24 Mayıs 2013

Demokrasi güçlerinin birliğinin bir adım olması için...

Barış sürecinin en önemli adımlarından birisi olan ve PKK Lideri Öcalan’ın barış süreci önerileri kapsamında yapılması planlanan “Barış ve Demokrasi Konferansları”ndan ilki bugün Ankara’da toplanıyor. Konferans iki gün sürecek.
Önümüzdeki günlerde yapılması planlanan diğer üç konferansın merkezleri ise, Diyarbakır, Brüksel ve Erbil olacak.
Kuşkusuz ki her konferansın amacı ortak ama işlevleri ve sorumluluk alanları farklıdır. Bu açıdan Ankara Barış ve Demokrasi Konferansı’ndan beklenen; Türkiye’nin demokrasi güçlerinin barış ve müzakere sürecine müdahalesi için güçleri birleştirmek, barış ve demokrasi mücadele cephesi için bir adım olması; bu amaçla ilgi bir “yol haritası çıkarmak”tır.
Tartışılmazdır ki dört konferanstan her biri bütünün bir parçası ve her biri ötekiler için ve sorunun tümü için hayati önemdedir. Ancak, barış sürecinin karşı karşıya olduğu sorunlar ve hassasiyetleri dikkate alındığında hiç kuşku yok ki bu dört konferans içinde sürecin başarısı için en hayati görevlere sahip olanı Ankara’da bugün başlayan konferanstır.
Çünkü bu konferans;
1- Hükümetin barış sürecini istismar etme, süreci silahlı güçlerin tasfiyesi ve kendi parti çıkarlarını gerçekleştirmeye indirgeyerek Türkiye’nin demokratikleşmesi süreci olarak ilerlemesinin önünü tıkama girişimlerine,
2- Irkçı, şoven, ulusalcı güç odaklarının halkın bilincinii çarpıtma ve barış karşıtı girişimlerine karşı mücadele,
3- Barış sürecini, özellikle Türk kökenli halk çoğunluğunun barış sürecinin sorunlarının çözümünde barıştan yana taraf olmasını sağlamak için çalışmak, sürecin iki halkın kardeşleşmesi süreci olarak ilerlemesini sağlama,
4-) Barış sürecini aynı zamanda Türkiye’nin demokratikleşmesi süreci, “Demokratik bir Anayasa” mücadelesi, Demokratik bir Türkiye’nin yolunun açılması için Terörle Mücadele Yasası’nın ve Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması, seçim ve siyasi partiler yasasının demokratikleştirilmesi, basın ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması, Alevilerin inanç özgürlüğü ve gerçek bir laisizm, grev hakkının, sendikalaşmanın ve TİS’lerin önündeki engellerin kaldırılması, seçim barajının kaldırılması, Kürtlerin ana dilde eğitim hakkı, Kürt siyasi güçlerinin legal siyaset alanında yerlerini alacak yasal-anayasal düzenlemelerin yapılması,…gibi talepler için mücadeleyi de içeren bir “yol haritası”nın belirlenmesi Ankara Barış ve Demokrasi Konferası’nın görevleri olarak belirlenmek durumundadır.
Bu son derece önemli bir görevdir. Çünkü eğer Türkiye’nin demokrasi güçleri müdahale etmezse, AKP Hükümeti ve arkasındaki güçler halkın taleplerini istismar ederek, kendi amaçlarını gerçekleştirebilir.
AKP’nin ve arkasındaki güçlerin planlarını engellemenin ve gerçekten demokratik bir Türkiye için başarının şartı ise tüm demokrasi güçlerinin demokrasi talepleri etrafında ortak mücadele edebilmesidir.
Konferansın çağrıcısı aydınlarımızın çağrısına ilk tepki veren güçler elbette bugün demokrasi mücadelesinin en önündeki güçlerdir. Ancak şunu kabul etmeliyiz ki Türkiye’nin demokratik birikimi çok daha geniştir. Örneğin bugün konferansın içinde yer alması gereken ama almamış olan çok sayıda aydın, sanatçı bilim insanı vardır. Yine pek çok sendika ve emek örgütü ile Alevi çevrelerinin önemli bir kesimi CHP başta olmak üzer çeşitli odaklar tarafından bloke edildikleri için gönülleri konferansta olduğu halde katılamamışlardır. Konferans bu gerçeği dikkate alarak, bu blokajı aşacak bir çalışmayı görev olarak önüne koyarken, “yol haritası” içinde bu çevrelerin kaygılarını dikkate alan vurgular yapmaya özen göstermek durumundadır.
Bu ilk adımlar için önemlidir. Sonrası elbette pek çok yanıyla tartışılacak, her adımdan sonra da yeniden konuşulacak yeni görevler çıkarılacaktır.
Unutmayalım ki amaç konferansın toplanmış olması değil, bu toplanmanın tüm demokrasi güçlerini ortak bir mücadele hattında birleştirip, bir eylem birliği içine çekmenin; konferansın ortaya koyacağı çizgide bir mücadelenin kesintisiz ve azimle sürdürülmesi için bir adım olmasıdır.
Şimdiden başarı dileklerimizle…

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Erdoğan-Şimşek programıyla ücretleri açlık sınırının altına inen asgari ücretli işçiler ve emekliler, ramazan ayının ilk iftarını boş sofralarda karşılıyor: “Kırmızı eti zaten görmüyorduk, bu sene orucu açacak zeytin bile alamıyoruz…” Diyanet İşleri Başkanlığı da ‘Asgari ücretliler ve emeklilere fitre verilebilir’ fetvası yayımlamıştı.

İftar sofrasına 1 yılda gelen zam: Yüzde 45

Dört sene içinde güllaça gelen zam: Yüzde 1100

Pideye 2 yılda gelen zam: Yüzde 150

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et