Kocaoğlu ve Baydemir'in yolundan
Fotoğraf: Envato
Geçtiğimiz perşembe günü İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun kalabalık bir heyetle Diyarbakır’a yaptığı ziyaret, “barış ve müzakere” sürecine verilmiş yeni ve önemli bir destek mahiyetindeydi.
Barış sürecinde, sürecin tarafı olan siyasi güçlerin, hangi tutumu aldıkları elbette önemlidir; onlar tutumlarıyla sürecin sağlıklı ilerlemesi ya da tıkanmasında rol oynayabilirler. Ancak yürüyen sürecin özellikleri dikkate alındığında, bu süreç, halklar arasında kardeşleşmenin, bir arada yaşama iradesinin ifadesi olan yakınlaşmayla birlikte ilerlemezse, hatta bu kardeşleşme isteği ve bu doğrultuda atılan adımlar görüşme masasını baskılamazsa, siyasiler ne yaparsa yapsın barış süreci halkların desteğinden yoksun kalma gibi temel bir zaafla karşı karıya kalır. Dahası bir arada yaşama iradesiyle beslenmeyen barış süreci her tür provokasyon ve egemenlerin manevra yaparak süreci tıkama girişimlerine açık halde kalır.
Hele Kürt sorunu gibi, öncesindeki büyük katliamları bıraksak da 40-50 bin insanın yaşamını yitirdiği, kentlerin, halkların birbirine düşman edilmesi için devlet güçlerinin, gericilik ve çeşitli siyasi güçlerin kışkırtmalar yaptıkları, inkarcılık ve Kürt düşmanlığı üstünden siyaset yapmanın “tek çözüm” olarak dayatıldığı son 30 yıldan sonra girişilen barış sürecinde sadece siyasi güçlerin sorunu çözmek için adım atmasından öte halkların birbirine yakınlaşması için adımlar atmak, gelecek açısından olduğu kadar barış sürecinin ilerlemesi için de son derece önemli bir dayanaktır.
Hele de bu çeyrek yüzyılı aşan bir zaman boyunca; bir yandan Hükümet cenahının “muhalif, gavur”, “İrfanı eksik bir kent” diye baskıladığı, diğer yandan ulusalcıların bu itip kakılmayı ve İzmir’in Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda simgesel önemini de kullanarak İzmir’i ulusalcı, ırkçı hezeyanlarının destekçisi, hatta “ulusalcılığın başkenti” ilan ettikleri bir kent olduğu da (Diyarbakır da simgesel bakımdan Kürtlerin “Kürdistan’ın Başkenti” olarak gördüğü bir kenttir) dikkate alındığında Aziz Kocaoğlu’nun Diyarbakır ziyaretinin herhangi iki kentin Belediye Başkanlarının buluşmasını “çok aşan önemde” görülmesi gerekir.
Kocaoğlu’nun ziyareti, bir bakıma 6-7 ay kadar önce Baydemir’in İzmir’e yaptığı ziyaretin bir iadesi, bir tür protokol ziyareti gibi görülebilir; basın ve TV’ler de böyle verdi. Ancak bu gelişme, CHP’nin geçen süre içinde ulusalcı etkiyle savrulması, barış ve müzakere sürecinin geldiği aşama dikkate alınarak değerlendirildiğinde, Kocaoğlu’nun ziyareti, sürece yeni bir destek, sürece destek vermek isteyen çevrelerin tarafını ilan etmek için girebilecekleri yeni bir yoldur. Çünkü belediyeler, devlet idaresi içinde halka en yakın örgütlenmelerdir. Ve iki belediye başkanı arasında gibi görünen yakınlaşma, aslında iki kentin halkının yakınlaşması için bir çalışmanın yapılması için son derece önemli bir zemin ortaya çıkarmaktadır.
Dahası Kocaoğlu-Baydemir ikilisinin bu adımı, diğer batı kentlerinin yerel yöneticilerinin sendikaların, emek örgütlerinin, çeşitli türden meslek örgütleri ve çeşitli halk örgütlenmesi çevrelerinin Diyarbakır başta olmak üzere bölge illeriyle sosyal-kültürel ilişkilerinin sıkılaştırılması, elbette barış sürecine taraf olunup destek verilmesi için yeni bir yol açmıştır.
Ve tabii bu ziyaret, CHP’nin “ulusalcılarına” da “yenilikçilerine” de ayaklarının atındaki toprağın nerede kaydığını, bir yenilenme olacaksa bunun nerede olacağını da gösteren bir ziyarettir. Kocaoğlu’nun bu önemli adımı, ne CHP’ye yakın basın, ne de işine geldiğinde Şeytan’a pabucunu ters giydiren malum basın organlarınca gereken önem ve ciddiyette görülmemiştir. Bu ziyaretin önemini sadece Evrensel anlamış ve gereken değeri vererek ziyareti manşete taşımıştır.
Bu ön açıcı ziyaret için iki başkanı da kutluyor, özellikle batı illerindeki yerel yöneticilerin de kendi saflarını belirleme bakımından bu yolu genişleterek yürümelerinin önemini de buradan yineliyoruz.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00