Yabancılaşma
Fotoğraf: Envato
Sosyal hayattaki mutsuzluklarımızı, tatminsizliklerimizi, komplekslerimizi gidermenin en popüler ve gösterişli yollarından birisi taraftarlık... Tuttuğumuz takımla kendimizi özdeşleştirecek kadar fanatik bağlar kuruyoruz. Böylece aynı zamanda aidiyet ihtiyacımızı da gidermiş oluyoruz. Alınan başarılı sonuçlarla büyük mutluluk, sevinç ve coşku yaşarken, başarısızlık karşısında ise derin hayal kırıklığına uğrayıp öfkeye kapılıyoruz. Sürekli olarak kışkırtıldığımız için de öfke zaman zaman taşkınlık doğurabiliyor. Mutsuzluğumuzun, tatminsizliğimizin çapı ne kadar büyükse o denli fanatikleşiyoruz. Ne kadar fanatikleşebilirsek de hayatımızı o oranda renklendirebileceğimizi, zenginleştirebileceğimizi zannediyoruz.
Bunun yanı sıra hayatın diğer alanlarında olduğu gibi spor alanında da kutsallarımız var. Mantıklı düşünme ve sorgulama yeteneğimizi köreltip bizi aptallaştıran kutsallar... Örneğin; on yıllardır, vatana, millete, bayrağa kutsallık atfedip insanı geri plana itelemenin, insanı değersizleştirmenin acı sonuçlarını yaşamıyor muyuz?.. Sadece insanın ve doğanın kutsal olduğunu, kutsallık etiketiyle dayatılan ve insanların barış içerisinde bir arada, mutlu bir şekilde yaşamasının önünde engel oluşturan diğer her şeyin sıkı bir sorgulama sürecinden geçirilmesi gerektiğini bir anlayabilsek pek çok sorunun üstesinden gelmenin yollarını da bulabileceğiz.
Tuttuğumuz takımın formasını da kutsallaştırmaktan geri durmuyor,
taraftarlığı ağırlıklı olarak onur, namus, gurur ve sadakat kavramları üzerinden algılıyoruz.
Sosyal hayattaki mutsuzluğumuzu, tatminsizliğimizi ve boşluğumuzu giderebilmek beklentisiyle sığındığımız fanatizmin yanına bir de kulübün şerefini, formanın kutsallığını ekleyince, kendimizi kaybedip zıvanadan çıkmamız alabildiğine kolaylaşıyor, taraftar kimliği altında her an patlamaya hazır “bombalara” dönüşüveriyoruz....
Yönetici takımı tepede amansız bir rant, çıkar ve ego çekişmesine girişir ve bu yolda her türlü pisliği (şike, şiddet, provokasyon, tehdit, gerilim vb.) sergilerken, teknik adamların, futbolcuların ve taraftarların payına ise bu kirli oyunda gaza getirilmiş piyon rolü oynamak düşüyor. Medya ise elbette her daim yöneticilerin yanında ve kendisine yöneticilerin çıkarına uygun bir rota belirlemiş durumda...
Profesyonellikle spora, fanatizmle ise insanlığa yabancılaşıyoruz. Profesyonellik ve fanatizm aracılığıyla egemenlerin tuzağına düşenler, onların kokuşmuş futbol düzenine hizmet eden aktörler haline geliyor.
İşte bu yabancılaşma nedeniyle maçtan bir gün önce katledilen 51 insanı unutup sırf rakibini kızdırmak amacıyla utanmazca sevinç gösterilerine girişenleri görüyoruz. Bu nedenle saha içinde birbirine (meslektaşına) gaddarca fauller yapan, bitirimlik taslayan, küfür eden, tacizde bulunan futbolculara tanık oluyoruz. Bu nedenle cinayeti savunan ya da cinayeti sömürüp fanatizme alet eden insanlık dışı mahlukatlara rastlıyoruz. Bu nedenle ırkçılığı örtbas etmek için komik gerekçeler üretenlere şaşırmıyoruz. Bu nedenle binlerce kişinin koro halinde ettiği cinsiyetçi küfürlerden rahatsızlık duymuyoruz...
Spora yeni bir bakış açısı kazandırmak, ortaya emeğini koyan teknik adamlar ve futbolcular ile ortaya duygusunu (sevgisini) koyan taraftarların mevcut tablonun farkına varabilmesi ve bunu değiştirme kararlılığı taşımasıyla mümkün olabilir. Ne yazık ki şu aşamada böyle bir farkındalık ve bilinç düzeyinin henüz çok uzağındayız.
Bu işe emeğini ve duygusunu koyanlar, tepede bambaşka kaygılarla hareket edenlerin ve onların yaltakçılarının dolduruşuna gelip birbirlerine girdikçe, mevcut futbol düzeni barındırdığı her türlü pislikle birlikte egemenliğini sürdürecek. Futbolu devasa bir endüstri alanına dönüştürüp sonra da bunun kaymağını yiyen yöneticiler, şirketler kuşkusuz dizginleri başkasına kaptırmak istemez.
Ancak eninde sonunda spor; emeğe, rakibe saygı, dostluk, dayanışma gibi değerler çerçevesinde insana yakışan yeni bir kültüre kavuşacak. Bunu da elbette spora emeğini ve sevgisini verenler başaracak!..
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28
- Oyunu geriden kurma saplantısı 26 Eylül 2024 03:26