15 Mayıs 2013

Süreç ve bölge ilişkileri

30 yıllık çatışmalı dönem birçok değerimizin heba olmasının yanında 40 bin insanımızın kaybına neden olan ve Türkiye’nin tüm sorunlarının ana kaynağını oluşturan yüzyıllık Kürt Meselesi nihayet barış ve çözüm yolunda önemli bir mesafe almıştır/almaktadır. Öcalan’ın meydanda okunan Newroz masajı; sonrasında 8 Mayıs’ta gerilla güçlerinin sınır dışına çekilmeye başlaması ve bu yazının yazıldığı sırada ilk grubun Van’dan hareketle Hakkâri-Çukurca üzerinden PKK’nin deyimiyle Medya Savunma Alanlarına ulaştığı haberi televizyonlarda görüntülü olarak yer alıyordu. Yemyeşil coğrafyada onlarca televizyoncu/gazeteci gerillaları canlı yayında karşılıyordu. Sürecin başladığı günden bu yana dört ay geride kalırken, çatışmalar sona ermiş ve yılların en çok kayıp verilen dönemlerinden olan bu aylarda bir tek asker veya gerilla cenazesi gelmemiştir. En önemlisi Öcalan’ın silahlı mücadeleden demokratik mücadeleye geçiş stratejisinin gereği silahlı unsurların Kandil’e çekilmesi sorunsuz devam ediyor. Başta bölgede olmak üzere egemen, ihtiyatlı ve kaygılı hava yerini daha özgüvenli bir görünüme bırakıyor. Özellikle BDP tarafından bölgede gerçekleştirilen mitinglerdeki canlılık bu özgüveni açıkça hissettiriyor. Kürtlerdeki bu özgüvenin kaynağının, hükümete yakınlığıyla bilinen gazeteci Abdulkadir Selvi’nin ‘Sürece Batman’dan Bakınca’ başlıklı yazısından da belirtildiği üzere Abdullah Öcalan olduğu her kesimin malumudur.
Ancak tüm bu olumlu havaya rağmen süreçten rahatsız olan bir kesimin varlığı bu dönemde açıkça ortaya çıkmaktadır. Şimdiye kadar bölgede kendini organize eden devlet ve hükümet çevrelerinin başlıca çıkış noktasının Kürt düşmanlığı üzerinden olduğu bilinen bir gerçekliktir. Devleti ‘Kürtler veya biz, bir seçim yap’ diye zorlayan kesimler süreçten memnuniyetsizliklerini belli etmektedirler. Açıkça ifade etmek gerekir ki devletin bu ikilemden tercihi hep bu kesimlerden yana olmuştur. Kürt karşıtlığı üzerinde bölgede şimdiye kadar yönetim erkini elinde bulunduran bu güçler ciddi bir kaygı içerisindedirler. Bu çevreler, Kürtler ve devletin barıştığı bir ortamda kendilerinin sahip oldukları imtiyazlı konumlarını kaybedeceklerini hesaplamaktadırlar. Bu hezeyan içerisinde süreci akamete uğratmak için var güçleriyle son dönemde bir mücadelenin içine girdikleri anlaşılıyor. Tabi bunu yaparken son derece ustaca bir manevrayla kendilerini görünmez kılarak geçmişte şaibeli işlerin sahibi bir grubu öne sürmektedirler. Birbirleriyle ilişkilendirilmesi zor hatta aynı camide bile namaz kılmayacak bu güçlerin bölgede can ciğer kuzu sarması olmalarını başka bir şekilde okumak zor görünmektedir.
Bu çevreler başta Diyarbakır’da olmak üzere birçok ilde sosyal hayata müdahale anlamına gelecek bir takım olaylar tezgâhlamaktadırlar. Diyarbakır’da Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri sırasında ‘dini hassasiyetler’ gerekçesiyle bir güzellik yarışmasını iptal ettiren, Dicle Üniversitesinde yurtsever öğrencilere polisle birlikte saldırarak günlerce süren gerilime neden olan bu güçler ve destekçileri son olarak rock grubu Duman’ın Diyarbakır’da 11 Mayıs’ta vereceği konseri iptal ettirmek için kampanya başlattılar. Burada şunu açıklıkla ifade etmek gerekir: Bir şeyi istemeyebilirsiniz ve bu konuda halka çağrıda bulunma ve halkın bu ve benzeri organizasyonlara katılmama, izlememe çağrısında bulunma hakkına sahipsiniz. Bu demokratik hakkınızdır. Ancak bizzat güç kullanarak ‘bunu yaptırmayacağız’ gibi ifadelerin demokrasiyle bağdaşmadığı ve başkalarının sosyal yaşamlarına müdahale, tercihlerine tahammül etmemek anlamına geldiği açıktır. Tüm çabalarına rağmen bu çevreler konseri iptal ettiremedilerse de kentte gelecek ve süreç ile ilgili ciddi kaygılara neden oldular.
Eğer barış ve çözüm süreci başarıyla nihayete ulaştırılmak isteniyor ise, devlet ve hükümetin Kürt düşmanlığı üzerinde kendisini dayatan bu çevrelerle ilişkilerini gözden geçirmesinde sayısız fayda olacağı aşikârdır. Bu, barış sürecinin geleceği açısından da zaruridir. Kürtlerde, rehavete kapılmadan her alanı örgütleme sorumluluğuyla karşı karşıya olduklarını akıldan çıkarmamalıdırlar.
****
Reyhanlı’daki patlamaları kınıyor, hayatını kaybeden yurttaşlara rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum.

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et