Başbakanı kime yedirmeyelim?
Fotoğraf: Envato
Bu sorunun cevabını arayacağımız yer siyasette başarı için her yolu mübah görenlerle, etik değerleri önemseyenler arasındaki farktır.
Başbakanın Türkiye dönüşü mesajının hedefine oturttuğu faiz lobisi ve finans merkezleri, elbette yaşadığımız süreçten organize biçimde faydalanmak isteyeceklerdir. Ama henüz kendisi ülkeye dönmeden başlatılan “Başbakanımızı yedirtmeyeceğiz” kampanyasının muhataplarını, ekonomi dünyasından çok siyaset arenasında aramamız gerektiğini sanıyorum.
“Bu ülkede Başbakanları kim yer ?” sorusundan, Erdoğan, Menderes ve Özal için farklı cevaplar çıkarılmalıdır. Siyasal çözümlemeleri ezberlenmiş şablonlara uydurmaya çabalamak, uymayan taraflarını görmezlikten gelmek, tam da Başbakanın sıkça vurguladığı ideolojik körlüktür. Menderes ve Özal dönemini uzun tahlile imkanımız yok ama bugüne dair bazı sorgulamaları daha ayrıntılı yapmak zorundayız.
Suriye politikası tam bir çıkmaza girmiştir. Anayasa konusunda iktidar partisi içinden beklenen fire, diğer partilerle uzlaşamama sorunundan daha ciddidir. Kürt sorununun barışçı çözümüne yönelik atılması beklenen adımlar konusunda siyasi risk göze alınamamaktadır.
Son olarak Taksim Gezi Parkı vesilesi ile başlayan ama artık boyutları oldukça farklılaşan toplumsal gösterilere yönelik yaklaşımda her yol iktidar için sorunludur. Sert müdahale edildiğinde hem risk büyüyecek hem eylemlerin kitleselleşme potansiyeli güçlenecektir. Barışçı buluşmalara müdahale edilmediğinde ise kitlenin zafer duygusu başka motivasyonları beraberinde getirecektir. Kendiliğinden sönmesini beklemek ya da katılımcı grupları karşı karşıya getirecek operasyonlar dışında bir yol gözükmemektedir.
Bu açıdan baktığımızda sandık ve savaş dışında bir alternatif göremediğimi ifade etmeliyim. Ya ülkenin demokratik adımlar atması ya da bir savaşı bahane ederek tersine arayışlara sığınması beklenebilir. Suriye ya da Kürt sorununda gerilimi tırmandırmak bir tercih olabileceği gibi baskın seçimle iç siyaseti yeniden dizayn etmek başka bir seçenek olarak ele alınabilir.
Daha önce temel sorun alanlarında zamana oynamak mümkünken şimdi bu imkan kalmamıştır. Net tercihler yapmak ise siyaseten riskli gözükmekle birlikte kaçınılmaz hale gelmiştir.
Cumhurbaşkanlığı seçimi ve merkez siyasetin şekillenmesinde kritik dönemece girmiş bulunmaktayız.
Kısaca ifade etmeliyim ki, Başbakan kendi kendini yemeye dönüşebilecek bir siyaset tarzını tercih etme eğilimi içindedir.
- Yazılı olmayan kurallar 11 Nisan 2015 01:00
- Muhalefetin gücü ve farkındalık 04 Nisan 2015 00:57
- Katırlar da ağlar 28 Mart 2015 01:00
- Halife efendimiz aldatılmış hükümsüzdür 21 Mart 2015 00:52
- Ben aday olmazsam kim olmalı? 14 Mart 2015 01:00
- Erdoğan’ın faizci arkadaşları ? 07 Mart 2015 00:54
- Türkmenistan modeli dururken ne Meksika'sı? 28 Şubat 2015 01:00
- Kavganın büyüğü 21 Şubat 2015 00:52
- En yeni Türkiye 14 Şubat 2015 01:00
- İşlevsiz parlamento, tutarsız başkanlık 07 Şubat 2015 00:52
- Herkes radikal solmuş meğer 31 Ocak 2015 00:53
- Deli deliyi görünce 17 Ocak 2015 01:00