Siyasal dönüşüm, haklar ve barış
Bu hafta sizlere iki önemli etkinlikten söz etmek istiyorum. Birincisi FIDH kongresi. İstanbul’da yüzün üzerinde ülkenin insan hakları savunucusunun buluştuğu toplantının ana teması ‘Siyasal Dönüşümler ve İnsan Hakları’. Hukuk alanındaki düzenlemelerde dünya deneyimleri ve ekonomik sosyal haklar buluşmanın iki çalışma konusunu oluşturdu.
Hak savunucularının dünyada yaşanan gelişmeler ve özel olarak Türkiye okumalarını dinleme imkanı bulduk. İnsan hakları aktivistlerinin gerçekleri bütün çıplaklığı ile paylaşmasının yanında siyasal rejimleri etkileyebilme amaçlı çalışmalarını birlikte ele almak gerekir.
Siyasal dönüşüm mücadelesini ister muhalif siyasetin içinden ele alın, isterse daha insan hakları mücadelesi üzerinde değerlendirin, asıl dinamiğin toplumsal katılım ve müdahale kapasitesine odaklandığını görürsünüz.
Gerek insan hakları örgütlenmesi gerekse siyasal çalışmaların asıl hedefi etkin toplumsal dinamiklerin önünün açılmasını kolaylaştırmaktır. Ne sivil toplum örgütleri ne muhalif siyaset aktörleri kendilerini toplumsal öznelerin yerine koyamaz. Doğal olarak toplumun bir parçası olmakla, toplumun farklı kesimlerinin kaygı ve beklentilerinin sözcülüğünü yapabilmek aynı şey değildir.
Üzerinde durmak istediğim ikinci toplantı Ankara’da gerçekleşecek olan ‘Demokrasi ve Barış’ konferansı. Bu yazı okuyuculara ulaştığında etkinlik henüz başlamış olacak. Bu konferansta da, adalet, anayasa, barışı toplumsallaştırma konuları tartışmaya açılacak.
Türkiye toplumunun siyasallaşması ve buna paralel olarak siyasetin toplumsallaşması, hepimizin hayatını etkileyecek öneme sahiptir. Barış arayışına ve çözüm süreçlerine müdahil olabilmekle, siyasal irade inşası doğrudan ilişkilidir. Örgütlü yapıların güçlü toplumsal katılıma ulaşmaları, bu iki noktaya da etki edecektir. Hem etkileyen hem etkilenen olmak siyasal dönüşümün kaçınılmazıdır.
Kendini yenilemeyen, güncellemeyen, geçmişin yanlışları ile yüzleşmeyen siyasal öznelerin, siyasal dönüşümü yönlendirmesi beklenemez. Türkiye demokrasi ve barış mücadelesinin en acil gündemi bu iç hesaplaşmanın sağlıklı biçimde gerçekleştirilmesidir. Bu kendisi ile hesaplaşmanın, tahrip ve tasfiyeye hizmet etmek yerine, canlanmaya, etkinleşmeye hizmet etmesi, tümüyle yöntemle ilgilidir.
Bu hesaplaşmadan kaçış, ne kadar örgütü mücadeleyi daraltıyorsa, iyi yönetilmeyen bir iç tartışma süreci de kırılmaları beraberinde getirir.
Ülkenin özgürleşmesi, adaletin gelişmesi, barışın yerleşmesi için yürütülecek toplumsal siyaset çalışmaları ile iç yapılanma süreci eş zamanlı yürütülmelidir. Birini diğerinin önüne koymak, ya da birini diğerinden daha az önemsemek, kısa süre sonra hayal kırıklıklarını ve yeniden başa dönmeyi beraberinde getirecektir.
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüzsüzlük seferberliği
“Vergide adalet” sözünü ağzından düşürmeyen Maliye Bakanı Şimşek’in başlattığı seferberlikten yine sermayeye kıyak çıktı. Bütçede sermayeden alınacak 2.2 trilyon TL vergi gelirinden vazgeçen iktidar, trilyonlarca liralık gelir elde eden 100 şirketin, 62.5 milyar liralık vergisini erteledi. Yüksek enflasyon nedeniyle Türkiye’nin en zenginleri listesinde yer alan patronların ödeyeceği vergi kuşa dönecek.
Borsa İstanbul’da işlem gören ve 2024 yılında 3.6 trilyon TL gelir elde eden 100 büyük şirketten 62.5 milyar TL tutarında vergi tahsil edilmedi.
Türkiye’nin en zengin 10 ismine ait sadece 8 şirketin toplam 18 milyar TL’lik vergi borcu ertelendi.
Çevre Bakanı Kurum’un Emlak Konut Genel Müdürlüğü döneminde özelleştirilen Emlak Konut’tan tahsil edilmesi gereken 6.9 milyar TL tutarında vergi alacağı ertelendi.

Renault işçilerine kayyım atandı

Koç’un Bıçakçılar’ında; düşük ücret, mobbing, çifte standart…

Gençler gelecek kaygısı ve çetelerin cenderesinde

Evrensel'i Takip Et