23 Nisan 2013 11:33

23 Nisan kimin bayramı? Çocukların mı, yetişkinlerin mi?

23 Nisan kimin bayramı? Çocukların mı, yetişkinlerin mi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

23 Nisan 1920, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kurulduğu tarih, çocuklara armağan edildi ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ilan edildi: “Tarihi siz yapacaksınız ve yazacaksınız, çocuklar! Siz karar vereceksiniz bu ülkede olup bitenlere… Meclis de, sizleri ve gelecek nesilleri düşünerek yapacak kanunlarını.  Bu ülke sizin, çocuklar.” Aşağı yukarı bu anlamlara geliyordu ülkenin meclisinin çocuklara bayram olarak hediye edilmesi.
Bu özel günde, çocukları bir günlüğüne çeşitli makamlara oturtuyorlar ve dileklerini soruyorlar. Onlar da geçici makamın verdiği fırsatı kullanarak orada bulunan politikacıların, bürokratların ve gazetecilerin tebessümlerle karşıladığı isteklerini sıralıyorlar. Aslında, dikkat edilirse, çok önemli sorunlara da parmak basıyorlar isteklerini sıralarken. Ama, “Çocuktur canım, hoş görsen…”, “Bak ne de güzel söyledi, aman da, aman…” bakışlarıyla ve kahkahalarla pek de ciddiye alınmıyorlar. Bu çocuklar, 24 Nisan sabahı acı gerçekle uyandıklarında bayram da geride kalıyor, geçici makam da: “Sus çocuğum, büyüklerin yanında konuşmak sana düşmez”, “Su küçüğün, söz büyüğün” şeklindeki özlü sözlerimiz de gerçeğin acılığını günlük yaşamda sık sık hissettiriyor.
Yaşamın her anında, her köşesinde başlarına bir şeyler geliyor çocukların: Çatışmalarda ölüyorlar, çiçek toplamaya ya da oynamaya çıktıklarında mayına basıyorlar, roket düşüyor başlarına, dayak yiyorlar, işkenceye uğruyorlar, taciz ediliyorlar, gelin gidiyorlar oyun oynayacak yaştayken, kurulduğu tarih kendilerine bayram olarak armağan edilen meclisin yaptığı kanunlarla köle gibi çalıştırılıyorlar... Güvenli hiçbir yer yok çocuklar için… Okul güvenli derseniz, orada da başlarına gelmedik kalmıyor: merdiven boşluğuna düşüp ölüyorlar, sınıfın pencere parmaklığına boyunları sıkışıyor ve ölüyorlar, okul bahçesinde açılan fosseptik çukuruna düşüp ölüyorlar, sınıf penceresinden düşüyorlar, okuldaki asansör boşluğuna düşüyorlar, okuldaki yangın tatbikatında ölüyorlar, okulun spor sahasındaki kale direği altında kalıyorlar, başlarına basket potası düşüyor, okulun yıkılan duvarı altında kalıyorlar, okul kapısı altında eziliyorlar.Altında ezilecek kadar büyük bir duvar ve ağır bir kapının okul için nasıl bir anlamı varsa!
Okul bile bu kadar güvenli değilse okul binası dışında kim koruyacak onları, onların haklarını? Anne babaları mı? Polis mi? Çevredeki diğer yetişkinler mi? Hukuk sistemi mi?
İşte, bu bayramın anlamı bu baylar bayanlar… Demokrasinin, özgürlüğün, adaletin, eşitliğin garantisi meclis ile yaşamlarını güvence altına alacaksınız çocukların. Bir günlüğüne o koltuğa oturtmakla mutlu olmuyor çocuklar. Anlamını kaybetmiş bir bayramda çocukları bayıltana kadar tören figüranı ya da eğlence nesneleri olarak kullanmakla, fikri hür, irfanı hür nesiller yetişmiyor…

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa