Yenigün, 14.4.2013) şöyle diyordu: “Türkiye ‘iyi ve üretken’ bir insanını daha yitirdi.(..) Tanışmamız ve uğurlamamız arasında yıllar geçti. O yıllar ona hep saygı duymam gerektiğini gösterdi bana… Neyi sorsan bilirdi, ‘yoruldum’ demezdi, ‘of’ demezdi. Umudunu yitirdiğini hiç görmedim… Yeter ki minik bir ışık olsun yolun sonunda. Giderdi… Bize lise yıllarında ağabeylerimizin öğrettikleri gibiydi. ‘Siz, kendiniz için bir şey istemeyeceksiniz. Bu insanların, toplumun hamalı olacaksınız, hep onlar için çalışacaksınız.’ O da öyle biriydi… ‘Fikri takip’ derler ya, öyleydi. İlgilendiği bir konuyu asla bırakmazdı. Gelişmeleri izler, dosyalardı… Bilgisayarınıza ara sıra bir yazı gelirdi ondan. Her düzeyden yöneticilere seslenir, yüreklerindeki ‘doğruluk’ ışığını harekete geçirmeye çalışırdı.”
Evet, Metin Erten’in anlattığı gibiydi Noyan Özkan. Onunla tanışmış olmaktan onur duyuyorum.
Toprağı ışıkla dolsun…  

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et