Kamusal direniş

Geçen hafta da bir çok gelişmeler yaşandı. Kimi tanık oldu, kimi duydu, kimi okudu. Herkes durduğu yere göre de dersler çıkarıyor. Tanık olduklarımdan başlarsam;
Beyoğlu’da basın açıklamaları yasak. 1 Mayıs’ı milat alan iktidar Galatasaray’da yapılan basın açıklamalarını yasakladı. Ne oldu? Taksim anıt çevresi günün her saati gazlı bombalı sahnelerle dekore edilmeye başlandı. Bizim dışımızda turistler de video ve fotoğraf çekerek bu anları ölümsüzleştiriyorlar. “Kadın cinayetlerini durduralım” diyen bir grubun verdiği mücadeleye tanık oldum. Ellerinde anayasa kitabı polise ders veriyorlardı.
Sonrasında Etap Marmara otelinde İKSV’nin Bienal kapsamında ‘Kamusal Sermaye’ etkinliğine katıldım. Sonuç sistem şöyle işler dendi: Para-Meta-Para ilişkisi baz alınarak, Para- Sanat-Para ilişkisinin geliştirilmesi nasıl sağlanır. Bir yığın iktisadi kavram ve sözcüklerin havada uçuştuğu sanatın finansal bir aktif olduğu vs. Sanki bir gayrimenkul pazarlaması nasıl örgütlenir etkinliğiydi. Burada ortaya çıkan ‘Kamusal Direniş Platformu’ performanslarıyla eleştirilerini ortaya koydular. Üzerlerinde rantsal bölüşüme uğrayan semtlerin isimleri yazılı tişörtleri ve ellerinde kefeni andıran İKSV logosunun altında yazan Zorlu holding, Koç vb. Amerikan bezlerini yere yatarak üzerlerine örtmelerinin ardından güvenlik tarafından yaka paça dışarı çıkarılmalarıyla son buluyordu. Bu etkinlik ‘sanat camiası’nda oldukça ses getirdi. Merak edenler sosyal medya ortamından görüntülere ve yazılara ulaşabilir. İlk elden sağlıklı bilgiler için: http://antiistanbul2013bienal.blogspot.com/ ve www.facebook.com/groups/kamusaldirenis/ adreslerinden alabilirsiniz.
Vee günün sabahı Reyhanlı. Adım adım savaş çığırtkanlığının sonuçları ortaya çıktı. Medya ikiye bölündü. Sanki Roboskî’nin bir başka versiyonu gibi. İktidarın açıklamalarından başka bir haber vermeyenler ile gerçekleri halka söylemeye çalışanlar. Sosyal medya yine işbaşında görseller, videolar açıklamalar savaşın nedenleri ve niçinleri paylaşılıyor. Sansür-yasak-adaletsizlik ve hukuksuzluk tüm şiddeti ile kendini hissettiriyor. Medyasıyla iktidar gücünü kullananlar. Savaş planlarını yapanlar ve uygulamaya koyanlar bir yana, karşı duranlar, mücadele edenler diğer yana.
Son olarak duyduğuma gelince;
Bu kadar hırgür içinde karikatür sergileri sansürlenmese olmazdı zaten. Yaşam alanlarının peşkeş çekilmelerine karşı mücadele eden HOMUR Mizah Grubunun Trabzon’da gerçekleştirmek üzere olduğu sergi 11 Mayıs 2013 tarihinde Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezinde suyun ticarileştirilmesine, nükleer santrallere, HES’lere karşı çizgiler yer alıyordu. Ancak bu sergi Belediye Başkanı Orhan Feyzi Gümrükçüoğlu tarafından bir gece yarısı operasyonuyla kaldırılmıştı. Bu davranışıyla halkın belediye başkanlığından, iktidarın belediye başkanlığına geçiş yapan Gümrükçüoğlu mimarlar, sanatçılar ve karikatürleri izlemekten mahrum bırakılan Trabzonlular tarafından kınanmıştı. Birçok kereler etkinliklerinde birlikte olduğum HOMUR Mizah Grubuna uygulanan bu sansür uygulamasının yeterli olmayacağını belediye başkanına söylemek isterim.
İşte son haftalardan derlediğim özetler. Bu haftayı HOMUR Mizah Grubunun sergide yer alan bir karikatürüyle sonlandırırken, ‘Savaşa hayır!’ diyenlerin kazanacaklarını, ama hayır demenin yetmediğini, savaşa karşı ne yapabilirim? diye soranların çoğalacağına olan inancımla...