17 Mayıs 2013 08:41

İkinci kriz İkinci Dünya Savaşı ile sonlandırıldı

İkinci kriz İkinci Dünya Savaşı ile sonlandırıldı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

1929 krizi kapitalizmin ikinci derin krizidir. İkinci kriz 1939-1945 yıllarında fevkalade kanlı seyreden İkinci Dünya Savaşı ile sonlandırıldı. Böylece yeryüzü kaynakları yeniden paylaşılmış, savaş sonrasında yapılan harcamalar ve teknolojik atılımlarla krizin izleri silinmiş ve kapitalist dünya yeni bir raya oturtulmuştu. Bilindiği üzere, savaşın sonuna doğru, 1944 yılında Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) kurularak, uluslararası kapitalist işleyişe belirli bir yol haritası verildiği gibi, açık ve örtülü olarak çevre ekonomileri gelişmiş emperyalist devletler tarafından gözetim ve denetim altına alınmıştır.

Yaşadığımız kriz sonrasında alınmış önlemlere rağmen gerek merkez emperyalist ekonomiler, gerek çevre ekonomilerde anlamlı düzelme görülmemiştir. Kaldı ki, günümüz koşullarında gerek istihdam yaratarak gerek coğrafi olarak piyasaları genişleterek krizin önlenmesi geçmişe göre bir hayli zordur. 

Bu koşullar altında öyle gözüküyor ki, krizi geçiştirmenin yolu ekonomik önlemlerden çok, siyasi manevralar, daha doğrusu uluslararası strateji ve taktiklerden geçmektedir. Böyle bir ortamda İsrail Türkiye’den özür dilemiş (miş..miş) Halkımız öyle zannediyor. Evet, Obama’nın şahitliği altında İsrailli yetkili başbakana telefonla “Kusura bakmayın” demiş. Güzel de, devlet arşivinde İsrail’in özür dilediğine ait bir belge var mı? İleriki yıllarda hangi uluslararası hukuk kuralına göre İsrail’in Türkiye’den özür dilediği ileri sürülecek ki. Böyle bir özür devletlerarası resmi belge ile yapılır.

İsrail Suriye meselesini Türkiye’ye ihale ederken niçin bazı maliyetlere de katlanmasın ki! Hele de arada ağabey varken ve Ortadoğu yeniden şekillendirilirken. Madem ki, günümüz koşullarında her şeyin bir bedeli var, bedeli verip sonucu almak çok doğaldır. O halde İsrail’in ödeyeceği tazminat niçin Ortadoğu’da ısınan sularda Türkiye’nin haşlanması için verilmiş bir teşvik primi olarak görülmesin ki! Hatay’daki feci yaşanmışlığı basit bir polisiye olay olarak ele alan hükümet çevreleri, umarım istihbarat ve “monşerler” heyetinden gerekli geri plan bilgisi almıştır. Aksi halde, taşeron olduğunun farkına varamayan siyasilerin büyük hesap hataları ve siyasi öngörüsüzlükleri Türkiye’yi çok büyük bir bataklığa çeker. Hitler kafalıları bu bataklığın çekmesi, tiner kokusunun bağımlıları çekmesine benzer. Umarım, birileri Başbakana “monşerler”in ne işe yaradığını lisan-ı münasiple anlatır.

Oval salonda Obama ile görüşürken Başbakanın ayak ayak üstüne atmış hali halkımıza gurur veriyor. Günümüzde en ince psikolojik taktikleriyle yönlendirilen siyasette, Obama’nın psikolojik danışmanlarının Obama’ya ayak ayak üstüne atma pozisyonu ile konuğunun ne denli edilgen olduğunu ölçme taktiği vermiş olmasın!  

ABD Dışişleri Bakanı Türkiye’ye bir ayda yaptığı üçüncü ziyaretinde, bir yanında da Türk Dışişleri Bakanı duruyorken, anayasa çalışmalarının nasıl bir içerikle ilerlemesini umduğu yönünde (daha doğrusu, emir şeklinde!) bir ifade kullandı. Ne hazindir ki, Türk Dışişleri Bakanı bu saygısızlık karşısında sessiz kalmayı yeğledi. Şimdi, ben de umuyorum ki, Türk Başbakanı da Amerika’da gördüğü ciddi bir sorunu, bir iyi temenni ifadesi olarak, Amerika yönetiminin bir şekilde çözeceğini umduğunu ifade etmiş olsa. Güç budur; güdülenmiş programla ayak ayak üstüne atmak güç değil, tam ters, güdülenme göstergesidir. Umuyorum eş başkanların görüşmelerinden Ortadoğu’yu kan gölüne çevirecek çılgın bir görüş, daha doğrusu ağabeyi buyruğu çıkmaz!

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa