24 Mayıs 2013

Siyasal dönüşüm, haklar ve barış

Bu hafta sizlere iki önemli etkinlikten söz etmek istiyorum. Birincisi FIDH kongresi. İstanbul’da yüzün üzerinde ülkenin insan hakları savunucusunun buluştuğu toplantının ana teması ‘Siyasal Dönüşümler ve İnsan Hakları’. Hukuk alanındaki düzenlemelerde dünya deneyimleri ve ekonomik sosyal haklar buluşmanın iki çalışma konusunu oluşturdu.
Hak savunucularının  dünyada yaşanan gelişmeler ve özel olarak Türkiye okumalarını  dinleme imkanı bulduk. İnsan hakları aktivistlerinin gerçekleri bütün çıplaklığı ile paylaşmasının yanında siyasal rejimleri etkileyebilme amaçlı çalışmalarını birlikte ele almak gerekir.
Siyasal dönüşüm mücadelesini ister muhalif siyasetin içinden ele alın, isterse daha insan hakları mücadelesi üzerinde değerlendirin, asıl dinamiğin toplumsal katılım ve müdahale kapasitesine odaklandığını görürsünüz.
Gerek insan hakları örgütlenmesi gerekse siyasal çalışmaların asıl hedefi etkin toplumsal  dinamiklerin önünün açılmasını kolaylaştırmaktır. Ne sivil toplum örgütleri ne muhalif siyaset aktörleri kendilerini toplumsal öznelerin yerine koyamaz. Doğal olarak toplumun bir parçası olmakla, toplumun farklı kesimlerinin kaygı ve beklentilerinin sözcülüğünü yapabilmek aynı şey değildir.
Üzerinde durmak istediğim ikinci toplantı Ankara’da gerçekleşecek olan ‘Demokrasi ve Barış’ konferansı. Bu yazı okuyuculara ulaştığında etkinlik henüz başlamış olacak. Bu konferansta da, adalet, anayasa, barışı toplumsallaştırma konuları tartışmaya açılacak.
Türkiye toplumunun siyasallaşması ve buna paralel olarak siyasetin toplumsallaşması, hepimizin hayatını etkileyecek öneme sahiptir. Barış arayışına ve çözüm süreçlerine müdahil olabilmekle, siyasal irade inşası doğrudan ilişkilidir. Örgütlü yapıların güçlü toplumsal katılıma ulaşmaları, bu iki noktaya da etki edecektir. Hem etkileyen hem etkilenen olmak siyasal dönüşümün kaçınılmazıdır.
Kendini yenilemeyen, güncellemeyen, geçmişin yanlışları ile yüzleşmeyen siyasal öznelerin, siyasal dönüşümü yönlendirmesi beklenemez. Türkiye demokrasi ve barış mücadelesinin en acil gündemi bu iç hesaplaşmanın sağlıklı biçimde gerçekleştirilmesidir. Bu kendisi ile hesaplaşmanın, tahrip ve tasfiyeye hizmet etmek yerine, canlanmaya, etkinleşmeye hizmet etmesi, tümüyle yöntemle ilgilidir.
Bu hesaplaşmadan kaçış, ne kadar örgütü mücadeleyi daraltıyorsa, iyi yönetilmeyen bir iç tartışma süreci de kırılmaları beraberinde getirir.
Ülkenin özgürleşmesi, adaletin gelişmesi, barışın yerleşmesi için yürütülecek toplumsal siyaset çalışmaları ile iç yapılanma süreci eş zamanlı yürütülmelidir. Birini diğerinin önüne koymak, ya da birini diğerinden daha az önemsemek, kısa süre sonra hayal kırıklıklarını ve yeniden başa dönmeyi  beraberinde getirecektir.

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Ülkede 10 milyon kişi 25 bin liranın altında, açlık sınırı civarında bir ücretle çalışıyor.

65 yaş üstü nüfusun yüzde 13’ü geçinebilmek için, inşaat gibi ağır işler de dahil, çalışıyor.

Aile Bakanlığı verilerine göre 3 milyon 690 bin aile sosyal yardımla geçiniyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
MEB’in tarikatlardan sonra Ülkü Ocaklarıyla protokol imzalamasının ardından Ülkü Ocaklarının okullarda düzenlediği etkinliklerin propaganda ve eleman kazanmaya dönüştüğü iddiaları gündeme geldi

Evrensel'i Takip Et