05 Mayıs 2011 14:09

6 Mayıs’ı özümseyerek yola devam!

6 Mayıs’ı özümseyerek yola devam!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Deniz, Hüseyin ve Yusuf’un 12 Mart cuntacıları ve arkasındaki gerici-faşist güçler tarafından idam edilmelerinin üstünden 39 yıl geçti. 1 yıl sonra, bu hunharca cinayetin üstüden 40 yıl geçmiş olacak!

O günleri yaşayanlar için bu cinayet, bütün vahşetiyle zihinlerinde unutulması imkânsız “kara nokta”, yüreklerinde dinmez bir sızıdır. Ve o üç devrimcinin “en sekmez lüverin namlusundan fırlayarak...(Can Yücel)”  geçen yaşamları ve ölüm karşısında bile baş eğmezlikleri o günkü kadar genç, o günkü kadar sert biçimde bilinçlerini bileyen, o günkü kadar taze bir anıdır.

O günden sonra doğanlar, biyolojik yaşları itibariyle onlardan çok daha genç olanların, “adı Deniz konulanlar”ın kuşağından olanların da geçmişlerindeki en unutulmaz günlerin en başında gelir 6 Mayıs günü!

Onun içindir ki geçmiş 38  6 Mayıs’ta olduğu gibi bugün de ülkenin her yanında her kuşaktan ve her yaştan devrimciler onları anmak, onlardan halka bağlılık, devrimci kararlılık, devrim için yaşamını feda etmekten çekinmeyen bir fedakârlık, sınırsız bir başkaldırı ruhu gibi devrimci değerleri onlardan öğrenmek için bir araya geliyor.

6 Mayıslar ve 6 Mayıs’ın içinde bulunduğu hafta ülkemizde, uzunca bir zamandan beri, sadece Deniz, Yusuf, Hüseyin’i katledenlere nefret ve onların anılarına saygı günü değil, aynı zamanda devrimci mücadelede yaşamını yitirmiş tüm genç devrimcilerin anıldığı, mücadelenin, sorunların tartışıldığı, sonuçlar çıkarıldığı; bir “gençlik günü”, bir “gençlik haftası” olarak biçimleniyor. Elbette iyi de oluyor!

Çünkü onlar da böyle olmasını isterlerdi.

Çünkü onların bugün anılıyor olması yaşarken yaptıklarıyla, yaşarken başardıklarıyla ilgilidir.

Ve dahası Türkiye’de devrimci mücadelenin tarihi ve onun gençlik boyutu, elbette ki 60’lı ve 70’li yıllardaki gençlik mücadelesi içinde yetişmiş olanlardan ibaret değildir. Sonraki yıllardaki mücadele içinde de siyasi görüşleri birbirinden farklı olsa da ortak tutumları gerici, faşist düzene, emperyalizme karşı olmak olan pek çok devrimci genç darağaçlarında, işkence tezgahlarında, hain pusularda katledilmiş; onlar, genç yaşamlarını feda ederek etraflarını saran karanlığa karşı bir meşale yakmışlardır.

Bu yüzden 6 Mayıs’ın Taylan Özgür’den Mahir Çayan’a, Deniz Gezmiş’ten İbrahim Kaypakkaya’ya, Erdal Eren’den M. Akif Dalcı’ya devrimci mücadelenin zaferi uğruna yaşamını feda etmiş tüm genç devrimcilerin bir günü, bir haftası gibi değerlendirilmesi elbette son derece önemlidir. Hele her siyasi çevreden gençlerin bugünü önemsiyor ve benimsiyor olmaları ayrıca değerlidir.

Belki burada unutmamamız gereken önemli bir şey de, ne Denizlerin ne de bu haftada andığımız her kuşaktan genç devrimcilerin hiç birisi “göklerden gelmiş”, gizli güçleri olan insanlar değildi. Onlar da her biriniz gibi yiyen içen, seven, sevilen, mutlu ve hüzünlü günleri, sevinçleri üzüntüleri, sınırsız cesaretleri ve korkuları olan kastan ve kemikten oluşan kişilerdi. Bu yüzden asla “kahramanlar çağının kahramanları” gibi insanların ulaşamayacağı bir yerde değillerdir. Tersine bugünün gençliği de kendi Denizlerini, kendi Hüseyinlerini, kendi Yusuflarını, kendi Mahirlerini yetiştirmektedir. Aradaki zaman ve tarihsel koşullar gibi farklar esasa ilişkin değildir. Dünya ve Türkiye’nin koşulları dönemin mücadelesinin gerektirdiği gençliği, ona önderlik edecek yeni önderleri yetiştirecektir; yetiştirmektedir de. İşçi emekçi gençlik yığınları içinde giderek artan uyanış ve son aylarda ülke gündeminin ön sırasına yükselen liseli gençliğin başkaldırısı aslında gençlik mücadelesi ve onun yeni tipte önderlerinin yetişeceğinin habercisidir. Burada önemli olan 6 Mayıs’ın temsil ettiği devrimci değerleri doğru anlayıp özümsemektir.

Ve geçmişten öğrendiğimiz ölçüde gençlik mücadelesi ve bu mücadelenin genç önderleri elbette çok daha ileri bir çizgiden yürüyeceklerdir. Bundan hiçbir kuşku duymamalıyız. Sadece işçi sınıfı mücadelesi ve davasının gerektirdiği fedakarlığı, cesaret ve kararlılığı göstermek; tarihimizden de öğrenerek, üstümüze düşeni bilince çıkarmak yetecektir.

Ötesini halledecek olan hayatın kendisidir.

Denizleri ve devrim mücadelesinde yaşamını yitirmiş tüm devrimcileri saygıyla anıyoruz.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa