24 Mayıs 2013

Barış ve demokrasi için...

Aralarında Yaşar Kemal ve Rakel Dink’in de bulunduğu aydınların çağrısıyla düzenlenen Demokrasi ve Barış Konferansı bugün Ankara’da başladı. Bugün başlayan ve tıpkı konferans gibi iki gün sürecek olan Türkiye Yazarlar Sendikasının 18. Genel Kurulu nedeniyle, “Anayasanın toplumdaki kültür, kimlik, dil, inanç, cinsiyet farklılıklarını güvence altına alması ve insan haklarına dayanan demokrasinin evrensel ölçütlerini barındırması; yasaların, yargı sisteminin insan haklarına ve demokratik hukuk ilkelerine uygun hale gelmesi, uygulamaların da bu çerçevede gerçekleşmesi...” talebiyle toplanan konferansa çağrılı olmama karşın katılamadım. Ancak, bu konferansın, toplumumuzun ortak geleceği, barış içinde bir arada kardeşçe yaşama özleminin gerçekleşmesi ve ülkemizin demokratikleşmesi konusunda önemli bir adım olduğunu biliyorum. Gerçek, kalıcı bir barış ve yaşamın her alanının demokratikleşmesi için aydınlar olarak üzerimize görev ve sorumlulukların düştüğünü de... Barış için adımların atıldığı, yeni bir Anayasa hazırlıklarının sürdüğü günümüzde, sürece dahil olmamız gerektiğini de...
Öncelikle akan kanın durması, anaların gözyaşının dinmesi, barış içinde kardeşçe bir yaşamın kurulabilmesi için bizim acil ve kalıcı bir barışa, yaşamın her alanının demokratikleştirilmesine gereksinimimiz var. Acil barış için, günlük mücadelemizi sürdürürken kalıcı barış için de çalışmamız gerek. Kalıcı bir barışın sağlanmasına giden yol uzun ve engellerle doludur. Çünkü kalıcı ve gerçek barışın sağlanması için, halklar arasında oluşturulan düşmanlık duygularının yok edilmesi, ön yargıların ortadan kaldırılması gerekiyor. Ki bu sanıldığı kadar kolay değil.
Halklar arasında yaşanan çatışmaların, düşmanlık duygularının kaynağında ekonomik sorunların yanı sıra ayrımcılık ve ön yargılar vardır. Farklı olana duyulan korku ve güvensizlik ön yargılarla beslendiği zaman ötekileştirmeye ve ayrımcılığa yol açmaktadır. Ayrımcılık ve ötekileştirme ise şiddeti doğurmaktadır. Farklı olana ön yargılar çocukluk döneminden başlayarak geliştirilmektedir. Ermeni olduğu için ötekileştirilip öldürülen Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, eşini uğurlarken yaptığı konuşmada “Bebekten katil yaratan karanlıktan” söz etmişti... Bebekler doğarken herhangi bir ayrımcı düşünceye sahip değildirler. Çocuklar kendi hallerine bırakılırsa, aralarında ırk, din, dil, ulus vb. ayrımlar olmadan farklı dillerden bile olsalar anlaşabilirler. Birbirlerine düşmanlık beslemezler. Irk, din, dil, cinsiyet ayrımcılığını çocuklar yetişkinlerden görüp öğrenirler. Çocuklar annelerinden, ninelerinden duyduklarından etkilenirler en çok.
Ayrımcı düşünceler, ön yargılar çocuğun yakın çevresi olan aile bireylerinin yanı sıra toplumda egemen olan güçlerin ideolojisine uygun eğitim sistemi, okul, öğretmen ve ders kitapları aracılığıyla edinilir. Kitle iletişim araçlarındaki yayınlar, gazete, dergi, radyo, televizyon programlarının niteliği de bunu pekiştirir. Bir de çocuklar için yazılmış öykü, roman, şiir vb. metinlerde ayrımcı anlatımlara yer verilmektedir. Üstelik bu metinlerin bazılarında ötekileştirme ve ötekileştirilene şiddet uygulama olumlanarak anlatılmaktadır.. Çocuk, çok küçük yaştan başlayarak bu duygu ve düşüncelerle yetiştiği için, tertemiz doğan bir bebek, büyüme süreci içinde sıra arkadaşına, komşusunun çocuğuna ya da hiç tanımadığı birine kendisinden farklı olduğu için ayrımcı düşüncelerle ve düşmanlık duyguları besleyerek büyür. Oyun tekerlemelerinden çocuk şarkılarına dek uzanır bu tür düşüncelerin kendisini göstermesi... Kalıcı bir barışa giden yolda, çocukların, gençlerin gelişimlerini olumsuz etkileyen, demokrasi ve barış kültürüne uymayan etkenlerin ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Barışın sağlanması için yola çıkan Ankara’daki Demokrasi ve Barış Konferansı’nı ve barıştan yana dostları, şiirlerindeki sözcükler ders kitabı hazırlayıcılarının sansürüne uğrayan usta şair Melih Cevdet Anday’ın barışa özlemini dile getirdiği dizeleriyle selamlıyorum:

“Ah günüm yetse görmeye seni
Seni övmeye günüm yetse
Barış çağı altın çağ
Son ozanı ben olayım bu özlemin
Bu özlem bitse”

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et