Cop ve üniversite
Fotoğraf: Envato
Talanda, sömürüde çıtayı yükselten üniversiteye saldırıyor. Ülkede satılmadık değer kalmadı. Halkın birikimleriyle yapılan ne varsa gerçek değerlerinin çok altında yerli, yabancı üç, beş kişiye aktarıldı. Sıra toprak satışına geldi. İstanbul’un en değerli kamu arazileri gökdelen zenginlerine peşkeş çekildi. Yer kalmayınca aklı başına gelmiş gibi davrananlar, çevreci rolü yapanlar iş bittikten sonra, “Aslında en fazla 4 kat olmalı. İnsan toprağa yakın yaşamalı” demeye başladı. Ülkenin milli gelirinin artmasının en önemli unsuru olan üretenler, işçiler ödüllerini yoksulluk maaşı, sağlıksız beslenme, sendikasızlaştırma, cop ve biber gazlı sindirme olarak alırken, artan milli gelir, sayıları mantar gibi çoğalan dolar milyarderlerine gitti.
Üçüncü Moğol istilasının modern şekli, güzelim şehirlerimizi yerle bir etti. Emek Sineması’na Moğollar bile kıyamazdı. Osmaniye’nin ormanlık tepelerinde beton binalar yükseldi. Güzel diye övündüğümüz İzmir tam bir beton yığını. Avrupa’nın hiçbir ülkesinin hiçbir şehri havadan İstanbul kadar çirkin görünmüyor.
Sınır komşularımızın tümüyle kavgalıyız. Suriye’de yönetime karşı savaşanlara alenen lojistik destek verdiğimizi en yetkili ağızlar söylüyor. Bedelini Reyhanlılılar çoluk, çocuk ödedi. Bundan sonra hiçbir şehrimizde güvenlikli köşe kalmadı. 5 bin polisle korunanlar dışında herkes her an bir patlamanın ortasında kalabilir.
Ülkenin içi boşalırken, bu işleri doğru okuyan, düşünen ve çözüm önerebilecek potansiyeldeki üniversitelerin açık saldırıya maruz kalmaları boşuna değil. Kendi iktidarlarını, üniversite yıllarındaki Milli Türk Talebe Birliği, fikir kulüpleri gibi düşünce topluluklarına üye olmalarına, oralarda faaliyet göstermiş olmalarına borçlu olduklarını unutan devletliler, yarın bu ülkeyi yönetecek gençleri polisin insafına bırakıyor. Neye, niçin saldırdığını düşünme yeteneğini kaskının içinde sınırlamış eli gazlı kuvvetler bağımsız bir ülke, insanca yaşam koşulları talep eden üniversite öğrencisini, hocasını, düşman, milyar dolarları cebe indiren, ülkeyi okyanus ötesinde pazarlayanları dost ve yandaş bellemiş.
Bu moralsizlik ve dışlanmışlık doğal olarak üniversite bileşenlerini “fikir üretmeme” eylemsizliği içerisine götürüyor. Ortada eylem değil eylemsizlik olunca, talana, sömürüye destek politikalar üniversite tarafından meşrulaştırılmayınca ülkeyi yönetenler de zaman zaman tam iktidar olamadıklarını anlıyor ve bu hırçınlıklarını üniversiteyi yola getirme formülleri üretmekle ortaya koyuyorlar. Aslında üniversitelerin eylemsizliği ülkeyi yönetenlerin geleceği için de ciddi bir sorun oluşturuyor.
Üniversitelerimize saldırı açıldıkları günden bu yana sürüyor ama tarih gösteriyor ki, üniversiteye saldıranlar bedelini tarihin çöp sepetine atılarak ödüyor.
- Esaaad 12 Aralık 2024 05:18
- Zekai Çıngıllıoğlu 05 Aralık 2024 04:49
- Niye dövüyoruz? 28 Kasım 2024 04:37
- Kanal İstanbul 21 Kasım 2024 04:54
- Ormanlarımız için direneceğiz 14 Kasım 2024 04:31
- Zııt Erenköy 07 Kasım 2024 04:22
- BARIŞ 31 Ekim 2024 04:21
- Bölünmez bütün 24 Ekim 2024 04:41
- Martı başı 1 buçuk 17 Ekim 2024 04:28
- Öcü 10 Ekim 2024 04:50
- Siyaseten palavra 03 Ekim 2024 04:38
- Gömün 26 Eylül 2024 04:16