10 Mayıs 2013
DİĞER YAZILARI
Yüzümüzün karası 16 Ağustos 2014
İnsan sevmek 12 Temmuz 2014
Kavel\'de miyiz hâlâ? 28 Haziran 2014
Camın sırrı 21 Haziran 2014
Yasak bölge 14 Haziran 2014
Organik O.C 31 Mayıs 2014
Bir nefes... 24 Mayıs 2014
Soma\'nın iyi insanı 15 Mayıs 2014
YAZI ARŞİVİ

Hep okyanus ötesine verilen selamlar gündem olurdu; bu kez “okyanus ötesi” fena selam verdi. Köşenin bu bölümünü Fettullah Gülen’e ayıralım... Güzel açıklama, güzel metin... İlk defa Fettullah’ın açıklamasına katılmamak elde değil.
Ben bilmiyorum kim olduğunu; ama kimse o “firavun”, kimse o “Nemrut”; öncekiler gibi tarihin çöplüğüne gidecektir muhakkak!
Kısa kısa alıntılayalım...
“Sıradan bir insan gelir, şöyle böyle konjonktürel olarak bir yerde bazı imkânları elde edebilir, dümene oturabilir. (...) Elde edilen imkânlardan kaynaklanan küstahlaşma, yalnızca kâfirlerle sınırlı değildir. Hatta mümin bile olsa, ahlâken firavun olur. Sıfatları itibarıyla firavun olur. Bazen nimetlerin sağanak sağanak baştan yağması; o da insanı böyle nemrutlaştırır. İnsan gaflete dalar. (...) Dediğim dedik’lik, şirazeden çıkarır... Ahmak bir güruhun, hiç olmadık şeyleri bile alkışlaması şirazeden çıkarır. Takdir edilecek şeylerin yanında tenkit edilecek şeyleri bile alkışlayan insanlar, onu küstahlaştırır. Bunlar küstahlaşma yollarıdır, hafizanallah!”
Her Firavun’un bir Musa’sı olmalı... Ama çok açık ki; bu denklemden bir Musa, bir “demokrasi kahramanı” çıkmaz! Öninde sonunda anlaşır bu zat-ı muhteremler...
Firavun, Musa bir yana; iyi kötü bir yere benzetir herkes... Ama şuranın altını çizmeden geçmeyelim; şu “ahmak bir güruh” lafı... Hani Fettullah Gülen’in “olmadık şeyleri alkışlıyor” dedikleri yani... Fena halde yazılı, görsel bir şeylere benziyor... Teşbihte hata olmaz yani...
***
Fettullah Gülen demişken; önce KCK lideri Murat Karayılan’ın açıkladığı, Birgün’den Ertuğrul Mavioğlu’nun “varlığını” Karayılan’ın ağzından aktardığı, Nuçe TV’den Baki Gül’ün “ellerinde olduğunu kabul ettiği” belgeler de tartışılıyor bu ara...
Özetleyelim; Baki Gül; bu belgelerin MİT Raporu olmadığını, “paralel bir devlet örgütlenmesi”ne dair olduğunu da ekliyor. Bir başka Kürt gazeteci Cavit Mervan, “paralel bir istihbarat servisi”nden söz ediyor. Kamuoyu ile ayrıntılı olarak paylaştıklarında yakın döneme dair pek çok meselenin açığa çıkacağı da anlaşılıyor. Baki Gül’ün sözleri çarpıcı: “Kimlerin ne görev yapması gerektiğini, kimlerin tutuklanması gerektiğini işaret ediyorlar. Polisler ve savcıları yönlendiriyorlar. Kararlar aldırıyorlar. Evet aynen Ergenekoncular gibi bir yöntem izliyorlar. Cinayete varan planlamalar var. Gerçekleştirilen fiiller söz konusu”... İddiaya göre, belgelerde Dolmabahçe görüşmelerinin içyüzü dahi var.
Bu belgelerin açığa çıkması önemli; Baki Gül’ün “Ergenekon” göndermesi de... Operasyon ihtimalleri ile birleşince önümüzdeki dönemin ilginç gelişmelere gebe olduğunu söylemek mümkün.  Sonuçta “nimetlerin sağanak sağanak yağması” herkesi eşit biçimde yararanacağı anlamına gelmiyor. Anlaşılan şimdi AKP koalisyonu için “nimetler”in ve “iktidar”ı yeniden paylaşma devri... Keşke Kürt gazeteciler ellerindekileri açıklasa; öbürleri de eteklerindeki taşları dökseler de; bilgilenebilsek...
***
Bu hesaplardan bize düşen şimdilik; GDO’lu pirinç ve ayran...
Başbakan; Tarım Bakanı ve İTÜ eliyle “bilim”in üzerine çöken kabus nasıl açıklanır ki? “GDO var” diyen rapor, nasıl bir anda itibarsızlaşabilir? Ne uğruna?
Başbakan’ın Tarım Bakanı’na “İşadamlarını mağdur ettiniz” diye fırça attığı bir ülkedir burası... “Arabaya binmek ile nükleer enerji” arasında bağ kuranların yönettiği ülkedir. Çünkü bu sistemin bir adı var...
Çünkü “kapital”izm; işte o “işadamı”nın sistemidir. Hangi olay, hangi gelişme, hangi yeni durum olursa olsun, bu sistem “kapital”in yanından bakar hayata... Şaşıracak ne var?
Bangladeş’de de binden fazla tekstil işçisinin ölümüne değil; “teslim edilecek fason işlerin yetişememesine” üzülen olmuştur mutlaka...
Ve mutlaka “ahmak bir güruh” vardır oralarda da alkış tutan...

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et