Balibar ve Jameson'un 'Suriye devrimi'
Fotoğraf: Envato
Adları filozofluğa, ideologluğa çıkmış “üç adam” (Balibar, Jameson ve Ali), herkesi “Suriye devrimi” ile dayanışmaya, yönetime karşı savaşanların yanında saf tutmaya çağırdı! Bu “adam”lar, Türkiyeli “sol”, liberal sol, reformist, ve hatta kimi “sosyalist” yazar, politikacı, edebiyatçı vs. tarafından adları “çağın büyük fikir insanları” arasında yazılan, alıntılar yapılan, öykünülen birçok batılı ya da doğulu “kalem erbabı” arasında yer alıyorlar. “Sol” üzerine, solculuk üzerine, kapitalist emperyalizmin “deva bulmaz hastalıkları” üzerine çok sayıda makaleleri bulunuyor. Ama böylesi zamanlar, safların “billurlaştığı” zamanlar değil sadece, kargaşanın boy verdiği toz duman zamanlardır.
Bu üç yazarın “Suriye Devrimi” ile dayanışma çağrısında devrim, demokrasi, özgürlük ve sosyalizm kavramları sermaye politikasının karanlık kirli sularında boğulmaya bırakılıyor. Bu kavramlar kirletiliyor; içerikleri karartılıp bulanıklaştırılıyor. Gerekçe malum: Suriye yönetiminin baskı politikaları, kaçan insan toplulukları, artan mülteciler... Peki ABD, Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Ürdün, el Kaide, Nusra, Selefi çeteleri, Balibar, Jameson ve Tarık Ali’nin “devrim”inin neresinde yer alıyorlar? “Suriye Devrimi” bunların politikalarında içeriliyor ise, Tarık Ali, E. Balibar ile birlikte yanlarına Cengiz Çandar’ı da alarak Nusra çetelerinin başında Şam’a sefere rahatlıkla çıkabilirler demektir!
Bir devrim ya da herhangi özgürlük savaşının kapitalist emperyalizmi, uluslararası tekelleri, iş birlikçi büyük burjuvaziyi ve bu güçlerin aleti olan çeşitli siyasal-silahlı oluşumları karşısına almadan bu isme hak kazanamayacağı, tartışma götürmeyecek kadar açık olmalıdır.
Bütün kapitalist ülke halkları gibi Suriye halkının da bir devrim ile özgürlüğe ulaşması, sömürüsüz ve sınıfsız bir toplum için mücadele yolunda ilerlemesi elbette gereklidir. Ama Suriye’de böylesi bir devrimci girişimin olmadığını, halkın kendi talepleri için mücadelesinin sabote edilip geriye atıldığı da bilinmektedir.
Suriye’de yaşananların en önemli özelliklerinden biri, bu ülkenin ABD emperyalizminin bölgeye yönelik stratejik planlarının bir parçası olarak ve İran’ı kuşatmanın ilk adımlarından biri hesabına düşürülmeye çalışılmasıdır. Suriye’de halkın talepleri ve mücadelesi sabote edilerek bu yayılmacı-yağmacı emperyalist politikanın aleti durumuna getirilmek istenmiş, bunun güçleri de oluşturularak silahlandırılmış ve yukarıda adları belirtilen devletler tarafından yıkım çeteleri olarak sahaya sürülmüşlerdir.
Adına “Özgür Suriye Ordusu” denilen oluşumun koordinasyonunun Türk hükümeti tarafından, ABD ve Fransız savaş ağalarının desteğinde yapıldığı, Suudi petrodolarlarla beslendikleri gizli-saklı değil. Silah ve cephanenin “Türk sivil görevliler tarafından sınırın sıfır noktasında teslim edildiğini” çete mensupları açıkça ilan etmekten kaçınmıyorlar. Erdoğan hükümetinin Suriye’de kendiyle iş birliği yapacak ve Amerikan planlarına uşaklık edecek bir yönetim oluşturmak için savaşçı politikasını Avrupalı-ABD’li savaş güçleri değil sadece entelektüelleri de biliyorlardır. Tunuslu, Libyalı, Mısırlı, Ürdünlü, Suudi Arabistanlı, Türkiyeli, Suriyeli, Çeçen vs. el Kaideci, Nusracı, Selefi çetelerinin Suriye’deki yakıp yıkma savaşı bir “özgürlük savaşı” değildir.
Adları “olay ve gelişmelere geniş çerçeveden bakan entelektüeller” arasına yazılan Etienne Balibar, Frederic Jameson ve Tarık Ali, bu örgütler ile onları finanse ve organize eden güçlerin politikalarının içeriğine, yürütülen savaşın amaç ve hedeflerine‚ vakıf değiller ise bu kendilerinin sorunudur. Ayrıştırıcı kriter oradadır ve sorunun gölgelenen yanı, yürürlüktekinin halkın istemleri ve tutumunun ifadesi olmayan bir yıkım savaşı olduğudur.
Herkesi “İnsanlık Onuru ve Özgürlük İçin Suriye Devrimiyle Dayanışmaya” çağıran bu “ünlü isimler”, Suriye’de 2011 Martından bu yana süren/sürdürülen savaş ve yıkımın, “ insanlık onuru ve özgürlük için” olduğunu kanıtlamaksızın, Obama, Erdoğan, Suudi Kralı ve Katar Emirinin politikalarından ayrıştıklarına kimseyi inandıramazlar.
“Tüm dünyayı, rejimin Suriye’deki zulmü ve savaşı sonlandırması için Suriye hükümetine baskı yapmaya” çağıran Balibar, Jameson ve Ali’nin önünde, “devrim”in taleplerinin neler olduğu ve kimler tarafından nasıl ve kime karşı savunulduğu sorularına yanıt vermek gibi “çok basit” bir sorumluluk duruyor.
Beşar Esad yönetiminin zalimliğine karşı bayrak edinmiş oldukları çok yıldızlı Amerikan bayrağı, Suudi dolar milyarderlerinin sancağı, Katar emirliğinin askeri bando flamasıdır. Buradan bir devrim çıkmayacağı, özgürlük diye bir şeyin savaşan örgütlerin amacı olmadığını göremeyecek kadar kör müdürler, bilinmez, ama, Heidegger’in Nazi faşizminin filozofluğunu üstlenmesine benzer biçimde, Suudi gericiliğinin, Türk “yeni Osmanlı” sultanlığı rüyası görenlerin ve Amerikan savaş sanayiinin Suriye’de “devrim için savaştığı”na inanmamızı istemekle, baltayı taşa değil sadece, havaya kaldırırken kendi kafalarına da indirmişlerdir.
Suriye halkının özgür yaşamı için vereceği ve vermesi gereken mücadeleyi emperyalizmin harekat planlarına bağlama politikalarını dünyanın çeşitli diğer ülke ve bölgelerindeki hak ve özgürlük mücadelelerinin “yankısı” ve “devamı” gösterirlerken, devrim ve özgürlük için gerçekten mücadele edenlere karşı kılıç şakırdatanlara kalkan olmuşlardır. Bu tür kalkanların delik deşik edilip hurdaya çıkarıldığı ise, tarihteki örneklerinden biliniyor.
- Burjuva devletleri halklar için mi savaşıyorlar? 16 Ocak 2025 04:59
- Bölgesel gelişmeler ve devrimci yayıncılıkta ‘tekrar’ın yeri 09 Ocak 2025 05:31
- 2025’e ilk yazı: Kim av kim avcı? 03 Ocak 2025 07:20
- 2025’e ilk yazı: Kim av, kim avcı? 03 Ocak 2025 04:00
- Yıkım, yoksullaşma ve savaşlar yılı 26 Aralık 2024 06:32
- Emperyalistlerin maşaları ! 19 Aralık 2024 05:58
- Kaosun geniş mezarlığı 12 Aralık 2024 05:20
- ‘Suriye pastası’ ve duvarların dışına bakmak! 05 Aralık 2024 06:50
- Değişim; nasıl ve hangi yönde? 28 Kasım 2024 06:45
- Kürtçe eğitim Türkiye’yi böler mi? 14 Kasım 2024 04:52
- Bahçeli’nin çağrısı Kürt gerçeğinin neresinde? 07 Kasım 2024 05:41
- Sorun yoksa, telaş niye? 31 Ekim 2024 06:54