Kararsız denge
Fotoğraf: Envato
Ülke bıçak sırtında ilerliyor. Şu anda demokratik cephe açısından olumlu, neoliberal gerici kesim açısından ise olumsuz olaylar yaşanıyor. Sonucu despotizm mi, yoksa kapitalizm içinde sahte demokrasi mi belirleyecek, bilemiyorum. Beni umutsuzluğa sevk eden şu ki, ne sistem demokratik (seçim yasası, parlamentonun hali, yargının teşkili ve işleyişi, vs. vs.) ne tarihten gelen dokusal ve davranışsal halimizle insanımız demokratik, ne de emperyalizmin baskısı demokrasinin yeşermesine elverişli. İnsanımız lider fetişi içinde, liderlik taslayanların ise ne aklı yerinde ne de psikolojisi sağlıklı. Böyle olunca da toplumun dümeni emperyalistlerin eline geçer. Zira, gidişat doğrultusunda dikta hevesliliğini algılayamayan sanatçı, aydın, bilim ya da akil insan üreten bir toplumu, tabii ki, tepesine bir çakma lider monte ederek emperyalistler yönetir.
Peki, bu yorum çerçevesinde Taksim olayları nasıl patladı ya da kimler düğmeye bastı? Bu soru, çok nedenli ve karmaşıktır. Bu durumda, bazı olasılıkları dikkatinize sunmaktan başka yapacak bir şeyim yok.
Birincisi, siyasilerin ağızlarına sakız yaptıkları, Türkiye’nin ne zaman beli doğrulsa, dış çevrelerce mutlaka bazı olaylar çıkartılarak ülkenin sıkıntıya sürüklendiği görüşüdür. Her zaman ve her ülke için geçerli olan bu olasılığın yeşermesi, dış güçlerin gücünü değil, ülkenin zayıflığını gösterir. Uluslararası düzlemde çok ciddi sorunlar yaratma yolunda AKP de az çalışmadı. Irak’ın toprak bütünlüğüne zarar verici şekilde Kuzey Irak’a yaklaşma politikası; İsrail’le sürtüşme ve tüm Ortadoğu ülkelerini sinirlendirecek şekilde Ortadoğu hakimi olma rolüne soyunma ve bunu açıkça ortaya koyma tarzındaki kabadayılıklar fevkalade ciddi dış siyaset gafleti ve gaflarıdır.
İkincisi, polis şiddetinin kasıtlı olma olasılığı ile ilgili konudur. Şöyle ki, Kürt halkı ile ilgili açılım süreci ve anayasa çalışmalarının kotarılması güçleştikçe, AKP ateşi maşa ile tutma yolunu seçmiş olabilir. Bu amaçla, parlamentonun feshedilerek “kurucu meclis” oluşumu yolunu açmak, söz konusu zor konuların çözümünü bu meclise havale ederek politik riskten kaçınmak, sonra yapılacak seçimle tekrar işbaşına gelmek AKP için uygun bir yürüyüş yöntemi olabilir.
Üçüncüsü, kasıt bulunmaksızın, polis şiddeti basit, fakat cahilce bir refleks olarak ortaya çıkmış olabilir. Düşünülmüş olabilir ki, ilk ağızda gurup şiddetle dağıtılırsa olaylar önlenmiş ve hükümetin yürüyüş yolu açılmış olabilir. Bu hesap tutmadı, çünkü halkın kin ve nefreti gerçekten artık son haddine ulaşmış idi. Bu olasılığın geçerli olduğu derecede, AKP’ye şimdiye dek bol keseden kredi açmış olan tüm aydınlar, bilim insanları, köşe yazarları, sanatçılar, akiller (Daha doğrusu her alanda kendini öyle zannedenler!) vs. şiddetle sorumludur.
Başbakanın tavrına, tehdit içeren konuşmalarına gelince, burada da olayı salt bir bireysel huy ve davranışa bağlamak yerine, biraz daha detaylandırarak ele almak durumundayız. Başbakanın, üniversitelerden gelen tepki sonucunda YÖK tasarısının uyutulmaya bırakılma yumuşaklığına karşın, bu kez üst tondan sinirlenmesi ideolojik yenilgi algılamasının yarattığı psikolojik travma ile ilgili görülmelidir. Taksim alanının geçmişten gelen imajını silmek ve gericilerin arzuladığı nostaljik görüntüyle alana yeni bir çehre kazandırma ideolojisine muhalefet edilmesi, çocuğun oyuncağını elinden almakla özdeştir ve şiddetli psikolojik travma yaratmaya adaydır. Faşist despotlar psikolojik travma karşısında geri adım atmaz. Hatırlayalım, Hitler intihar etti!
- 2025 acaba nasıl geçecek? 18 Ocak 2025 05:30
- Ekonomik kriz çevrimleri ve emek 12 Ocak 2025 04:51
- Emek zulmü meselesi irdelenmelidir 21 Aralık 2024 04:36
- Ortadoğu: Bataklığın kan gölüne dönüştürülmesi 14 Aralık 2024 04:31
- Asgari ücret konusu hafife alınmamalıdır! 07 Aralık 2024 04:50
- Çöküş ivmesi durabilir mi, durdurulabilir mi? 30 Kasım 2024 04:51
- Sistemin sis perdesi: Bütçe tartışmaları 23 Kasım 2024 05:00
- Akılcılığa yöneliş 16 Kasım 2024 04:51
- TÜYAP konuşmaları 09 Kasım 2024 04:25
- Cumhuriyet halk rejimidir, fakat… 02 Kasım 2024 05:08
- Kaos 26 Ekim 2024 03:57
- Kevork Ağabey, müjde, oğlun Nobel aldı! 19 Ekim 2024 04:46