Değişen Diyarbakır
Fotoğraf: Envato
Diyarbakır ya da öteki adıyla Amed bu yıl ki kitap fuarında ardında umut, emek, sevgi ve hoşgörü kavramlarını yücelterek sona erdi. Geçen yıllara oranla daha az sayıda kişinin katıldığı fuarda bu yıl katılanların daha nitelikli ve genel de okurlardan oluşanların oluşturduğu gibi bir izlenim edindim. Görüştüğüm, konuştuğum yayınevleri ve izlenimlerime göre kitap satışı daha fazlaydı. Panel ve söyleşi vb. etkinliklere ilgi yoğundu.
Can Dündar, Mıgırdiç Margosyan, İsmail Beşikçi, Mario Levi gibi ünlü yazarların da katıldığı fuar da, düzenlenen etkinliklerde sadece edebiyatseverler değil aynı zamanda kültürel bakış açılarını genişletmek için gelenler de çokça faydalandılar. Siyasetten sanata ve oradan görsel medyaya ilişkin her konuda etkinlik vardı. Bu coğrafyada yaşanan acıların ve birlikte hoşgörü içinde yaşamanın sade, basit ve anlaşılır bir dille anlatılması geleceğe olan güveni de aşılıyordu.
Çevre illerden çok sayıda kişinin de gezdiği fuarın kuşkusuz bu yıl birincileri Mardin’den gelenlerdi. Özellikle Kürtçe eserlere ilgide onlar başı çekiyordu. Artuklu Üniversitesinde Kürtçe öğretmenliğinde okuyan öğrenciler ile lisans eğitimi ve yüksek lisans yapanlar kitap ihtiyaçlarını fuardan topluca temin etme olanağına sahip oldular. Çoğunun elinde uzunca bir kitap listesi yayınevlerini dolaşıyorlardı. Keza çoğu panel ve etkinlikte onlar vardı. Kürtçe yazan yazarlara en fazla ilgiyi de onlar gösteriyor, etkinliklerde soru soruyorlardı. Bu da bir dilin gelişimi ve edebiyat dili haline gelmesinde eğitimin önemini göstermesi bakımından önemli bir örnek. Kürtçenin bölge üniversitelerinde öğretilmesi ve eğitim dili olarak seçilmesi önümüzdeki yıllarda Kürtçe edebiyatta büyük bir atılıma da zemin hazırlayacak.
Mario Levi’nin yazarlık atölyesine yoğun bir ilgi vardı. Dinleyiciler pür dikkat dinliyorlar, not alıyorlardı. Bu da yazmak eylemini önemseyen ve yazmayı isteyenlerin bölgedeki sayıca çokluğuna işaretti. Keza herkesin yazılacak bir öyküsü, şiiri veya tanık olduğu ve yazılması gereken acıları vardı. Levi’nin özellikle dil konusunda söyledikleri benim içinde önemliydi. “Edebiyat dille yapılır ve yazmak isteyenlerin o dili içselleştirmeleri gerekir, çünkü yazarın dili aynı zamanda vatanıdır” diyordu. Dile ve o dilin içselleştirilmesine bu kadar kesin vurgu yapan Levi’nin konuşmasının ardından Kürtçe yazmak isteyen biri için varolan zorlukları ve bu zorlukların aşılması konusunda herkesin başta da hükümetin yapması gerekenleri düşünmeden edemedim.
Önümüzdeki haftadan itibaren Diyarbakır bu kez “Karşılaştırmalı Edebiyat Günleri”ne ev sahipliği yapacak. Bir hafta sürecek bu etkinliklerde Mehmed Uzun, Edward W. Said, James Joyce’den insanlığın ortak mirası karşılaştırmalı edebiyat ve yazarlardan Murathan Mungan’dan Dîlawer Zeraq’a kadar onlarca yazar çeşitli konularda karşılaştırmalı edebiyat örnekleri üzerinde görüş ve düşüncelerini paylaşacak. İlk kez Suryanice edebi eserler de bu etkinliklerde dile getirilecek.
Bu gün haberlerde “Diyarbakır’da 20 yıl sonra bir ilk” diye bir yazı ilişti gözüme. Okudum. Habere göre 20 yıldır sokaklara çöp kutuları bomba konulmasın diye yerleştirilmiyormuş!? Barış süreciyle beraber tekrar konulmuş. Haberi yapan belki bu süreci olumlamak adına böyle bir haber yapmış, ama neden yukarıda sıraladığım etkinlikleri haber diye geçmiyorlar. Eminim bunlar sürece ve ruhuna daha uygun ve denk düşen haberlerdir.
Diyarbakır’ın hak ettiği de budur…
- Bir kuşağın katilleri 21 Haziran 2014 00:29
- Kapanmasın kirpiklerin 14 Haziran 2014 00:09
- Şiire saygıyla 07 Haziran 2014 00:27
- Zinciriye şairleri 31 Mayıs 2014 00:05
- TÜYAP Diyarbakır 24 Mayıs 2014 00:12
- Vicdan göçüğü 17 Mayıs 2014 00:26
- Sanat bir yürüyüştür 10 Mayıs 2014 00:14
- Dünyanın gülü Mayıs 03 Mayıs 2014 00:07
- Ortak vicdan 26 Nisan 2014 00:04
- O gün 19 Nisan 2014 00:09
- Enfal 12 Nisan 2014 07:24
- Seçimden sağaltılanlar 05 Nisan 2014 00:01