08 Mayıs 2013 11:06

Haklılar ve güçlüler

Haklılar ve güçlüler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yaşamın hangi alanında olursa olsun, belirli bir hakkı elde edebilmek için haklı olmak tek başına yeterli değil. İşçi sınıfının mücadele tarihi, bu ifadeyi doğrulayan yüzlerce hatta binlerce deneyime tanıklık etmiştir. Bu nedenle emekçilerin daha iyi koşullarda çalışıp yaşayabilmesi için haklı olması kadar, haklarını elde edebilmeleri için aynı zamanda güçlü olmaları gerekir.
Sendikal alanda yaşanan genel durgunluğa rağmen, örgütlü oldukları alanlar itibariyle üye sayılarının çok üzerinde etkileri olması kaçınılmaz olan sendikaların son bir hafta içinde peş peşe aldıkları grev kararları, patronları, hükümeti ve elbette sermaye medyasını şimdiden telaşlandırdı.  
Kendisini her fırsatta “dünya yıldızı” olarak göstermeye çalışan THY yönetimi, haksız yere işten çıkardığı 305 Hava-İş üyesini, Yargıtayın işe iade edilmelerine ilişkin kararı onaylamasına rağmen işe başlatmamakta ısrar ediyor. Hava-İş ile THY yönetimi arasındaki toplusözleşme görüşmelerini daha baştan tıkayan bu tutum nedeniyle sendika, 15 Mayısta grev kararı aldı. Bu kararın ardından Hava-İş’e yönelik tehditler ve sendika üyelerine yönelik psikolojik baskılar belirgin bir şekilde arttı.  
THY’de yaşanacak olası bir grev, basketbol ve futbolda yapılan sponsorluk anlaşmaları ile milyonlarca dolar parayı bir kalemde harcayan, ancak iş kendi çalışanlarına gelince birden cimrileşen THY’nin “imajını” ciddi anlamda bozabilir. THY’de grev sürecine girilmesiyle birlikte önce Maliye Bakanı, ardından son olarak Ulaştırma Bakanının bütün tehditlerine rağmen, Hava-İş üyesi emekçilerin haklı mücadelesinde yalnız olmadıklarının somut bir şekilde gösterilmesi gerekiyor.
Türkiye’de yıllardır ihracat alanında öncü olarak görülen metal sektöründe de grev sürecine girildi. Metal iş kolunda 2008 krizinden bu yana ücretler hızla eridi ve çalışma koşulları ağırlaştı. Ücretsiz izinlerin, esnek çalıştırma ve performans dayatmalarının yaşandığı metal fabrikalarında yaygınlaşan kötü çalışma koşulları ve düşük ücret dayatmasına karşı bugünün koşullarında düşük sayılabilecek oranlardaki artışlar bile metal işverenlerinin örgütü olan Metal Eşya Sanayicileri Sendikası (MESS) tarafından kabul görmüyor.
Metal iş kolunda örgütlü olan ve Türkiye’nin önde gelen sanayi kuruluşlarında çalışan 115 bin işçi adına toplusözleşme görüşmelerini yürüten Türk İş’e bağlı Türk Metal Sendikası grev kararı aldı ve kararı açıkladığı pazartesi gününden itibaren her gün sözleşme bitene kadar iş yerlerinde vardiya giriş çıkışlarında oturma eylemi yapma, yemek yememe, sakal bırakma vb. gibi eylemler yapacaklarını açıkladılar.
DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş, önümüzdeki günlerde 15 bin işçi adına grev kararı alacak. Birleşik Metal-İş Başkanı Adnan Serdaroğlu’nun, uyuşmazlık sürecinde iş kolundaki diğer sendikalara ortak hareket etme yönündeki çağrısı somut karşılık bulursa, metal patronlarını bu kez ciddi anlamda köşe sıkıştırmak mümkün olabilir.   
Kuşkusuz alınan grev kararları konusunda sadece içinde bulunulan dönemin ekonomik ve siyasal koşullarına ve bu koşullara göre şekillenen güç dengelerine bakılarak kesin bir şey söylemek, alınan grev kararlarının sonuçları ile ilgili olarak peşinen olumlu ya da olumsuz hükümlere varmak yanıltıcı olur.
Sendikalar kısa vadede önlerine nasıl hedefler ve eylem kararları koyarlarsa koysunlar, dönemin ihtiyaçlarına ve işçilerin sendikalarından beklentilerine uygun bir örgütlenme ve mücadele tarzının benimsenmesi ihtiyacının içinde bulunduğumuz koşullarda kendisini dayattığı çok açık. Alınan grev kararları uygulanabilirse, işçiler ve sendikalar gerçek anlamda nasıl büyük bir güç olduklarını, bu gücü doğru zamanda ve doğru şekilde kullandıkları zaman önlerinde hiçbir engelin duramayacağını göreceklerdir.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa