7 Haziran 2013

Başbakanı kime yedirmeyelim?

Bu sorunun cevabını arayacağımız yer siyasette başarı için her yolu mübah görenlerle, etik değerleri önemseyenler arasındaki farktır.
Başbakanın Türkiye dönüşü mesajının hedefine oturttuğu faiz lobisi ve finans merkezleri, elbette yaşadığımız süreçten  organize biçimde faydalanmak isteyeceklerdir. Ama henüz kendisi ülkeye dönmeden başlatılan “Başbakanımızı yedirtmeyeceğiz” kampanyasının muhataplarını, ekonomi dünyasından çok siyaset arenasında aramamız gerektiğini sanıyorum.
“Bu ülkede Başbakanları kim yer ?​” sorusundan, Erdoğan, Menderes ve Özal için farklı cevaplar çıkarılmalıdır. Siyasal çözümlemeleri ezberlenmiş şablonlara  uydurmaya çabalamak, uymayan taraflarını görmezlikten gelmek, tam da Başbakanın sıkça vurguladığı ideolojik körlüktür. Menderes ve Özal dönemini uzun tahlile imkanımız yok ama bugüne dair bazı sorgulamaları daha ayrıntılı yapmak zorundayız.
Suriye politikası tam bir çıkmaza girmiştir. Anayasa konusunda iktidar partisi içinden beklenen fire, diğer partilerle uzlaşamama sorunundan daha ciddidir. Kürt sorununun barışçı çözümüne yönelik atılması beklenen adımlar konusunda siyasi risk göze alınamamaktadır.
Son olarak Taksim Gezi Parkı vesilesi ile başlayan ama artık boyutları oldukça farklılaşan toplumsal gösterilere yönelik yaklaşımda her yol iktidar için sorunludur. Sert müdahale edildiğinde hem risk büyüyecek hem eylemlerin kitleselleşme potansiyeli güçlenecektir. Barışçı buluşmalara müdahale edilmediğinde ise kitlenin zafer duygusu başka motivasyonları beraberinde getirecektir. Kendiliğinden sönmesini beklemek ya da katılımcı grupları karşı karşıya getirecek operasyonlar dışında bir yol gözükmemektedir.
Bu açıdan baktığımızda sandık ve savaş dışında bir alternatif göremediğimi ifade etmeliyim.  Ya ülkenin demokratik adımlar atması ya da bir savaşı bahane ederek tersine arayışlara sığınması beklenebilir. Suriye ya da Kürt sorununda gerilimi tırmandırmak bir tercih olabileceği gibi baskın seçimle iç siyaseti yeniden dizayn etmek başka bir seçenek olarak ele alınabilir.
Daha önce temel sorun alanlarında zamana oynamak mümkünken şimdi bu imkan kalmamıştır. Net tercihler yapmak ise siyaseten riskli gözükmekle birlikte kaçınılmaz hale gelmiştir.
Cumhurbaşkanlığı seçimi ve merkez siyasetin şekillenmesinde kritik dönemece girmiş bulunmaktayız.
Kısaca ifade etmeliyim ki, Başbakan kendi kendini yemeye dönüşebilecek bir siyaset tarzını tercih etme eğilimi içindedir.

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Ülkede 10 milyon kişi 25 bin liranın altında, açlık sınırı civarında bir ücretle çalışıyor.

65 yaş üstü nüfusun yüzde 13’ü geçinebilmek için, inşaat gibi ağır işler de dahil, çalışıyor.

Aile Bakanlığı verilerine göre 3 milyon 690 bin aile sosyal yardımla geçiniyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
MEB’in tarikatlardan sonra Ülkü Ocaklarıyla protokol imzalamasının ardından Ülkü Ocaklarının okullarda düzenlediği etkinliklerin propaganda ve eleman kazanmaya dönüştüğü iddiaları gündeme geldi

Evrensel'i Takip Et