Üç ay sonra ikinci bomba. Bu daha büyük. Ve kent merkezinde.
İlki, sınır kapısındaydı. Cilvegözü’nde. Yine bomba yüklü bir araç infilak etmişti. Şimdi moda bu. Son bombayla 46 ölü var, yüz civarında yaralı. Çoğu ağır.
Neden Reyhanlı? Hem de iki kez üst üste.. Neden?
Reyhanlı’nın olağan nüfusu bugünlerde üç misli. Suriye’den gelenler, Reyhanlı’nın üstüne iki Reyhanlı daha koydular. Her şey birbirine girdi. Kiralar fırladı, tavan yaptı. Sadece kira değil.. Ekonomi diye bir şey kalmadı kentte. Ne un yeter oldu ne başka şey.
Sınırın iki tarafı akrabadır. Aynı aşiretlerdendirler. Taa Halep’e kadar böyledir. Halep’te akrabası olan çoktur Reyhanlı’da. Zaten gelir giderlerdi birbirlerine ve hiç sorun çıkmazdı. Şimdi sorundan bolu yok.
Suriye plakalı arabalar daha çok ve gelenler akrabalar da değil. Bir kısmı savaştan kaçanlar... İki taraf arasında sıkışanlar. Ne Esadçı... ne Esad karşıtı olanlar... “Rejim yanlısı” ya da “muhalif” olmak zorunda olmadıklarını düşünüp öyle davrananlar... İki taraftan da zarar görenler... Yani? Yani, halk. Bir bölümüyse militanlar. “Muhalif” denen... En başta Türkiye, yanında Katar Emiriyle Suudi Kralı, arkalarında da  - yanında Fransa gibi Batı’nın diğer büyükleriyle - Amerikalı büyük efendi tarafından beslenen düzmece muhalifler. Muhalif olmasına muhalifler... İpleri ama, başkalarının elinde. Dışarıda. Dışa bağlılar, en başta Türkiye’den örgütlendirilip silahlandırılıyorlar. Maaşları da dışarıdan.
Türkiye... AKP hükümeti elindeki Türkiye. En ileriden... “İleriden” dediysek... Uluslararası gericiliğin en saldırgan tutumunu almış, sürdürüyor. Amerika’ya çağrı çıkarıyor, “gel daha ileriden müdahale et” diyor. Yeterli görmüyor müdahalenin düzeyini, çoğunu istiyor. Örneğin “uçuşa yasak bölge”... Örneğin “tampon bölge”. ABD’den daha “sert” görünüyor. ABD bile Dışişleri Bakanı Kerry ile Rusya’yla “geçici çözüm”, “Esadlı geçiş dönemi” üzerinde görüşüp anlaşır ve bir ortak bildiri ile bunu duyururken... Aynı içerikli Cenevre sürecinin devamını kararlaştırırken... Erdoğan’ın ağzından örneğin, Türkiye, Esad karşıtı ajitasyona devam ediyor. “Esad devrilinceye kadar”... “Muhalifler sonunda Esad’ı yakalayacaklar”!
Peki, bombalar?
Anında, daha nefes almadan ilan edildi ki, “Muhaberat” patlatmıştır. Muhaberat, Suriye’nin MİT’idir, gizli servisidir. Yeterince gaddardır. Ama ne Esad ne de Muhebarat aptaldır! Yedi iklim dört köşeden tüm besleme teröristler “Allah aşkına” üstüne çullanmışken.. Batı’nın tüm büyük devletleri... Türkiye’si... Tüm Arap Birliği karşısındayken... Hem de eylemli olarak karşısındayken. İsrail ikidir bombalıyor ve hiçbir “Müslüman”... ne içeriden Nusracılar... Müslüman Kardeşler... Ne dışarıdan Suudlar, Katar ve Türkiye... Kimse ses çıkarmazken... Müslümanlık başka mezhepten de olsa yine bir Müslümana saldırmak sayılmışken... Türkiye’ye karşı bir cephe açacak kadar aptal değildir Esad ve Muhaberatı.
Ama Türkiye ile Suriye’yi doğrudan bir savaşın içine çekmek isteyen yok mudur? Hele Amerika ile Rusya Cenevre sürecinde anlaşmışken ve bu örneğin Kaideci Nusra’nın sonu demek olacakken... Amerika zaten Nusra’yı dışlamaya çalışırken... Nusra Cephesi neden patlatmasın bombayı? Neden hiç düşünmeye, delil bulup göstermeye ihtiyaç duymadan “Muhaberat”?
Neden Reyhanlılılar kadar kuşku duyulmamaktadır? Reyhanlılı, bombanın hemen ardından, biliniyor, Suriyeli besleme militanların üstüne yürümüştür.
Bir de azmettirici vardır tabii! Kim Suriye’ye yönelik düşmanlık politikası izliyor, kim içişlerine karışıyorsa, kim iki ülkeyi karşı karşıya getiriyorsa, o!

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et