30 Mayıs 2013 11:08

Kaçınılmaz son!..

Kaçınılmaz son!..

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Mevcut futbol düzeni, farklı bakış açılarını törpüleyip herkesi aynılaştırıyor. Aykut Kocaman gibi futbola farklı bakabilen ve bu özelliği nedeniyle ülke futbolunun geleceği açısından umut bağladığımız bir teknik adamı bile bir süre sonra sıradan bir figür haline getirebiliyor. Futbol düzenine uyum sağlamak; alışılmışların arasında yer almak ve sunulan (dayatılan) değerler dahilinde hareket etmek anlamına geliyor. Aykut Kocaman da bu yoz futbol düzenine ayak uydurdukça ne yazık ki farklılığını yitirdi...
Kimi Fenerbahçeli taraftarlar ve yorumcular, Aykut Kocaman’ın istifasını sevinçle karşıladılar. Onlara göre bu sezonki başarısızlığın(!) en büyük sorumlusu Aykut Kocaman’dı. Bu nasıl bir başarısızlık algısıysa?.. Takım, ligi ikinci sırada tamamlayıp önümüzdeki sezon Şampiyonlar Ligi’ne katılma hakkını elde etmiş, Avrupa Ligi’nde yarı final oynayarak tarihi bir başarıya imza atmış ve üstüne bir de Türkiye Kupası’nı kazanmış... Ama tabii bizim performans ölçütümüz, “Başarı eşittir şampiyonluk” algısından ibarettir. Bu nedenle de şampiyon olamayan bir takımı, bunun dışında ne yaparsa yapsın asla başarılı saymayız.
Aykut Kocaman’ın özellikle son iki senedir Fenerbahçe’ye yaptığı katkı inkar edilemez. Fenerbahçe’ye hem idari hem de teknik anlamda bir sistem yerleştirmek ve bu sistem çerçevesinde yol alarak istikrarlı bir grafik yakalamak öncelikli hedefiydi. Diğer yandan ise Aziz Yıldırım gibi egosu şişkin bir başkanla kimyasının ne zamana kadar uyuşabileceği ve bu birlikteliğin ne kadar sürebileceği hep merak konusuydu. Çoğu zaman, -sırf sorun yaratmama adına- kişiliğinden ödün verme pahasına da olsa Aziz Yıldırım ile uyum içerisinde çalışıyormuş izlenimi verdi. Kendisine hiç yakışmayan tarzda gereksiz, yersiz ve zamansız açıklamalar yapıp polemiklere girdikçe ise sadece rakiplerinden değil, kendi camiasından da tepki görüp yıpranmaya başladı.
Alex’in devre dışı bırakılması konusunda da incitici olmayan bir yöntem izleyebilirdi. Taraftarın sevgilisi olmuş bir oyuncu ile ilgili planlarını, daha geniş bir zamana yayarak, sorun yaratmayacak biçimde hayata geçirmeyi başarabilmeliydi. Bunu başaramamasının bedelini yine büyük tepki görerek -muhtemelen teknik direktörlük kariyerindeki en ağır darbeyi alarak- ödedi. Alex’ten sonraki süreci gayet iyi bir şekilde idare etse de kaçan şampiyonluk ve Avrupa Ligi’ne yarı finalde veda etmek, belli ki onda da bir tatminsizlik yaratmıştı.
Aykut Kocaman, Aziz Yıldırım’a uyum sağlayabildiği sürece Fenerbahçe’nin başında kalacaktı. Bunun hiç de kolay bir iş olmadığı ise herkesin malumuydu. Aziz Yıldırım’ın dümen suyundan gitmek kaçınılmaz sonu sadece biraz daha geciktirmekten başka bir işe yaramadı. Tabii bu tavırları, Kocaman’a güvenenler için derin bir hayal kırıklığı anlamına geliyordu...
Onun gibi bir teknik adam, Aziz Yıldırım’ın soyunma odasına inip oyunculara ayar vererek ve gerektiği zamanlarda bunu tekrarlayacağını açık açık söyleyerek kendisini ezmesine fırsat vermemeli, tepkisiz kalmamalıydı.
Onun gibi bir teknik adam, kendi işine odaklanmalı, rakipleriyle ilgili tansiyon yükseltici açıklamalarda bulunmamalı, anlamsız polemiklerin, düzeysiz atışmaların kahramanı olmamalıydı.
Onun gibi bir teknik adam her adımını iyice düşünüp atmalı ve ne olursa olsun verdiği kararlardan geriye dönmemeliydi. İki kez istifa edip ardından tekrar görevine dönmesi, kendisine duyulan güveni sarsmakla kalmadı, ciddi anlamda yıpratıcı etki de yarattı...
Futbola farklı bir bakış açısı yerleştirme ve futbola güzellikler katma konusunda Aykut Kocaman’dan beklentilerimiz vardı. Şimdi, Kocaman’ın, daha da artan deneyimi ve birikimiyle bir Anadolu takımının başında bu beklentileri gerçeğe dönüştürmesini umut ediyoruz...

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa