4 Haziran 2013

Bu mızrak akla izana sığmaz

Dün, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Gezi Parkı’ndan başlayan direnişle ilgili görüştü. Bu görüşmeden sonra, Başbakan Yardımcısı Arınç bir basın toplantısıyla “Cumhurbaşkanı’nın direktifleri doğrultusunda” Hükümetin yaklaşımını açıkladı.  
Başbakan Erdoğan’ın, Gezi Parkı olaylarının zirveye çıkıp ülke sathına yayıldığı bir zamanda, Gezi Parkı için mücadeleye girenleri “çapulcu” ilan edip, “Gezi Parkı’na kışla da yapacağız”, “AKM’yi de yıkacağız. Taksim’e cami de yapacağız” diyerek meydan okumasından sonraki gelişmeleri biliyoruz. Ancak o günden sonra hükümet cenahından gelen suçlama, olayların arkasındaki başka güçlerin olduğu idi. Türkiye’nin ilerlemesini istemeyen “dış güçler” ve “illegal örgütler” olayların arkasındaki güç olarak suçlandı.
O günden beri, Başbakan dışındaki, Cumhurbaşkanı başta olmak üzere bakanlar ve AKP cenahının sözcüleri, “Mesaj alınmıştır”, “Barışçıl gösteriyle demokrasinin parçası” yaklaşımını sergilediler. Hatta Başbakan Tunus yolunda, Cumhurbaşkanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç’ı kastederek, “Bu arkadaşlar ne mesaj almışlar ben anlamadım” diyerek bilinen tavrını sürdürmüştü.
Erdoğan’ın yokluğunda Cumhurbaşkanı, muhalefet partileri (MHP ve CHP) ve Hükümet adına da Arınç, ortak bir tavır almak üzere girişimlerde bulundu. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanıyla da görüştü.
Bu kapsamda kamuoyunda, Erdoğan yokken, elbette Erdoğan’la da anlaşarak, Hükümet geri adım atacak, “Proje iptal edildi diyecek. Polis şiddeti konusunda özür dilenecek, uzlaşma konusunda adım atılacak” beklentisi doğmuştu. Ancak, dün Gül-Arınç görüşmesinden sonra Arınç’ın yaptığı basın açıklaması aslında Hükümetin Erdoğan’ın meydan okumasından geri adım atmadığını, ama Arınç’ın “yumuşak” üslubuyla süslenerek, üslupta bir yumuşama yapıldığı ama asıl olarak bir tepeden bakan, “Ne yapılacağını ben bilirim” çizgisinde ısrar ettiğini göstermektedir.
Nitekim, Gezi Parkı’yla başlayan ama tüm ülke sathına yayılan direnişin, nedeninin hükümetin buyurgan, “Ben bilirimci”, “Özel yaşama müdahale eden yasa ve düzenlemeleri”, “Muhafazakar toplum dayatması”… gibi faşizan yönetim anlayışına karşı olduğundan (Elbette daha yumuşak sözcüklerle de olsa) hiç söz etmedi.  Böylece koca bir halk tepkisini, “Gezi Parkı’nda yapılacak bir projeye” indirgedi; onda bile “Şu da olabilir bu da hatta referandum bile olabilir” (Bu hiçbir şey olmaya da bilir demektir) diyerek uzun uzun konuşup esasa ilişkin bir şey söylememe ustalığını bir kez daha gösterdi.
Böylece Gül ve Arınç’ın, “Mesaj alınmıştır” diyerek, kamuoyunda olup biteni anlamış kişiler olarak görülmesinde bir yanılgı olduğu ortaya çıktı. En azından Arınç’ın “Mesaj alınmştır” demesinin günü kurtarmak için söylenmiş bir boş laf olduğu anlaşıldı.
Arınç’ın bilinen laf kalabalığı içinde söylediği şudur: “Polis ilk eylem yapanlara karşı gaz kullanmasından dolayı olaylar büyümüştür. Polisin tutumuyla ilgili soruşturma yapılmaktadır. Mahkeme yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Bu konuyu yeniden görüşme için bir fırsattır” demiş ancak olayların nedenleri, milyonların verdiği “mesaj” konusunda ise hiçbir şey söylemediği gibi, dönüp dolaşıp sorumluluğu “illegal örgütlere” yıkmıştır.
Tümüyle polis raporuna dayandığı anlaşılan bu “illegal örgütler” açıklaması gerçekse, eğer milyonlarca insanı ülkenin yüzlerce yerinde bu adı sanı belirsiz “illegal örgütler” sokağa döküp çekip çevirmişse, iş bitmiştir zaten!
Şu çok açık ki Hükümet mızrağı çuvala sığdırmaya çalışmaktadır ama mızrak öylesine büyüktür ki, bırakalım çuvala akla, izana da sığmamaktadır!
Arınç, emniyetin yaptıklarının mazereti olarak sunduğu raporu, halka gerçekmiş gibi sunmuştur.
Ama, bu boş bir çabadır. Çünkü bu saatten sonra bu halk bunu yutmaz!

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’

Antep’in de aralarında olduğu bölge illerinde ortalama işçi ücreti asgari ücretin altında, haftanın 7 günü, pazarları 12 saat çalışma, üretim baskısı! Devletin ve patronların yasaklar, kolluk gücü ve sendikacı tutuklamasıyla devam ettirmek istediği bu düzenin dayanılmaz hale geldiğini söyleyen Çelikaslan işçisi, tüm işçileri BİRTEK-SEN çatısı altında birleşmeye çağırdı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et